Diha
“Haber Nöbeti” için Diyarbakır’da olan Agos Gazetesi Genel Yayın Yönetmeni Yetvart Danzikyan, Sur ilçesinde devam eden yasak nedeniyle, dünyanın her yerindeki Ermenilerin Surp Giragos’un durumundan endişe duyduğunu belirterek, bu dönemde yaşananlar ile 1915 Ermeni Soykırımı döneminde yaşananlar arasında benzerlikler bulunduğunu söyledi.
Bölgede görev yapan gazetecilerle dayanışma üzere “Haber Nöbeti” için Diyarbakır’a gelen gazetecilerden biri olan Agos Gazetesi Genel Yayın Yönetmeni Yetvart Danzikyan, devam eden sokağa çıkma yasağı ile tarih boyunca farklı inanç ve halkların ortak mekanı olmuş Sur’da yaşananlara dair gözlemelerini aktardı. Daha önceden de Diyarbakır’a geldiğini belirten Danzikyan, daha sık gelinmesi gerektiği görüşünü paylaştı.
Burada ağır şartlar altında çalışan gazetecilere moral verebilmek ve yaşananları kendi gözleriyle görmek için geldiklerini belirten Danzikyan, “Bu tabi zor bir şey çünkü çoğu yer kimi abluka altında kiminde sokağa çıkma yasağı var. Yani oradaki yaşam ihlallerini kendi gözümüzle görebilmek kolay değil. Ama en azından buradaki atmosferi soluyabilsek o da bir şey. Ve buradaki havayı batıya biraz taşıyabilsek o da bir şeydir diye düşünüyoruz” dedi.
’16 yaşındaki bir çocuktan bahsediyoruz’
“Haber Nöbeti” sırasında İMC TV ile birlikte çalıştığını ve Bağlar’da katledilen Mahmut Bulak’ın cenazesini takip ettiğini dile getiren Danzikyan, “Tabi ağır bir atmosfer vardı. Çünkü 16 yaşındaki bir çocuktan bahsediyoruz. Lise 2’ye gidiyor. Ailesinin ağıtları, feryatları, arkadaşlarının o hali… O atmosferi de gördükten sonra yavaş yavaş buradaki gerçekliği anlıyorsunuz. Önceki gün sanırım hayatı durdurma girişimi mi diyelim kampanyası mı diyelim uygulandı. Bağlar’dan geçerken açık bir dükkân bile yoktu. Orda topluca hareket etmenin ne olduğunu gördük. Dün akşam saat 19.00 ‘da bir ses çıkarma eylemleri var. Mesela bu batıda hiç karşılık bulmamıştı. Burada en azından ne kadar karşılık bulduğunu gördük” diye ifade etti.
Sur, boşaltılmış bir kent…
Danzikyan, haber için gittiği Suriçi’nde, daha önceleri cıvıl cıvıl gördüğü bir ilçenin boşaltılmış hali ile karşılaştıklarını ifade etti.
Sur ilçesinin Hıristiyanlar için önemine de değinen Danzikyan, Surp Giragos Kilisesi’nin Ortadoğu’nun en büyük Ermeni Kilisesi olduğunu ve ilan edilen yasaklardan bu yana kimsenin gözüyle görmediğini söyledi.
‘O kültürel mirasın yaşayabilmesi için orda bir alan açılması gerekiyor’
Yine Meryem Ana Kilisesi’nin de yakın zamanda polisler tarafından boşaltıldığını hatırlatan Danzikyan, Sur için asıl olan meselenin bölgedeki kültürel mirası korumak olduğunu belirterek, şunları kaydetti: “O kültürel mirasın yaşayabilmesi için orda bir alan açılması gerekiyor. Ermeni topluluğu, Surp Giragos kilisesine ne olduğunu bilemiyor. Bununla bağlantılı olarak bir kentsel dönüşüm lafı hükümet tarafından ortaya atıldı. Şimdi ona ‘İhya’ adında farklı bir isim buldular. Bunlar bizim için soru işareti. Oradaki tarihsel kültür ve miras kentsel dönüşümle mi acaba başka bir formata mı yönelecek. Bunlarla ilgili bizim de soru işaretlerimiz var. Süryaniler içinde öyledir sanıyorum.”
Sur’u terk eden yurttaşların her açıdan tedirgin olduklarını belirten Danzikyan, ablukadan dolayı insanların bölgelerini bırakmak zorunda kaldığını vurgulayarak, yaşanan ölümlerin de bir travma yarattığını ve bir kırılma noktası olduğunu ifade etti.
Danzikyan’a göre Sur, Diyarbakır’ın kalbi olmakla birlikte Ortadoğu Hıristiyanlığı’nın da önemli merkezi.
Bu nedenle orada bir kültürel, toplumsal değişim niyeti olması durumunda büyük bir kırılma yaşanacağını ifade eden Danzikyan oradaki kiliselerin tahrip olması, kültürel dokunun yok olmasının ikinci bir travma yaşatacağını vurguladı. Danzikyan “Orası sadece İstanbul, Türkiye Ermenileri için değil bütün dünya Ermenileri için önemli bir yer. Her ne yapılacaksa çok dikkatli bir adım atılması gerekir. Ve bu uzun vadeli bir şey. Çünkü Diyarbakır’dan göç etmiş çok Ermeni var. Sadece İstanbul’da değil, batı ülkelerinde, doğu ülkelerinde. Ve onlar da bizi arıyor. ‘Bizim kiliseye ne oluyor diye’. Sadece Surp Giragos için söylemiyorum. Başka kiliselerde var orda. Ve bu kültür dünya Hristiyanlığı için önemli. Orda yaşanan can kayıplarından dolayı çok fazla bu kaygılarımızı bile öne sürmüyoruz saygı amacıyla” dedi.
Danzikya’na göre, tüm bu olup bitenleri bir taraftan 1915 Ermeni Soykırımı ile benzeştirmek doğru iken, bir tarafta da yanlış. Danzikyan, 1915’te 1 milyondan fazla insanın hayatını kaybettiğini, evlerinden, yurtlarından koparılarak sürüldüğü, mallarına-mülklerine el konulduğunu ve travmasının da hala dilden dile anlatıldığını hatırlattı.
Planlamada benzerlik
Fakat soykırımın ne amaca dayanılarak yapıldığını düşünüldüğünde bir benzerlik olduğunu söyleyen Danzikyan, 1915’te asıl amacın Anadolu’daki Ermeni nüfusunun demografisini değiştirmek olduğunu, Ermeni halkının kentlerdeki dağılımının İttihat ve Terraki’nin “başını ağrıtan bir şey” olduğunu ve bu sebeple soykırımın planlandığını dile getirdi.
Anadolu coğrafyasını Ermeni nüfusundan temizlemek istediklerine dikkat çeken Danzikyan, “O yüzden her yerden ne kadar ne Ermeni sürüleceği hesaplanıyordu. Ermenilere ne olacağı teker teker listelenmişti. Planlı bir şeyden bahsediyoruz” dedi.