Gözde Kazaz-Uygar Gültekin
Agos
Dink cinayetinde aralarında Ramazan Akyürek, Celalettin Cerrah, Ahmet İlhan Güler ve Engin Dinç’in de bulunduğu kamu görevlileri hakkında açılan dava İstanbul 14. Ağır Ceza Mahkemesi’nde devam ediyor.
Duruşmaya tutuklu sanıklar Ali Fuat Yılmazer ve Ramazan Akyürek, tutuksuz sanıklardan Ahmet İlhan Güler, Reşat Altay ve Erhan Tuncel katıldı.
Ayrıca Hamdi Egbatan, Yasin Hayal, Ogün Samast ve Özkan Mumcu SEGBiS aracılığıyla bulundukları cezaevlerinden duruşmaya katıldı.
Dink ailesi avukatlarından Hakan Bakırcıoğlu, Emel Ataktürk Sevimli, İnci İşbulur, Hülya Deveci ve sanık avukatları da duruşmaya katıldı.
Dink cinayetinin yaşandığı dönemde Emniyet İstihbarat Daire Başkanlığı C Şubesi Müdürü Ali Fuat Yılmazer, bugün Dink’i koruma görevi konusundaki sorumluluğu, Trabzon’dan İstanbul’a gönderilen istihbarat raporları ve İstihbarat Daire Başkanlığı’nın koordinasyon görevine ilişkin savunmasını yaptı.
Yılmazer, Daire Başkanlığının iller arasında koordinasyon görevi olmadığını, il istihbarat şubelerinin kendi arasında koordinasyon sağladığını ve yazışmaları Daire Başkanlığına göndermeleri gerektiğini söyledi. Yılmazer, İstihbarat Daire Başkanlığının dosyaya gönderdiği belgeleri delil olarak gösterdi.
“El Kaide Çalışan Herkes Hayal’i Tanır”
Yılmazer, Dink’in öldürüleceği belgesini içeren ve İstanbul’a gönderilen istihbarat yazısıyla ve yazıda değiştirilen ‘ses getirecek eylem’ ibaresiyle ilgili şunları söyledi:
“Yardımcı istihbarat elemanından alınan bilgileri değiştirerek yazarsınız. Yönetmelik böyle söyler. Yardımcı İstihbarat Elemanının hayatı söz konusudur. Bu en önemli istihbarat prensibidir. Trabzon doğrusunu yapmıştır. Burada kandırmaca vardır. ‘Ses getirecek eylem’ demenin ne demek olduğu oldukça açıktır. Müfettişler, dönemin istihbarattan sorumlu İstanbul Emniyet Müdür Yardımcısı Şammaz Demirtaş’a sormuş. Demirtaş, “Dink’in öldürüleceği anlamına gelir” demiş. Yasin Hayal’in şiddet içermeyen bir eylem yapması mümkün değil. Bunun öncesi var. El kaide çalışan herkes Yasin Hayal’i tanır. Eylem denildiğinde bombalama akla gelir istihbaratta. Bu hep böyledir. Sorumluluk doğuran şey Trabzon’un İstanbul’a gönderdiği belgedir.”
“10 no’lu F4 Kimseyi Harekete Geçirmez ”
Yılmazer, kendisinin parafı bulunan ve “Tuncel’in Hayal’i Dink’e yönelik eylemden vazgeçirmek için telkinde bulunduğuna ilişkin’ 10 no’lu F4 raporuyla ilgili de konuştu. Trabzon İstihbarat tarafından hazırlanan ve İstihbarat Daire Başkanlığı’na gönderilen raporda Erhan Tuncel istihbarat polislerine Yasin Hayal’in MHP parti binasına ait çay ocağında çalıştığını, Pelitli spor’da futbol oynadığını, Hayal’i Dink’e yönelik eylem konusunda vazgeçirmeye çalıştığını aktarıyordu.
Yılmazer, raporla ilgili olarak şunları söyledi:
İlave çalışma yapmamızı gerektirecek bir içerikte değil. 10 no’lu F4 içeriğinde tehdidin devam ettiği anlaşılmıyor. Bu rapor kimseyi harekete geçirmez, bir tehdit algısı vermez, hatta tehdit yok gibi algılanır. Zaten vazgeçmiş deniyor. O yüzden 10 no’lu F4 üzerinden neden bir şey yapmadınız denmesi mantıklı değil” dedi. Bunun üzerine mahkeme heyeti “Ulusalcılık faaliyetlerini önemsiyordum diyordunuz. Haber raporları olmasa dahi Dink hakkında tehdit atmosferi vardı. Sizi bu konuya dair daha duyarlı kılmaz mıydı? Bu yazıya bakarak merak edip de acaba neymiş diye raporlara bakmadınız mı?” diye sordu. Yılmazer cevap olarak, “Hatırlamıyorum. Belki dikkatimi çekmedi belki okumadan parafladım. O esnada okuyup okumadığımı bile bilmiyorum” dedi.
Yılmazer, 10 no’lu raporun sahte olduğunu da iddia etti: “Tuncel’in bu cinayeti örgütlediğini Trabzon İstihbarat görmüş, önüne geçememiş. Jandarmadan, derin çetelerden korktukları için görmezden gelmişler. Dinç teamüllere aykırı şekilde makamında Tuncel’i ağırlıyor. Sen şube müdür olarak yardımcı istihbarat elemanıyla görüşemezsin. 10 no’lu F4 kendini kurtarma raporu” dedi.
“Agos’u Takip Etmiyorduk”
Yılmazer, İstihbarat C şubede Agos’un takip edilip edilmediği mevzuna da değinerek Agos’un C şube tarafından takip edilmediğini iddia etti, “azınlıklar hedefimiz değildir. Başkanlık c şubesi olarak ben görev yaptığım dönemde azınlıklara ait yayınları takip etmek ihtiyacı hissetmedim” ifadelerini kullandı.
Duruşma 9 Şubat perşembe günü Ali Fuat Yılmazer’in duruşmasıyla devam edecek.