Ragıp Zarakolu
Stockholm. Zaven Biberyan’ın Özyaşamöyküsü, “Mahkumların Şafağı” elime ulaşır ulaşmaz elbette hemen içine daldım. Kitabı bitirdiğimde kendimi kuzeyin geç şafağında buldum.
1921-46 yıllarını kapsayan otobiyografi, beni alıp çocukluğumun Kadıköy’üne götürdü. Kadıköy- Bostancı tramvayına yeniden bindim onunla. 50’li yıllarda hala birçok şey eskisi gibiydi.
Hey gidi Yel değirmeni mahallesi, daha çok Yahudi doluydu. Daha yoksulca bir mahalleydi, Moda’ya falan oranla, Yahudiler zengin efsanesinin tersine. Tıpkı Rumların, Ermenilerin zengin olduğu efsanesi gibi… Kadıköy’den, Çamlıca eteklerinden Fenerbahçe’ye, Pendiklere kadar uzanan harika bitki dokusu. Hangi plajdan denize gireceğine karar vermenin zorluğu. Ve elbette Büyükada olmazsa olmaz, doğduğum.
Milli Şef İnönü Heybeli’de yazları suya çivileme atlamada, babam orada iken ve insanlar İsmet Paşa’ya benzeyen Zaven’in babasını selamlamada sokakta.
TİP ne güzel bir projeydi geleceğe umutla bakan, herkesi buluşturan. Kim yoktu ki içinde TİP’in, Moris Gabay’dan Zaven Biberyan’a, Herkül Millas’tan Mehti Zana’ya…
Sadece onlar mı Mahir Çayan’dan Deniz Gezmiş’e, İbrahim Kaypakkaya’dan Veysi Sarısözen’e, Sinan Cemgil’den Nail Satlıgan’a, Necmettin Büyükkaya’dan Masis Kürkçügil’e olmayan yok.
Ve Zaven Biberyan, TİP’in İstanbul milletvekili adayıydı. Daha sonra da Belediye Meclisi üyesi.
Mükemmel bir Türkçe, Ermenice’nin yanında, Rumca, mükemmel bir Fransızca…
Yaşam boyu boyun eğmeme, meydan okuma. Dik durma. Birinci Şube’de bile.
Elbette polis düşman değil ama, onda bile saygı uyandırma.
Resimleri asabi bakışlı. Yeteri kadar gerekçe var asabi olmak için.
Murat Belge gibi o da Saint-Josept’ten. Ama bir dalga geçişi var ki frerlerle. Onlar da bir hayal oldu şimdi Saint Benoit’in hanım frerleri gibi. Onların Bebek’teki Ermeni dergi arşivini ise TİP Eminönü ilçesi üyesi Sarkis Usta kurtardı. Acaba araları nasıldı?
Hrant Dink, elbette birileriyle birlikte Agos’u çıkardıysa, Zaven Biberyan’da sol tandanslı Nor Lur ve Nor Or’u fiili çıkaranı oldu. Uzunca bir ara 40’lardan 1996’ya uzunca bir ara.
Onun kapısına 1946 yılında polis dayanmış, bir konuda ifadeni alacağız diye. 25 yaşında herhalde.
35 yıl sonra, kısa bir süre yanına uğradığım annem Safiye, odama gelip “kapıda arkadaşın olduğunu söyleyen iki adam var” diyecekti. Yüz ifadesinden belli, gözü tutmamış pek.
Kısa bir ifade için sizi alacağız diyorlar. İkisinin ortasında troleybüse binip ulaşıyoruz, ünlü Sansaryan hana. En üstte çift hilalli kapıdan girerken, eski tüfeklerden dinlediğimiz hikayeler canlanıyor.
35 yılda değişen bir şey yok. Önce kibarlar. 51 tevkifatından bakiye gözlüklü çiroz gibi bir komiser. Adamları desen izbandut!
Ve Zaven Biberyan benim hikayemi anlatıyor. Ya hu bir ülkede bir şeyler hiç mi değişmez.
Zaven Biberyan’a nazik ev sahipliği Gestapo’dan mülhem tabutlukta son bulur.
Daha sonra elbette Harbiye hücreleri. Oradan Nişantaşı parkına bakış. Al işte benim ilkokul yıllarım, çevresinde dolandığım.
35 yıl sonra ben de Selimiye Kışlasına nakil. Balyanların eseri.
Harbiye’de Türkiye solunun havalı entelleri, az da olsa birkaç proleteri ile buluşma.
Mihri Belli “gavur” kelimesini kullanmaz mı! Kolay mı kaçmak Zaven’in bakışından!
Agos’un Sarkis Seropyan’dan önceki üstadı Gobelyan gibi o da 50’li yılların ilk çeyreğinde Beyrut’ta bulur kendini. Belki de 51 tevkifatının etkisi. Orada da Zartong’da çalışmaz mı?
20’li yaşlarımın birçok gözde kitabında onun emeği var. Hele hele Gorki’nin Ana’sı! Jack London’dan, Upton Sinclair’e, Balzac’a, nicelerine.
Ve Payel yayınları editörü Ahmet Öztürk sayesinde okuduk onun “Yalnızlar”ını 1966 yılında. Aras, orijinal adıyla yayınladı: “Sürtük”. 7 baskı toplam.
Hele hele Aram Andonyan’ın “Balkan Harbi”! Sander yayınlarından çok kaliteli bir basımla çıkmıştı. Dido Sotiriyu’nun “Benden Selam Söyle Anadolu’ya”sı gibi.
Necdet Sander en kaliteli yayıncılarımızdan biriydi. Bizi Marquez, İsmail Kaderi ve niceleri ile bizi ilk o buluşturdu. “Balkan Savaşı”nı Osmanbey’deki büyük mağazadan değil de, Galatasaray Lisesi karşısındaki yerinden almıştım. Hrant da üç farklı yerde kitap mağazası açacaktı, açılışta kitapları Ayşe Nur sağlayacaktı.
Aras’a sonsuz teşekkür bizi Zaven Biberyan’ın bütün kitapları ile buluşturduğu için. Hele hele Varlık Vergisi günlerini bugüne taşıyan “Karıncıların Günbatımı” (Babam Aşkale’ye Gitmedi). Beş baskı yaptı toplam.
Kaynak: Evrensel