2007 yılında 84. Türkiye Ermenileri Patriği Mesrop Mutafyan’ın görevini sürdürmesine engel olacak ağır bir hastalığa yakalandığının tespit edilmesi ile başlayan ve vefatına kadar uzayan süreç Ermeni toplumu açısından oldukça sıkıntılı geçti. Nor Zartonk olarak bu konudaki görüşlerimizi daha önce ortaya koymuş, mevcut düzenin çarpıklığına dikkat çekmiştik. (Bkz: Bozuk düzende sağlam çark olmaz(1), Taht oyunları sürüyor(2))
Erdoğan hükümetinin tüm bu süreçteki tavrı Anayasa Mahkemesi (AYM) tarafından “din ve inanç özgürlüğünün ihlali” olarak değerlendirilmişken bu durumdan nemalanan yozlaşmış yöneticiler bu karara kayıtsız kalmış ve devletin daha fazla müdahalesine payanda olmuşlardır. Kısa bir süre önce ilan edilen ve halktan ciddi tepkiler toplayan talimatname bir anlamda, bu şahısların da tavır ve tutumlarının bir sonucu olarak ortaya çıkmıştır.
Tarihsel Süreç
2009’a kadar uzanan süreçte eş patrik yanlıları ile yeni bir patriğin seçilmesi gerektiğini savunanlar arasında sert tartışmalar yaşanmış, her iki taraf da yasal yollara başvurmuşlardır. Devlet başvuruları değerlendirmiş ve patriklik makamı boşalmadığı için yeni patrik seçimi yapılmasının veya eş-patrik seçimi amacıyla müteşebbis heyet oluşturulmasının hukuki temeli bulunmadığına karar vermiştir. Bunun yerine halkın geleneklerine karşıt bir şekilde “Patrik Genel Vekili” makamı tesis etmiş ve 1/7/2010 tarihinde Aram Ateşyan patrik genel vekili seçilmiştir. Ruhaniler Genel Meclisi 26/10/2016 tarihinde patriklik makamının münhal olduğunu ilan etmiş ve 15/3/2017 tarihinde toplanarak Başepiskopos Karekin Bekçiyan’ı Ermeni geleneklerine ve 1863 Milli Anayasası’na (Sahmanatrutyun) uygun bir şekilde patrik kaymakamı olarak seçmiştir. Aram Ateşyan’ın genel vekillik görevi de bu süreçte sona ermiştir. Ancak devlet yine sürece müdahil olmuş ve Milli Anayasa ve teamüllere uygun bir şekilde yapılan patrik kaymakamı seçiminin hukuken geçersiz olduğunu bildirmiştir. Patrik Mutafyan’ın vefatıyla birlikte (08/09/2019) makamın boşalıp boşalmadığına dair tartışmalar sona ermiş ve yeni bir patrik seçimi için harekete geçilmiştir. Ruhani Meclis tarafından yapılan oylamada Episkopos Sahak Maşalyan patrik kaymakamı seçilmiş ve müteşebbis heyet oluşturulmuştur.
Gerek Genel Meclis gerekse Cismani Meclis mekanizmalarının cumhuriyet döneminde devlet tarafından lağvedilmesi Ermeni halkının temsiliyet krizini kronik bir hale getirmiştir. Burada, daha önce de birçok kez dile getirdiğimiz üzere, Ermeni toplumunun bir an önce katılımcı, çok sesli bir iç işleyiş ve temsiliyet mekanizması inşa etmesi gerekliliğini bir kez daha vurguluyoruz. Halkın temsil edilebileceği bu veya benzeri sivil mekanizmaların eksikliği Ermeni toplumunun tüm alanlarında kendisini hissetirmektedir. Devlet, lağvettiği bu mekanizmaların yerine herhangi bir yapısal çözüm getirmemiş, diğer birçok konuda olduğu gibi patrik seçimi konusunda da daima geçici ve keyfi çözümler üretmiştir. Bugüne kadar yapılan patrik seçimleri birbirinin benzeri talimatnameler ile yürütülmüştür.
