Tahir Elçi katledilişinin altıncı yılında anıldı

[ A+ ] /[ A- ]

Sabah saatlerinde avukatlar Diyarbakır Adliyesi önünden Elçi’nin vurulduğu noktaya doğru cübbeleriyle yürüyüşe geçti.

Yürüyüşün başladığı Diyarbakır Adliyesi önü ve çevresi, polislerce abluka altına alındı. Yürüyüşte, Tahir Elçi’nin eşi Türkan Elçi, kardeşleri Ömer ve Mehmet Elçi, Demokratik Bölgeler Partisi (DBP) Eş Genel Başkanı Saliha Aydeniz, Halkların Demokratik Partisi (HDP) Sözcüsü Ebru Günay, Grup Başkanvekili Meral Danış Beştaş, Hukuktan Sorumlu Eş Genel Başkan Yardımcısı Ümit Dede, Cumhuriyet Halk Partisi (CHP) Milletvekili Sezgin Tanrıkulu, HDP eski Eş Genel Başkanı Selahattin Demirtaş’ın eşi Başak Demirtaş, Ankara, İzmir, Adana, Mersin, Antalya, Sinop, Aydın ve bölge baro başkanları yer aldı.

“Em te ji bîr nakin, Seni Unutmayacağız” yazılı pankartıyla gerçekleştirilen yürüyüşte, “Tahir Elçi ölümsüzdür”, “Şehîd namirin” sloganları atıldı. Avukatlar, ellerinde “Em hemû Tahîr Elçî ne (Hepimiz Tahir Elçi’yiz)” yazılı dövizler taşıdı.

Yürüyüşün sonlandırıldığı Dört Ayaklı Minare önünde, Elçi’nin vurulması öncesi yaptığı açıklama dinletildi. Tahir Elçi’nin vurulduğu saat 10.53’te saygı duruşu gerçekleştirildi.

Burada konuşan Türkan Elçi şunları söyledi:

“Karşımızda beton duvar. Dünyanın boşluğuna bağırır gibi adaletin sağır kulağına 6 yıldır bağırıyoruz. Bizi duyan kim? Huzurumuzu nihayetlendiren, barışın hayalini kurmanın bile nafile bir hayal olduğunu, bizden çok uzaklarda bir yerde olduğunu duyuran kurşun sesi hala kulaklarımızda.”

“Makamlarını, mevkilerini hukukun kudretiyle muhkemleştirenler bunu iyi bilmelidirler ki viraneye dönmüş tarumar bahçemizde onlardan adalet istemek ne ricamızdır ne de onların adalet tesis etmesi bize bir lütuftur. Bunu onlardan talep etmek ve beklenti içinde olmak, bizim en doğal vatandaşlık hakkımızdır.”

“Bilinsin ki umut, güven, huzur içinde yaşayacağımız bir ülkenin hayali, küstürülen şehirlerle barışmanın yollarından biri de bu sokaktan geçer. Hangi etnik kökenden, hangi dilden, hangi dinden olduğuna bakmaksızın insanı insan olmasından dolayı kucaklayan bir hukuk adamının kanıyla lekelenen bu sokağın kirinden, ölümün ufunetinden kurtulması sağlanmadıkça, katiller hak ettikleri cezalarla cezalandırılmadıkça vicdanını yitirmiş, vebal yüklü, yarınların kavgasına gebe bir ülkeden başka bize ne kalır.”

“Bilinsin ki her sarı sonbahar bağrına al karanfil bırakılan kara taşlar bile isyanla dillenir. Mülkümün temeli adalettir diyen bir mülk, adalet tesis etmede acz içinde kalacaksa bu mülk nasıl güçlenir? Bu kutsal avluda adalet yüceliğiyle tecelli edilmeyecekse iktidarlar kendi avlusunda nazarımızda müntehirdir. Müntehir ki kendi eliyle kendini yok edendir.”

“Yaşama hevesi ve ölüm korkusu arasında gelip giden, can yakan cendereden kurtulmak ve bu çıkmazdan çıkmak için hepimizin bir arada yürüyeceği yollar olmalı.Bugün yine burada 6 yıl geçmiş olsa da bir ölünün sesini duya duya ‘silah, çatışma, operasyon, savaş istemiyoruz’ sözlerini tekrarlıyor, şiddetin her türlüsünü tarafına bakmaksızın elimizin tersiyle itiyor, kul eliyle gelen ölümün karşısında duruyor, bize bırakılan mirasa sahip çıkıyoruz. Devralınan bu mirasın güçlenmesi için bir kez daha adalet adalet adalet diye haykırıyoruz.”

Diyarbakır Barosu Başkanı Nahit Eren de şunları söyledi:

“Diyarbakır Barosu olarak, kolluk ve yargı yetkisinin olabildiğince keyfi ve kötüye kullanılarak, Tahir Elçi cinayetinin karartılması çabalarına karşı, karanlığa fener tutmaya devam edeceğiz! Bu cinayetin tasarlanması, işlenmesi ve üzerinin örtülmesinde doğrudan ve dolaylı rolü ve etkisi olan herkesin yargı önüne çıkarılması için çabamızı sürdüreceğiz. Tahir Elçi’ye, Türkiye ve Kürdistan kamuoyuna söz veriyoruz.”

Altı yıldır süren dava

Tahir Elçi sokağa çıkma yasaklarının ve çatışmalı sürecin devam ettiği 2015 yılında Diyarbakır’daki kültürel mirasın korunması amacıyla Sur ilçesindeki Dört Ayaklı Minare önünde 28 Kasım 2015 tarihinde düzenlenen etkinlikte konuşmuş, sonrasında sokakta yaşanan kargaşada açılan ateş sonucu hayatını kaybetmişti. Elçi’yi hedef alan kurşunların sokakta bulunan polisler tarafından ateşlenmiş olmasının kuvvetle muhtemel olduğu yönünde bağımsız araştırma kurumlarının raporları bulunuyor.

“Forensic Architecture” (Adli Mimarlık) isimli kuruluş tarafından hazırlanan raporda, orada bulunan polis memurlarından üçünün kuvvetli suç şüphesi altında olduğu saptandı. Bu üç polisin Elçi’ye yönelik doğrudan bir ateş hattında olduğu ve silahlarını birden çok kere ateşlediklerinin anlatıldığı raporda, polislerden birinin Elçi’ye doğru açık ve engelsiz bir ateş hattıyla silahını ateşleyen tek memur olduğu ifade edildi. Raporda, iki polisi öldürdükten sonra Elçi’nin basın açıklaması yaptığı sokağa girerek kaçan iki PKK üyesinin ise Elçi’ye yönelik “öldürücü atış yapmamış göründüğü,” kaydedildi. Ayrıca, ifade veren bazı polislerin beyanının aksine uzak bir mesafeden uzun namlulu bir silahın ateşlendiğine dair herhangi bir işitsel delile ulaşılamadığı da belirtildi.

Tahir Elçi’nin öldürülmesi ile ilgili davanın son duruşması Temmuz 2021’de görülmüştü. Davada üç polis ve bir PKK üyesi yargılanıyor. Son duruşmada dinlenen bazı tanıklar, soruşturma aşamasında verdikleri ifadelerin aksine Elçi’nin vurulduğu olayı görmediklerini, Elçi’nin PKK tarafından öldürüldüğünü söylemeleri için kendilerine savcılık ve polis tarafından baskı yapıldığını söyledi.

Kaynak: Agos