Pınar ÖĞÜNÇ
Radikal
Geçen yıl Samatya’dan yaşlı Ermeni kadınlara yönelik bir dizi saldırı haberi gelmişti. Önce 28 Kasım’da 84 yaşındaki Turfanda Aşık evinde öldüresiye dövüldü; ölmekten tesadüfen kurtuldu. Bir ay sonra 85 yaşındaki Maritsa Küçük alışverişten dönüp evine girerken darp edildi. Aslında darp hafif bir fiil kalıyor. Küçük’ün çenesi kırılmış, vücudunda sağlam kemik kalmayıncaya dek dövülmüş, gözü çıkarılmış ve on küsur yerinden bıçaklanmıştı, öldü. Bir hafta sonra yine yaşlı bir kadın tehdit edilmiş, 22 Ocak 2013’te de evine girmek üzere olan bir kadın daha saldırıya uğrayarak gözünü kaybetmişti.
Hayatını kaybeden Maritsa Küçük’ün elindeki yüzükler, küpeleri ve kulaklığı kayıptı ama misal masanın üzerinde açıkta duran para alınmamıştı. Tıpkı diğer saldırılarda olduğu gibi. Bu da saldırıların sistematik bir nefret suçu olduğunu düşündürüyordu. Derken fail zanlısı olarak bir Ermeni vatandaş tutuklandı. Murat Nazaryan (38), yakınlarını erken kaybetmişti. Acılı bir aileden geliyor, yoksul, hatta evsiz bir hayat sürüyordu. Bir dönem uyuşturucu kullanmıştı. Oto hırsızlığından cezası da vardı. Cinayeti onun işleyip işlemediğinin ötesinde bir soru işareti de, yalnız olup olmadığı yahut birileri tarafından azmettirilip azmettirilmediğiydi. Duruşma salonunda kamburu çökük duran bu ufak tefek adam fail miydi, tek fail miydi?
Karakolda psikolojik baskı
Davanın dünkü ikinci duruşmasında, daha önce avukatı olmadığı için dinlenmeyen Nazaryan, mahkeme heyeti karşısında ilk savunmasını yaptı. Sorulara sürekli “Hatırlamıyorum. Bu cinayeti ben işlemedim” diye cevap verdi. “Hatırlamıyorum, işlemiş de olabilirim” dediği karakol ifadesi için o sırada psikolojik baskı altında olduğunu söyledi. Birçok yakını dışında, sinir haplarıyla duran kızı Baydzar Midilli, sakin durmaya çalışan oğlu Yaşar Küçük ve annesini o hâlde gören tek kişi olan oğlu Zadik Küçük de salondaydı. Zadik Küçük, gözünün önünden gitmeyen o sahneyi anlatmıştı girmeden, “Yaşlı bir kadına bunu yaptıracak ne olabilir?” diyordu.
Duruşma, soruşturmanın genişletilmesi kararıyla 4 Kasım’a ertelendi. Genişletmek ne demek? Örneğin daha önceki celsede anılan, diğer darp edilen kadınların da dinlenmesi, sanıkla yüzleştirilmesi… Bu daha yapılmamış. Bu duruşmaya ilk kez Nazaryan’ın akrabaları da gelmişti. Duruşma öncesi Nazaryan’ın böyle canice suç işleyecek biri asla olmadığından söz ettiler. Bu işin arkasında birilerinin olduğuna dair şüpheleri vardı. “Biz de mağduruz. Her şey açığa çıksın ki, biz de temizlenelim” diyorlardı. Böyle bir cinayette tek delilin kan örneği olup olamayacağını soruyorlardı. Ne diyebilirdim ki?
Mahkeme çıkışı Küçük’ün ailesi davanın yavaşlığından şikâyetçiyken, Nazaryan’ın akrabaları da “Adalet istiyoruz” diye bağırıyorlardı. Adalet neredeydi, yerini bulacak mıydı?
NOT: Nor Zartonk’un Samatya saldırılarıyla ilgili yapmış olduğu basın açıklamasını aşağıdaki bağlantıdan okuyabilirsiniz:
Samatya Faili ve Giderilmeyen Şüpheler