Yolsuzlukları örtmek için öldürüldüler!

[ A+ ] /[ A- ]

Özgür Gündem

eğitimzaiyatıŞüpheli asker ölümlerine adeta şıkı tutan ‘Eğitim Zayiatı’ belgeselinde tüm aileler çocuklarının intihar ederek değil de, vurularak veya işkence sonucu öldürüldüğünü ifade ederek Otopsilerin bile gizli yapıldığını vurguladı.

Anıl Çizmecioğlu’nun yönetmenliğini yaptığı ve zorunlu askerlik sırasında şüpheli şekilde ölen 10 gencin ailesinin tanıklıklarının aktarıldığı “Eğitim Zayiatı” adlı belgesel şüpheli asker ölümlerine adeta şıkı tutuyor. Belgeselde, Türkiye’de zorunlu askerlik sistemi içerisinde ‘kaza’, ‘kavga’ ve ‘intihar’ gibi sebeplerle ölen gençlerin ailelerinin hak arama mücadeleleri ve çocuklarının ölümü ardındaki şüpheleri ortaya koyuyor:

Çizmecioğlu, belgesel yapma sebebini, “2011’in Mart ayında bir gazetede gördüğüm haber üzerine ben bu işe başladım. Okuduğum bir haberde Ağrı Doğubeyazıt’ta köyde 4 askerin intihar ederek öldüğünü gördüm ve hepsinde bir intihar iddası var. Bunların bir intihar değil bir cinayet olabileceğini anladım ve belgesel yapmayı düşündüm” şeklindeki sözleri ile aktardı.

‘Yolsuzlukları örtmek için asker öldürüldü’

Şühpeli asker ölümlerinin politik ve zaman zamanda askeriyede yapılan yolsuzluklar olduğuna dikkat çeken Çizmecioğlu “Ölümlerinin birçoğunun Kürtlerin başına geldiğini gördüm. Büyük bir kısmı Kürt gençlerin zorunlu askerlikte intihar etmesi yada hayatını kaybetmesi açısından oluşuyor. On ailenin yedi tanesi Kürt ailesi, bir taneside Ermeni bir aile, böyle bir çerçeve vardı. İşin içine girdikçe daha çok meselenin gerçekten de politik bir mesele, zaman zaman da yolsuzluk vesayre gibi şeylerin üstünü örtmek için olduğunu anlıyorsun. Nevşehir Avanos’ta oturan bir ailenin oğlu er Taner Daş bu sebeple hayatını kaybediyor. Bir yolsuzluk mevzusu var. zorunlu askerlik yaptığı gemide. Komutanıyla yaşadığı bir zıtlık mevzusunda onu ihbar edeceğini söylüyor. Hemen akibinde bir iki gün sonra da dizleri yere değebilecek kadar bir odada kendini asarak intihar ettiği iddia ediliyor” şeklinde konuştu. Zorunlu askerliğin bir problem olduğunu belirten Çizmecioğlu, askerde yaşanan intiharlarda değinerek, “Sistemin militarizmi hızaya koyma meselesi başlı başına problem. Aynı zamanda bunun yanında da Kürdün de Ermenin de bir şekilde burda birilerine ders verircesine birilerin öldürülmesi yada intihara sürüklemeside bir mesele. Kaldı ki, intihar denilen olayların pek çoğu gerçekten intihar da olabilir. Hepsi şüpheli ölüm demiyoruz. Ancak o zaman 20 yaşında zorunlu olarak askere alınan genç erkeklerin neden kışlada intihar ettiğini de sorgulamamız lazım.dedi

Belgeselde aileler acı haberi ya “intihar ettiği”, ya “hastalandığı”, ya da “şakalaşırken kaza sonucu” öldüğü şeklinde öğreniyor. Küçük örnekler vermek gerekirse:

‘Disko’da (askeriyede disiplin koğuşunun kısaltılmış ismi) gördüğü işkence sonucu aç ve susuz bırakılan daha sonra GATA’da birkaç ay süren yaşam mü

cadelesini kaybeden Er Uğur Kantar’ın alayı adete sakndal niteliği taşıyor. Aile ve asker arkadaşları gardiyan seçiminin nasıl yapıldığını şöyle anlatıyor. “Herkesi içtima alanında topladılar. Üst rütbeliler ‘Annesini bile öldürebilecekler bir adım öne çıksın’ diyerek üç gardiyan seçmişler ”

Diğer ilginç bir vakada ise Muş Vartolu er Davut Yıldırım’ın ölümü. Kıbrıs’ta zorunlu askerlik yapan Davut intihar iddiasıyla hayatını kaybediyor. Olaydan altı ay sonra Davut’un asker arkadaşı askerliği bittikten sonra bir mektup gönderiyor ve oğlunun öldürüldüğünü söylüyor. Erzurumlu bir komutan ve onun Erzurum erlerden oluşan bir çetesinin var olduğunu ve bunların açık bir şekilde Kürtlere karşı ırkçılık yaptığını ve Davut’unda sadece Kürt olduğu için öldürüldüğünü söylüyor.

Wan Çatak’lı er Adil Şipal ın ailesi ise çocuklarının Kürt kimliği yüzünden öldürüldüğünü düşünüyor. Olayı ilginç yapan çocuklarının işkence gördüğünün aileye telefonda anlatılmış olması. Şipal, zorunlu askerlik için gittiği bölükte gördüğü baskıları ailesine anlattı. Şipal’ın anlatımına göre, cebine ve eşya dolabına Abdullah Öcalan’ın fotoğrafı konuluyor. Şipal daha sonra be nedenle ‘PKK’li ‘ ve ‘Sempatizan’diye suçlanıyor. Bunun üzerine aile askeri makamlar ile görüşüp konunun çözülmesini talep etmiş. Oğulları ile görüştüklerinde işkencenin kesildiğini, fakat psikolojik baskının arttığını anlatmış. Şipal son konuşmasında ‘Anne komutanlar başımda durmuş beni artık öldürecekler’ ifadelerini kullanıyor. Olaydan yarım saat sonra aileye ölüm haberi gelmiş.

Belgeselde hikâyeleri anlatılan isimler ise şöyle:

Adil Şipal, Cemal Timur, Davut Yıldırım, Murat Oktay Can, Nesim Tarhan, Serhat Yıldız, Sevag Balıkçı, Taner Deş, Uğur Kantar, Volkan Kamalak.