Üç Horan Rezaletine Devam

[ A+ ] /[ A- ]

Agos Gazetesi

Beyoğlu Surp Yerrortutyun (Üç Horan) Vakfı’nın 603 kişiye açtığı davada bu hafta hâkim karşısına çıkan sanıklar arasında fotoğraf sanatçısı Manuel Çıtak, halkla ilişkiler uzmanı Anna Turay ve Prof. Dr. Arşaluys Kayır da yer aldı.

7 Aralık Çarşamba günü yapılan duruşmada, Ermeni toplumu mensubu olmayan tek sanık Niyazi Arslan da ifade verdi.

Dairesini verdi suçlu oldu!

Mahkeme öncesinde görüştüğümüz Arslan, mahkeme celbinin Sivas’taki köyüne gönderildiğini söyleyerek, “Gelen yazıda evrakta sahtecilik suçu işlediğim yazıyor, ancak hangi evrakta ne yapmışım bilmiyorum. Burada öğreneceğim” dedi. Beyoğlu’nda bir apartmanı olduğu ve buradaki dairelerden birini, Ermeni bir arkadaşına kiraladığını anlatan Arslan, “Bu sırada Beyoğlu Vakfı seçimi için kayıtlar yapılıyordu. Dairede kalan arkadaşların Beyoğlu’nda oturduklarına dair bir yazı sunduk vakfa. Sanırım o nedenle şikâyet edildim. Cemaatle alakam yok ama bir kilise yönetiminin böyle bir dava açmasına üzüldüm doğrusu” diyerek görüşlerini aktardı.

Fotoğraf sanatçısı Manuel Çıtak, 20 yıldır aynı adreste ikamet ettiği ve önceki seçimlerde de oy kullandığı halde, sahtecilik suçundan yargılanmasının kara mizah olarak yorumluyor. “Seçmen kaydını yaptırmak için Kiliseye gittim. Muhalif olduğumu anlayınca kabadayılık yaptılar. Asıl tuhaf olan, ben daha eve gelmeden, bir saat içinde vakıftan birileri adresime gelip orada oturup oturmadığımı kontrole gelmesi. Ev sahibi ve kapıcıyla konuşmuşlar. Buna rağmen listeye almadılar ve dava açtılar” diyen Çıtak, “Burada tam bir kara komedi yaşanıyor. Bir toplum, kendi kendini ancak bu kadar güç duruma düşürebilirdi” diyerek tepkisini aktardı.

Beyoğlu’nda ikamet etmesine rağmen dava açılanlardan İrfan Kabalak da, seçmen listesine kaydolmak için müracaat ettikten sonra vakıftan yetkililerin eve geldiğini söyledi ve o sırada yaşananları şöyle anlattı: “İki kişi geldi. İçeri buyur ettik. Biraz bakındılar ve bana ‘Sen Ermeni misin?’ diye sordular. ‘Evet’ deyince, ‘Hiç Ermeni’ye benzemiyorsun’ dediler. Bunun üzerine evimi terk etmelerini istedim. Kuyruklu biri mi görmeyi bekliyorlardı?Bilemiyorum!”

‘Celp Beyoğlu’ndaki adresime geldi’

Dava açılanlardan Prof. Dr. Arşaluys Kayır, “Bir saattir, üzerinde Ağır Ceza Mahkemesi yazan bir kapının önünde oturuyorum. Bu zamanı keşke daha değerli işlerde harcayabilsek. ‘Yalancı’ ve ‘sahtekâr’ muamelesi görüyorum. Mahkeme celbi, ben tatildeyken Cihangir’deki evime gelmiş. Alt komşum telefon açıp haber verdi. ‘Sanıksınız, sahtecilik suçu işlemişsiniz’ dedi. Bir anda tüm saygınlığımı yitirdim. Oy kullanmaya gittiğimde ismim seçim listesinde yer alıyordu” diyerek yaşadıklarını anlattı.