Pakrat ESTUKYAN
Jiyan.us
Türkiye kamuoyu onun adını ilk kez Hürriyet Gazetesi’ndeki dezenforme bir haberle duymuştu. Fransa Ermenilerinin, 1915’in 90. yıldönümü anısına Paris’te açılışını yaptıkları heykel, stilize edilmiş bir Gomidas figürüydü. Heykelin kaidesindeki ‘Komidace’ yazısını, Hürriyet, geleneksel çarpıtma taktiği ile ‘Komitacı’ diye tanıtmaktaydı. Bu sözde aşağılama denemesi ile yetinmemiş, bir de heykelin ayaklarına işeyen köpek eklemişlerdi fotomontaj yoluyla. Ertesi günü birileri uyarmış olmalı, Ertuğrul Özkök, Gomidas’a karşı yapılan saygısızlık için özür dilemişti köşe yazısında.
Gerçekten de tüm yaşamını insanlığa adamış sanatçıya karşı büyük bir saygısızlıktı yapılan. 26 Eylül 1869 yılında Kütahya’da doğan rahip Gomidas, nam-ı diğer Gomidas Vartabed, yaşadığı dönemin öncü sanatçısı oldu. Biyografisinde adının yanına rahip, besteci, derleyici, şarkıcı, koro şefi, öğretmen, şair, etnomüzikolog sıfatları yazılı. Trajik bir çocukluk ve ilk gençlik dönemini, üretken ve yaratıcı bir olgunluk dönemi izlemişti. Bir yaşına varmadan annesini, 10 yaşına varmadan da babasını yitirmişti.
Ermenistan’ın Eçmiadzin kentindeki ruhban okulu için öğrenci toplamak üzere Anadolu’yu gezen bir rahiple yolu kesişince, yaşamının akışı da değişmiş oldu. Müziğe karşı olağanüstü ilgisi, sınıf arkadaşlarından yaptığı derlemelerle görünür olmaya başladı. Daha mezun olmadan okul korosunun yönetimini üstlenmişti. Dönemin Katolikosu’nun sağladığı bursla ileri müzik eğitimi alması için Berlin’e gönderildi. Berlin’deki öğrencilik yıllarında, çağdaş Alman şairlerinin eserlerini besteledi. Avrupa’nın değişik kentlerinde Ermeni müziğini tanıtan dinletiler ve konferanslar verdi. Bu etkinliklerle eski kıtanın sanat çevrelerinde yer edindi. İstanbul’da 300 kişiden oluşan çok sesli bir koro kurdu ve bu koro ile sayısız konserler yaptı. Bu çalışmaları dönemin Osmanlı aydınları içinde de şöhret kazanmasına yol açtı. Ancak aynı zamanda da tutucu İstanbul mugannilerinin acımasız eleştirilerini ve iftiralarını göğüslemek zorunda kalıyordu.
İstanbul’da bir konservatuar kurmak için çabaladığı sırada, 24 Nisan 1915’te 250 Ermeni aydını ile birlikte tutuklandı ve Çankırı’ya sürüldü. Tutuklananlar, Türkiye Ermeni toplumunun en tanınan siyaset, sanat ve edebiyat insanlarıydı. Gomidas, bu sürgünden geri dönebilen birkaç kişiden biriydi. Kurtarılması için yurt içinde ve yurt dışında yürütülen kampanyalar sonuç vermiş, ve geri getirilmişti. Ancak dönüşü ile birlikte akıl sağlığını yitirmiş olduğu da görüldü. Önce İstanbul’da, Şişli’deki Fransız La Paix Hastanesi’nde, sonra da Paris’te bir psikiyatri kliniğinde sürdürülen tedavi çabaları hiçbir sonuç vermedi. Rahip Gomidas, derlediği, çok seslendirdiği veya bestelediği yaklaşık 4000 eserden sonra, yirmi yıl boyunca tek bir nota yazmadı, tek söz söylemedi. 1935 yılında Paris’teki klinikte yaşama veda etti. Naaşı Yerevan’daki anıt mezara defnedilmiştir.
Gomidas, eserleri ve trajik yaşamöyküsü ile 1915 Ermeni soykırımının simgelerinden biri haline geldi. Kaybolanlardan geriye binlerce Ermeni halk türküsü derlemeleri, yüzlerce Türkçe türkü ve şarkı derlemesi, Berlin konservatuarında bitirme tezine de konu olan bir dizi Kürtçe türkünün nota yazımı ve Ermeni ulusal müziğini tanımlayan koskoca bir akademik birikim kaldı.
Rahip Gomidas, 2010 yılında, ölümünün 75. yılı bağlamında bir dizi etkinlikle anılmakta. “Galata Diyalog” tarafından düzenlenen ‘zifiri karanlıkta Gomidas anması’ adlı etkinlikle başlayan 2010 anmalarının ikinci aşaması, “Gomidas platform”un çabalarıyla yeniden oluşturulan ‘Gusan 2010’ korosunun seslendirdiği kilise ilahileri dinletisi oldu. Kasım ayının son haftasında Bakırköy Kilisesi korosu, Aralık ayında ise ‘Anadolu Kültür’, düzenleyecekleri etkinliklerle Gomidas’ı anmaya hazırlanıyorlar