Agos Gazetesi
Gazetemizin eski imtiyaz sahibi Sarkis Seropyan ve eski yazı işleri müdürü Arat Dink hakkında TCK’nın 301. maddesi uyarınca verilen cezanın bozulmasının ardından, dosyanın, tekrar yargılama yapılabilmesi için izin alınması amacıyla gönderildiği Adalet Bakanlığı, aldığı kararda, ifade özgürlüğünün devletin aleyhindeki haber ve düşünceler için de uygulanması gerektiğinin altını çizerek, soruşturmaya gerek olmadığına karar verdi.
“Bilgi verme ve görüş bildirme basının görevidir”
Ceza İşleri Genel Müdürü Hakim Çetin en tarafından kaleme alınan ve Bakan Sadullah Ergin’in ‘Olur’ imzasının bulunduğu yazıda AİHS’ne, Polonya ve Norveç’te basın özgürlüğü hakkında verilen kararlara göndermeler yapılarak, “AİHM kararlarında basının milli güvenlik veya toprak bütünlüğü gibi devletin çıkarlarının korunmasını sağlamak için bazı sınırları aşmamasının gerekli olmasına rağmen, sorumluluk ve yükümlülükleri dahilinde, bölücü olanlar da dahil olmak üzere, kamu çıkarını ilgilendiren bütün konular üzerine bilgi verme ve görüş bildirme görevi olduğu belirtilmiştir” denildi.
Basının bilgilendirme ve kamuoyunun da bilgi alma hakkının engellenmemesi gerektiği belirtilen kararda, “Basının bu tür bilgi ve fikirleri bildirme sorumluluğu olduğu gibi halkın da bu bilgileri alma hakkı vardır. Bir gazetecinin, bir başka kişinin ifadelerinin yayılmasına yardım ettiği gerekçesiyle cezalandırılması, basının kamu yararına olan konuların tartışılmasına katkıda bulunmasını engeller. Bu nedenle çok güçlü sebepler olmadıkça böyle bir yola başvurulmaması gerektiğine işaret eden AİHM kararları vardır” ifadeleri yer aldı.
“Eleştiri amacıyla yapılan düşünce açıklamaları suç oluşturmaz”
İfade özgürlüğünün sadece zararsız haberler için değil, devletin aleyhindeki haber ve düşünceler için de uygulanması gerektiğinin vurgulandığı kararda, “Yine AİHM’in kararlarında, ulusal takdir marjının demokratik bir toplumda basın özgürlüğünün sağlanması ve korunması gereği ile sınırlanacağı yönünde yorumlar vardır. Diğer yandan TCK’nın 301. maddesi’nin 3’üncü Fıkrası’nda yer alan ‘Eleştiri amacıyla yapılan düşünce açıklamaları suç oluşturmaz’ biçiminde düzenlenmiş bulunan eleştiri hakkı üzerinde de durulması gerekir. Eleştirinin doğasından kaynaklanan sertlik suç oluşturmaz. Eleştiri övgü olmadığına göre, sert, kırıcı ve incitici olması da doğaldır. Bu bakımdan Arat Dink ve Sarkis Seropyan hakkında TCK 301. Maddesi gereğince soruşturma izni verilmesine yer yoktur” ifadeleri yer aldı.
Davanın geçmişi
işli Cumhuriyet Başsavcılığı, 18.09.2006 tarihli iddianamesi ile Hrant Dink, Arat Dink ve Sarkis Seropyan aleyhine Türklüğü basın yoluyla aşağıladıkları iddiası ile dava açmıştı. Dava konusu eyleme gerekçe olarak, Agos’un 21.07.2006 tarihli nüshasında “301’e karşı bir imza” başlıklı yazıda, Hrant Dink’in Reuters ajansına verdiği demeçte kullandığı sözlerin bir kısmının haberle birlikte yayınlanması, gösterilmişti.
İlgili haber Dink’in Reuters ajansına verdiği demeçte yer alan “Elbette bu bir soykırımdır diyorum. Çünkü sonuç kendisini zaten tanımlıyor ve adını koyuyor. Dört bin yıldır bu topraklarda yaşayan bir halkın bu olanlarla birlikte artık ortadan yok olduğunu görüyorsunuz” sözlerine yer veriyordu. İddianame işli 2. Asliye Ceza Mahkemesi tarafından kabul edilmiş, davanın ilk duruşması 18.04.2007 tarihine verilmiş, ancak ilk duruşma yapılamadan Hrant Dink 19 Ocak 2007 tarihinde alçakça öldürülmüştü. Bu nedenle Mahkeme tarafından Hrant Dink hakkında açılan dava düşürülmüş, Arat Dink ve Sarkis Seropyan’ın yargılandığı ilk duruşması 14.06.2007 tarihinde görülmüştü.