Ayhan AKTAR
Taraf Gazetesi
Cumartesi günü, Başbakan Erdoğan sinema sanatçıları ile buluştu ve yaptığı konuşmada şunları söyledi:
“Sosyal olaylar, tarihsel değişimler en çabuk karşılığını artık sinemada, gösteri sanatlarında buluyor. Bu salonda bulunan ya da bulunmayan onlarca yönetmenimizin, oyuncumuzun çektikleri filmlerle, yaptıkları dizilerle, ortaya koydukları eserlerle Türkiye’yi nasıl değiştirdiklerini, anlatılamayanı nasıl cesaretle anlattıklarını da biliyorum. Bazen tek bir kare, tek bir sahne, bir seans, bir replik, yüzlerce, hatta binlerce sayfada anlatılabilecek konuyu etraflıca izah edebiliyor.”
“Eğer ortada bir sorun varsa, bunun görmezden gelinmesi, işitilmemesi, üzerinin örtülmesi o sorunu ortadan kaldırmaya yetmiyor. Tam tersine, o sorunla cesaretle yüzleşmediğiniz takdirde sorun daha da büyüyor, kangren halini alıyor ve artık bedenin tamamını etkiler bir hale geliyor. Şunu tüm samimiyetimle ifade ediyorum: Eğer bu ülkenin otoriteleri, Yılmaz Güney’in filmlerine kulak vermiş olsalardı, inanın Türkiye bugün çok farklı bir yerde olabilirdi.” (milliyet.com.tr)
Başbakan Erdoğan’ı TV’de izlerken, “1915 hakkında bir film yapılsa ne iyi olur!” diye düşündüm. Birden, Yüzbaşı Sarkis Torosyan’ın From Dardanelles to Palestine (Boston, 1947) başlıklı anı kitabını hatırladım.
Yüzbaşı Torosyan 1891’de Kayseri, Everek’te (bugünkü Develi) doğmuştur. Everek’te ilkokulu bitirdikten sonra, ailesi onu Edirne Rüştiyesi’ne yollar. Rüştiye’deki sınıf arkadaşı Arap kökenli Muharrem’in paşa babasının yardımıyla Harbiye Mektebi’ne kabul edilir. 1914’te topçu teğmeni olarak mezun olan Sarkis Efendi, üç aylık kurs için Almanya’ya gönderilir. Döndükten sonra, I. Dünya Savaşı patlar.
Teğmen Torosyan, ilk olarak Çanakkale Boğazı’ndaki Ertuğrul Tabyası’na komutan olarak atanır. 19 Şubat 1915’teki deniz savaşında ilk düşman zırhlısını Ertuğrul’dan atılan mermiler batırır. Daha sonra Rumeli yakasındaki Hamidiye Tabyası’na komutan olarak atanır. 18 mart günü Sarkis Torosyan’ın komutasındaki tabyadan atılan mermiler düşman zırhlılarını batırmış ve savaşın kaderi değişmiştir. Teğmen Torosyan savaşta yaralanır. Kara harekâtı sırasında ise Alçıtepe’de topçu subayı olarak görev yapar.
Günümüzde Çanakkale Deniz Savaşları’nın tarihini incelerseniz, Ertuğrul ve sonra Hamidiye tabyalarının komutanı olarak Sarkis Torosyan’ın adını kitaplarda bulamazsınız! Yüzbaşı Torosyan’ın adını tarihten silmeye çalışanlar, herhalde onun varlığının “orduyu arkadan vuran Ermeniler” söylemini zayıflatacağını düşünüyorlardı. Devlet memurlarının yazdığı “milli tarih” böyle oluyor!
Enver Paşa, Torosyan’a kahramanlık madalyası verir ve yüzbaşılığa yükseltilir. Fakat Kayseri’den gelen haberler kötüdür. 1915 yazından itibaren Everek Kaymakamı İttihatçı Zeki, Ermeni nüfusu Suriye çöllerine sürmektedir. Aslında, şehrin biraz dışına çıkan kafileler çeteler tarafından önce soyulmakta sonra öldürülmektedir. Yollar cesetlerle doludur. Torosyan ailesi, oğulları subay olduğu için hemen tehcir edilmez. Sonra Kaymakam Zeki, oğullarının savaşta öldüğünü söyler ve Torosyan ailesini de çöle sürer. Sarkis’in anne ve babası Kozan üzerinden İslahiye’ye ulaşırlar. Orada toplu katliama uğrarlar. Kızkardeşi Bayzar ise kurtulur ve Suriye’ye ulaşır.
1917 yılında Yüzbaşı Torosyan Suriye cephesine tayin olur. Ailesinin peşine düşmüştür artık. Suriye çöllerinde “bir deri bir kemik” Ermenileri görür. Musul’daki bir kampta, tesadüfen kızkardeşi Bayzar’ı bulur ve ailesine olanları öğrenir. Sonra, Bayzar da veremden ölür. Artık kimsesi yoktur ve üzerindeki Osmanlı üniformasından nefret etmektedir.
Yüzbaşı Torosyan, Filistin’de Arap ihtilâlcileri ile tanışır. 1918’de firar ederek, Emir Faysal’ın birliklerine katılır. Arap süvari birliğinin başında Osmanlı ordusuna karşı savaşır. İntikam duygusu ona kötü şeyler yaptırır. Bu arada, Torosyan’ın önceden Amerika’ya göç etmiş olan iki kardeşi de Fransız ordusuna katılmışlardır. Bir süre, Çukurova’da birlikte çetecilik yaparlar. 1921’de Ankara hükümeti Fransızlarla anlaşır, artık savaşı Mustafa Kemal kazanmıştır. Yüzbaşı Torosyan, son kez Everek’i görmek ister. Doğduğu topraklarla vedalaşır ve Amerika’ya göç eder.
Torosyan’ın anıları 1915’te yaşanan trajediyi anlatıyor. Eğer, Başbakan Erdoğan sözlerinde samimi ise, Kültür Bakanlığı desteği ile Yüzbaşı Torosyan’ın anılarının filme çekilmesine önayak olmalıdır. Bence, İstanbul’daki gariban Ermenileri sınır dışı etmekten daha hayırlı bir iş yapmış olur!