Agos Gazetesi
Gazetemizin kurucusu Hrant Dink’in katledilmesinin üzerinden iki buçuk yıl geçti. Davanın 10. duruşması, 6 Temmuz Pazartesi günü görülecek. Gelinen noktada, cinayetin arkasındaki güçlerin ortaya çıkarılmaması yönündeki ‘derin’ irade, mahkemenin hukuken tıkanması sonucunu doğurdu. Cinayette sorumluluğu veya ihmali olan görevliler mahkemeye çıkarılamıyor. Eğer iddia edildiği gibi, suçlular Samast, Hayal, Tuncel ve arkadaşlarından ibaretse, davanın çoktan sona ermesi gerekirdi. Ancak mahkeme belli ki, kamuoyu tepkisinden çekindiği için davayı uzatmayı, süreci sündürmeyi tercih ediyor. Bu tıkanıklığın aşılması, ancak mahkemenin ve devletin görevini yapması ve sorumluların bulunması için çaba gösterilmesiyle mümkün.
Bugüne dek, Başkanlık (Başbakanlık) Teftiş Kurulu’nun ve Mülkiye müfettişlerinin raporlarında ihmal ve sorumlulukları görülen hiçbir devlet görevlisi hakkında dava açılmadı. Dönemin Trabzon Emniyet Müdürü Ramazan Akyürek İstihbarat Daire Başkanlığı görevine getirildi ve davanın karanlık noktaların aydınlatılması imkânsız hale geldi. Suikastten yarım saat sonra Erhan Tuncel’le yaptığı telefon görüşmesinde cinayetin tüm ayrıntılarına vakıf olduğu görülen polis Muhittin Zenit, Akyürek’in altında bir göreve terfi ettirildi. Cinayetten ancak 18 ay sonra ifadesi alınabilen Albay Ali Öz pek çok şeyi hatırlamadığını ifade etti. Mülkiye müfettişlerinin raporuna göre “en alt kademeden en üst kademeye kadar cinayette sorumlulukları bulunan” İstanbul Emniyeti görevlilerinin başındaki Celalettin Cerrah Osmaniye’ye vali olarak atandı. Yine mülkiye müfettişlerince hakkında soruşturma izni verilen, ancak daha sonra yapılan itirazlarla soruşturmadan kurtulan İstanbul Emniyet Müdürlüğü İstihbarat Daire Başkanı Ahmet İlhan Güler’in görev yeri değiştirildi. Başbakanlık Teftiş Kurulu raporunda hakkında ön inceleme istenen Trabzon Emniyeti C Şubesi Müdürü Ali Fuat Yılmazer İstanbul istihbarat Şube Müdürlüğü’ne getirildi. Dink’i İstanbul Valiliği’nde tehdit eden kişiler arasında olduğu iddia edilen MİT görevlisi Ö.Y. İzmir’e atanarak terfi ettirildi. Avukatların bu kişilerle ilgili talepleri her defasında mahkemede tarafından geri çevrildi ya da yetkililerin meseleyi örtme yönündeki çabaları nedeniyle sonuçsuz kaldı.
Dava uzadıkça uzuyor, oysa şu an davada sanık sandalyesinde oturan Ogün Samast, Yasin Hayal, Erhan Tuncel, Ahmet İskender, Ersin Yolcu ve arkadaşlarının arkasındaki güçlerin ortaya çıkarılması için gerekenler yapılmadıkça, esasen dava hiç başlamamış olacak. Bu durum, duruşmalar boyunca sanıkların ve avukatlarının ırkçı saldırılarına maruz kalan Dink ailesinin ve bizlerin yaşadığı eziyetin sürdürülmesi anlamına gelecek.
Vicdanların bu şekilde esir alınması, bu şekilde oyalanmak, bize ağır geliyor. Yüreğimiz dayanmıyor.
Yeter, bizi oyalamayın artık!