Nışanyan’ın Kavanozu…

[ A+ ] /[ A- ]

Çiğdem MATER
Bianet

Geçtiğimiz günlerde, bir gazetenin İnternet sayfasına düştü haber ilk olarak. Yazın dünyasında ve muhalif çevrelerde yazar, araştırmacı, dilbilimci, öğretim üyesi sıfatıyla bir yeri olan ve aynı zamanda turizmcilik yapan Sevan Nişanyan, karısı Müjde Nişanyan’ın üzerine dışkısını dökerek saldırmıştı.

Olay İzmir’in Şirince köyünde otelcilik yapan Müjde Nişanyan’ın jandarmaya başvurmasıyla “sızmıştı”. Haber, gazetenin İnternet sayfasından birkaç saat sonra kaldırıldı, olay da takip edebildiğim kadarıyla birkaç gazete dışında fazla yer bulmadı.

Kadına yönelik şiddeti magazinleştirmesiyle meşhur ana akım medya, bunu haber yapsaydı da kim bilir nerelerden görecekti. Bu haberin “haber” gibi karşılanmaması da bir erkek dayanışması bence…

Üstelik aynı dönemde yeni bir kitabı yayınlanan Sevan Nişanyan sanki bunlar olmamış gibi gazetelere çarşaf çarşaf röportaj veriyor, o gazeteler de sanki bunlar olmamış gibi o röportajları yayınlıyor. Neşe Düzel’in Nişanyan’la röportajı 23 Haziran’da Taraf gazetesinde yayınlandı.

Şiddet değil, jestmiş

Müjde Nişanyan’ın başına gelenler, şimdiye kadar duyduğum en korkunç şiddet eylemlerinden biri. Daha da fenası Sevan Nişanyan bu “eylem”e müthiş bir kılıf bulmuş durumda ve savunmaya devam ediyor. Nişanyan “şiddet göstermedim, jest yaptım” diyor.

Feminist gruplar yaklaşık 10 gündür, örgütlü bir şekilde Sevan Nişanyan’ı protesto etmenin yollarına bakıyorlar. Her ne kadar ilk tepki için geç kalınmış olsa da, hiç yoktan iyidir diyerek bu olayda taraf olmak ve Sevan Nişanyan’ı protesto etmek çok önemli.

Kadınların talebi basit

Nişanyan turizmci kimliğinin yanı sıra Bilgi Üniversitesi’nde ders veriyor ve Agos Gazetesi’nde köşe yazarı.

Üstelik bu olayın hemen ardından Agos Gazetesi’nde Sevan Nişanyan’la yeni kitabı üzerine yapılmış tam sayfa bir röportaj yayınlandı.

Kadınların talebi basit, Agos Gazetesinin Sevan Nişanyan’ın köşe yazılarına son vermesi ve bu korkunç şiddet olayında taraf olması, şiddet görenin yanında olması…

Kadınlar, bu işi Agos gazetesiyle çözmek için çaba sarf ettiler, ancak Agos Gazetesi yönetimi, kadınların Agos’un bu konuda sessiz kalmaması gerektiği konusundaki talebini, olayın iki kişi arasında yaşandığı gerekçesiyle reddetti.

Bu hafta yayınlanan Agos gazetesinde Sevan Nişanyan’ın köşesi ikinci sayfada duruyor. Karısının üzerine dışkısını boşaltan ve üstelik bunu “bir jest” olarak adlandıran bir erkek, Agos gazetesinde, bu davranışıyla ilgili hiçbir eleştiri almadan yazmaya devam ediyor.

Agos muhalif bir yayın olarak ancak ana akımın yapacağı bir şeyi yapıyor, bir farkı olmadığını kanıtlıyor.

İki kişi arasında cereyan…

Agos yönetimine anımsatmak gerekiyor, kadına yönelik şiddet hep iki kişi arasında cereyan ediyor, hep iki kişi arasında geçiyor, çocuklar da dahil olduğunda sayı artsa bile, “iş” hep dört duvar arasında kalıyor. Davası feministlerce özenle takip edilen onlarca cinayet kurbanı kadın da o zaman iki kişi arasında cereyan eden olaylar sonucunda hayatını kaybetti…

Bir Agos okuru olarak, merak ediyorum ve sormak istiyorum, bu sessizlik neden? Agos neden inatla, gelen bütün taleplere rağmen Sevan Nişanyan’ın arkasında durmaya, yazılarını yayınlamaya, yaptığı korkunç şiddeti görmezlikten gelmeye devam ediyor?

Bir Agos okuru olarak Agos’un muhalif olmaktan ne anladığını, muhalefetin sınırlarının nerede başlayıp nerede bittiğini, konu kadına yönelik şiddet olunca, muhalefetin neden muhafazakarlığa kaydığını merak ediyorum, sorularıma yanıt bekliyorum!

Not: Ayrıca elbette bu işin tek kanalı Agos Gazetesi değil, İstanbul Bilgi Üniversitesi’nin de bundan sonra Sevan Nişanyan’a ders verdirip verdirmeyeceğini de merak ediyorum, Taraf Gazetesi’nin bu korkunç şiddetle ilgili tam sayfa haber yapıp yapmayacağını da merak ediyorum, ediyorum da, ediyorum…