Sevag Balıkçı, Ermeni Soykırımı’nın 96. Yıldönümünde, 24 Nisan 2011 tarihinde Batman’ın Kozluk ilçesinde zorunlu askerliğini yaptığı sırada katil Kıvanç Ağaoğlu tarafından öldürüldü. Birileri Ermenilere, yüz yıllık soykırım hafızasını, Hrant Dink’in katlinden dört yıl sonra yeniden hatırlatıyordu. 10 yıl süren yargılamanın sonunda, Yargıtay’ın 13 Temmuz 2021 tarihinde oy çokluğuyla açıkladığı onama kararıyla katil Kıvanç Ağaoğlu’nun 16 yıl 8 aylık hapis cezası kesinleşti. Sevag Balıkçı, kasten öldürülmüş olmasına rağmen Yargıtay, katilin olası kastla hareket ettiği gerekçesiyle cezasında yapılan indirimi de onamış oldu. Ne olursa olsun hiçbir ceza, hiçbir karar Sevag Balıkçı’yı geri getirmeyecek. Katili, cinayetin üzerini örtbas etmeye çalışanları unutmayacağız, affetmeyeceğiz.
Sevag Balıkçı’nın vurulmasının ardından komutanların bir buçuk saat arayla, birbiriyle çelişen iki tutanak düzenlediği ortaya çıktı. İlk tutanakta, katil Ağaoğlu’nun silahını Sevag’a doğrulttuğu, katilin savunmasına uygun şekilde düzenlenen ikinci tutanaktaysa Sevag’ın “kazara öldüğü” yazıldı. Komutanlar, cinayetin ardından olay yeri incelemesi yapılmadan silahı ve boş kovanları karakola götürüp olayı örtbas etmeye çalıştı. Tanıklardan Halil Ekşi, ilk ifadesinde katil Kıvanç Ağaoğlu’nun Sevag Balıkçı’yı kasten öldürdüğünü söylerken, daha sonra ifadesini değiştirerek olayın kazara olduğunu, katil ile Sevag’ın şakalaştıklarını söyledi. Tanık Halil Ekşi, yalan tanıklıktan yargılanarak cezalandırıldı. Yargılama sırasında tanık Halil Ekşi ve ailesi, karakol komutanı Sadrettin Ersöz’ün tanıklardan “silahların doldur boşalt yapıldığını” söylemesini istediğini ve katil Kıvanç Ağaoğlu ve akrabası Bülent Kaya’nın, katil lehine ifade vermesi için ailesi ve kendisi üzerinde baskı kurduğunu, tehdit edildiğini bu nedenle ifadesini değiştirdiğini açıkladı.
Diyarbakır 2. Hava Kuvvet Komutanlığı Askeri Mahkemesi, Sevag Balıkçı’nın kazara öldürüldüğüne karar vererek, katilin 4 yıl 5 ay hapis ile cezalandırılmasına hükmetti. Aynı tarihte Sevag Balıkçı’nın annesi Ani Balıkçı, yazdığı mektupta “Aslında bize deniyor ki; sizin oğlunuz 24 Nisan’da, hem Paskalya Bayramı olan hem de Soykırım anma gününde öldürüldü ama haşa, Ermeni olduğu için öldürülmedi. Keşke bu ülkede buna inanabileceğimiz bir zemin olsa. Keşke bu ülkede sırf Ermeni olduğu için birilerini öldürüp ‘kahraman’ olacağını zanneden zihniyet son bulsa. (…) Kamuoyu bunu her 24 Nisan’da, bir buçuk milyon artı ikinci kişiyi Kıvanç Ağaoğlu’nun öldürdüğünü bizzat kendisine ve onun gibi düşünenlere hatırlatacaktır. Sayenizde Sevag birdi, bin oldu. Beş gün sonra doğum günü olan oğluma hediyesini götürürken, sizin ‘hediye’nizden de bahsetmekten çekinmeyeceğime emin olabilirsiniz. Bu karardan sonra sizlerle ilgili tek dileğim; çocuklarınıza sarılırken Sevag’ın, annenize sarılırken benim gözlerim aklınızdan çıkmasın.” dedi.
Balıkçı Ailesi, yargılamalar sırasında kararlılıkla mücadele etti, adalet talep etmekten hiçbir zaman vazgeçmedi. Baba Garbis Balıkçı, “Bazı yerlere gittiğimiz zaman bazı kişiler ‘Biz arkanızdayız’ diyor ama, arkamı döndüğüm zaman, kimse yok orada. Tek başımayım. Arkamızda olan insanların birazcık yanımızda olmalarını, evimizin kapı ziline basmalarını istiyorum. Yalnız bırakıldık. Öte yandan, evet, bazı yerlerde de yalnız değiliz, bazı arkadaşlarımız Diyarbakır’a kadar gelip destek oldular.” dedi.
