Havva Cuştan
Etha.com.tr
Kamp Armen direnişinin 2. yıl dönümü yaklaşırken ETHA’ya konuşan Nor Zartonk Eş Sözcüsü Norayr Olgar, direnişin Ermeniler için önemini hatırlattı. “Kamp Armen devletin Ermeniler’den gasp ettiği yerlerden sadece biriydi” diyen Olgar, ekledi: “Bu direniş bizim için bir uyanış oldu.”
Ermeni soykırımının 102. yılına gelinirken, devlet hala bu suç ile yüzleşmiş değil. Yüzleşmediği gibi soykırım ve asimilasyon politikalarını da sürdürüyor. Hrant Dink’in katledilmesi bu politikanın 21. yüzyıldaki devamı oldu. Kamp Armen’in yıkılmak istenmesi ise Ermenilerin mallarını gasp etme politikasının yine 21. yüzyıldaki ifadesiydi. Soykırımın 102, Kamp Armen direnişinin 2. yıl dönümü yaklaşırken, direniş günlerini Nor Zartonk Eş Sözcüsü Norayr Olgar ile birlikte hatırladık.
KAMP ARMEN ÇOCUKLARIN EMEĞİYLE KURULMUŞTU
ETHA’ya konuşan Olgar, öncelikle Kamp Armen’in tarihçesi hakkında bilgi verdi.
1960’lı yıllarda Gedikpaşa Protestan Kilisesi’nde kalan yetim çocuklara bir yuva olarak düşünülerek arazisinin vakıf tarafından satın alındığını söyleyen Olgar, “Orada yazın kalan çocukların emeğiyle inşa edilmiş bir yer Kamp Armen. O dönemde çocukların sadece kilise altında kaldığı, oyun oynayabileceği dar bir alan varmış, çocukların birlikte bir şeyler üretebileceği bir alan olmasını istemişler. Ayrıca kışın Anadolu’ya dönen çocuklar kendi anadillerini, kültürlerini unutmamalarını istiyorlar. Böylelikle Kamp Armen kuruluyor. Kamp Armen kurulurken orada bulunan çocuklar kendi emekleriyle yurtlarını inşa ediyor” dedi. Olgar, Kamp Armen’de kalan çocuklar arasında Hrant Dink’in de olduğunu hatırlattı.
‘KAMP ARMEN HUKUKSUZCA GASP EDİLDİ’
Kamp Armen’in uzun yıllar boyunca Hrant Güzelyan tarafından yönetildiğini, 1980’de ellerinden alındığını kaydeden Olgar, o süreci şöyle anlattı: “Hrant Güzelyan uzun yıllar Kamp Armen’i yönetti. 1980’lere geldiğimizde devlet bu arazinin hukuksuz bir şekilde satın alındığını, azınlık vakıflarının mülk edinme hakkının olmadığını söyleyerek, Kamp Armen’i gasp etti. Araziyi önceki sahibine verdi. O süreçte Güzelyan da yurtta komünist, militan yetiştirdiği gerekçesiyle 1980 yılında işkenceye maruz kalıyor. Kamp Armen de boşaltıldığı için bir önceki sahibi başka birine satıyor.”
Kamp Armen’in Ermeniler’den gasp edilen birçok yerden sadece bir tanesi olduğunu aktaran Olgar, “Bu ülkenin sermayesi oluşurken Ermeniler’den mallar gasp edildi. Devlet durmadan kendini hatırlatıyor. Hrant’ta, Sevag’da birçok şeyde kendini Ermenilere hatırlatmıştı. Devletin bizden çok çalmışı var. Yüzleşmedikçe yok olmuyor, aksine yeni ayıplar doğuruyor” diye konuştu.
KAMP ARMEN’İ HALKLARLA DAYANIŞMASIYLA KAZANDIK
2015 yılının Nisan ayında Kamp Armen’in yıkılacağını öğrendiklerinde, yurdun eski öğrencileriyle beraber yıkımı durdurmak için mücadele etme kararı aldıklarını aktaran Olgar, “6 Mayıs’ta iş makineleri yurda girmeye başlayınca aralarında HDP Milletvekili Garo Paylan’ın da olduğu birkaç arkadaşımız hemen kampın olduğu yere gitti” dedi.
Yıkım başlamadan önce “Kamp Armen Yıkılmasın” şiarıyla bir çalışma yapmaya başladıklarını anımsatan Olgar, Kamp Armen için kısa sürede bir kamuoyu yaratabildiklerini kaydetti. Kamuoyunun desteğinin kampın yıkılmamasında etkisi olduğunu dile getiren Olgar, “İş makinelerini kullanan işçiler de konuyu anladıktan sonra ‘Ben yetim hakkı yıkamam’ diyerek yıkımdan vazgeçti. Maalesef ki kampın bir kısmı yıkılmıştı fakat tamamı yıkılmadan iş makinelerini durdurmuş olduk” diye konuştu.
Olgar, 175 gün direndikten sonra Kamp Armen’i kazandıklarını hatırlattı: “Çevrede yaşayan halkın da büyük desteğini gördük. Bu sadece gelip ziyaret etmek şeklinde değil, kampın elektriğini çevredeki binalardan çektik. İnsanlar gıda yardımında bulundu. Ermeni halkının da büyük desteği oldu. Bu ülkede demokrasi isteyen her kesim bize destek oldu. Büyük bir dayanışma vardı. Kamp Armen direnişi kolektif bir yaşam örneğiydi, bu yaşamın nasıl inşa edileceğinin aktarımıydı. Orada kolektif bir şekilde bir şey üretince ne kadar başarılı olabildiğimizi, direnebildiğimizi gördük, gösterdik. Diğer halklarla birlikte kazanabildiğimizi gösterdik.”
KAMP ARMEN DİRENİŞİ ERMENİLER İÇİN BİR UYANIŞ OLDU
Kamp Armen direnişinin Ermenilere birçok şey öğrettiğini kaydeden Olgar, şöyle devam etti: “Kamp Armen bizim için soykırımın somut taleplerinin kendi ellerimizle kazanacağımız bir fırsat doğurdu, ayrıca Ermeniler’in hala bu topraklarda var olduğunu gösterdik. Bizim için yeni bir uyanış oldu, kendi mirasımıza, kültürel varlığımıza sahip çıktığımızı gösterdik. Ayrıca bunun yanında Ermenilerin tek sorunun soykırım olmadığını, hala inkar politikalarına devam edildiğini anlatmış olduk.”
Olgar, son olarak Hrant Dink’in “Bizi hep 1915 metre bir kuyunun altında tutmak istiyorlar” sözünü hatırlatarak, Kamp Armen’in buna bir başkaldırış olduğuna vurgu yaptı.