24 Nisan 2019’da Sevag Balıkçı’nın mezarı başında yapılan anmada, Nor Zartonk adına yaptığı konuşmada “Sevag’ın katilleri hala gereken cezaları almadı. Maalesef hala adalet mücadelesi Sevag için ve tüm katledilen mazlumlar için devam ediyor. Hala ülkemizde bir barış, kardeşlik dili tesis edilmiş değil. Ülkemizde maalesef katillerin dili hakim durumda. Bu durum hepimizi derinden yaralıyor, derinden üzüyor. Bu dil, adalet kavramının yerini bulmasını engelliyor. Bizler tüm katledilen mazlumlar için, Sevag Balıkçı için ve Ermeni soykırımı kurbanları için adalet mücadelemizi, eşitlik mücadelemizi, kardeşlik mücadelemizi sürdüreceğiz. Bebekten katil yaratan karanlıkla mücadele eden herkese teşekkür ediyoruz” diyen Alexis Kalk gözaltına alındı. Sorgusunun ardından serbest bırakıldı.
2014 yılında Askeri Yargıtay tarafından karar bozuldu. Dava yeniden görülürken askeri yargı kaldırıldı. Sivil mahkemede yapılan yargılama neticesinde katil Kıvanç Ağaoğlu’na kasten değil, olası kastla öldürme suçundan 16 yıl 8 ay hapis cezası verildi. Mahkeme, Kıvanç Ağaoğlu’nun “ölürse ölsün” diyerek ateş ettiğini varsaydı. Karar Yargıtay tarafından onanırken, üye hakimlerden biri düştüğü şerhte, Sevag Balıkçı’nın olası kastla değil, kasten öldürüldüğünü söyledi. Böylece katil Ağaoğlu hakkında verilen ceza kesinleşmiş oldu.
On yıl önce de bugün olduğu gibi farklı etnik kimliklere yönelik kin ve düşmanlık devlet tarafından canlı tutuluyordu. Şüpheli asker ölümleri, kışla cinayeti haberleri ardı ardına geliyordu. Çoğunluğunu Kürt, Alevi ve Ermeniler’in, savaş karşıtlarının ve vicdani retçilerin oluşturduğu askerlerin intihar ederek öldüğü, şakayla, kazara vurularak öldürüldüğü söyleniyordu. 2012 yılında Genelkurmay Başkanlığı tarafından sayının azaldığından bahisle son on yılda 934 kişinin intihar ettiği açıklanmıştı. Etnik kimlikleri, inançları ve siyasi görüşleri nedeniyle işkence gören, öldürülen askerlerin cinayetleri, askeri mahkemelerin de katıldığı bir tiyatroyla örtbas ediliyor, cinayetler cezasızlıkla sonuçlanıyordu.
Bizler, mahkeme salonlarının tiyatroya döndüğü bu ülkede, hakikatin ortaya çıkması ve bu nefret cinayetinin cezasız kalmaması için örgütlü bir şekilde mücadele ettik. Yalanlarla, baskılarla, türlü adaletsizliklerle gölgelenmeye çalışılan diğer davalar gibi bu dava cezasızlıkla kapanmasın diye çabaladık. Yargılamalar sırasında İstanbul ve Diyarbakır’da adalet talebiyle eş zamanlı protestolar, basın açıklamaları düzenlendik. Balıkçı Ailesiyle dayanışmak için, Sevag Balıkçı unutulmasın, başka Sevag’lar ölmesin, cinayet örtbas edilmesin diye kapı kapı dolaşıp, meydanlara çıktık. Yurt içinde ve dışında kamuoyunun dikkatini, TBMM’nin gündemini sürekli bu davanın üzerinde tutmaya çalıştık.
Gerçeğe aykırı ve bir buçuk saat arayla farklı tutanaklar tutulması, delillerin karartılması, tanıkların tehdit edilmesi ve adaleti yanıltmaya yönelik türlü çabalara rağmen, olayın oluş biçimini, katilin gerçek kastını gözardı eden eksik ve hatalı mahkeme kararına rağmen katil cezalandırıldı. En azından bir nefret cinayeti bu kez cezasız kalmadı. Bunu sağlayan Balıkçı Ailesinin kararlı duruşu, adalet talebi ve verilen örgütlü mücadeleydi. Bir kez daha gördük ki nefrete karşı örgütlü bir şekilde mücadele etmekten, birbirimizle dayanışma içerisinde olmaktan başka çaremiz yok.
Başta 28 Kasım 2015 tarihinde barış talebiyle yaptığı basın açıklaması sırasında öldürülen Diyarbakır Barosu Başkanı Tahir Elçi olmak üzere bu mücadelede Balıkçı ailesini yalnız bırakmayan, burada isimlerini saymakla bitiremeyeceğimiz sayısız dostumuza teşekkürlerimizi sunuyoruz. Eşitlik ve adalet için, nefrete karşı yaşamak için, nefret suçlarına karşı yasal bir düzenleme yapılması için mücadele etmeye devam edeceğiz.
Sevag Balıkçı’yı unutturmayacağız!
Nor Zartonk / Նոր Զարթօնք