Hukuksuz Talimatname
Ermeni toplumu patrik seçimi için gerekli hazırlıkları sürdürürken beklenen talimatname İçişleri Bakanlığınca ilan edilmiştir. Yeni talimatnamenin bazı maddeleri, örneğin seçme yaşının 18’e düşürülmesi gibi olumlu değişiklikler içerse de temel hak ve özgürlüklerin idarî işlemlerle sınırlandırılması açıkça bu haklara hukuka aykırı bir müdahale teşkil etmektedir. Nitekim İçişleri Bakanlığı tarafından hazırlanan yeni talimatnameye göre patriklik makamına sadece “İstanbul Ermeni Patrikhanesine mahsus episkoposlar” aday olabilecektir. Azınlıkların, toplumsal yaşamlarını herhangi bir müdahale olmaksızın özgürce yaşadığını sık sık dillendiren Erdoğan ve hükümeti bugün patrik seçimine açıkça müdahale etmektedir. Ermeni Milli Anayasasında yer alan “patrikliğe mahsus olma şartı” dönemin koşullarında kilise hukukuyla ilgilidir. Ayrıca bu ifade Osmanlıca metinde “İstanbul Ermeni Patrikhanesine mahsus episkoposlar sınıfına dahil olmak” şeklinde değil “ez kadim patrikliğe mahsus olan episkoposların sınıfından” şeklinde yer almaktadır. Burada da İstanbul’a herhangi bir vurgu yapılmamıştır. Son patrik seçimlerinde uygulanan 1961 talimatnamesinde de böyle bir şart bulunmamaktadır. Diğer bazı özel şartların yanında episkopos olmak adaylık için yeterli kabul edilmiştir.
Açıktır ki, Erdogan hükümetinin planlı bir müdahalesi ile karşı karşıyayız. Son talimatnamede getirilen bu kısıtlamanın seçime katılmaya hakkı olan ve yurtdışında görev yapan Türkiye Cumhuriyeti yurttaşı patrik adaylarını engellemeye yönelik bir müdahale olduğu ve bir hak gasbına yol açtığı aşikardır. Bir diğer yanıyla bu müdahale Türkiye Ermenilerine, Diaspora ve Ermenistan’da yaşayan Ermenilere karşı mesafe almayı dayatan ayrımcı bir uygulama teşkil etmektedir. Bu noktada AYM’nin patrik seçiminin “Anayasa’nın 24. maddesinde güvence altına alınan din özgürlüğünün ihlal edildiğine” karar veren gerekçeli kararının 124. maddesini hatırlatmakta fayda görüyoruz.
“Oysa acil bir toplumsal ihtiyacı karşılama hâli dışında yeni bir dinî liderin hangi hâllerde seçileceğine veya dinî liderin seçim usulüne devlet karar veremez. Zira Anayasa Mahkemesinin daha önce de ifade ettiği gibi bir din veya inancın gerekliliklerine ancak söz konusu din veya inancın mensuplarınca karar verilebilir.”
Ayrıca gerekçeli kararın 99. maddesinde de “Anayasa’nın 24. maddesinin devlete din özgürlüğünü ihlal etmeme şeklinde yalnızca negatif yükümlülükler değil aynı zamanda bu özgürlüğün rahatça kullanılabileceği bir ortamı sağlama şeklinde pozitif yükümlülükler de yüklediğinin” hatırda tutulması gerektiği belirtiliyor.
İnanç Özgürlüğüne Müdahale
AYM kararı ve uluslararsı hukuk normları karşısında gerek Patriklik Kaymakamı Maşalyan’ın gerekse Müteşebbis Heyetin açık bir hak gasbına yol açacak bu talimatnameyi kesin bir dille reddetmesi ve ivedilikle gerekli idari ve hukuki adımları atması gerekmektedir. Ermeni toplumunun gözü önünde oynanan bu oyunda devletin müdahalesini haklı göstermek, seçim sürecini oldu bittiye getirmek, kişisel menfaatleri uğruna bu oyunun bir parçası olmak isteyenler mutlaka olacaktır. Bunlardan bazıları Ermeni halkının kamusal varlıklarını fiilen gaspetmiş durumdadır ve konumlarının sürekliliği düzenle kurduları çarpık ilişkilere bağlıdır. Nitekim henüz talimatname ortada yokken Surp Pırgiç Ermeni Hastanesi Vakfı Başkanı Bedros Şirinoğlu yaptığı açıklamalarla kendini ifşa etmiştir. Ermeni toplumunun, geleneklerinin, kurumlarının, hak ve özgürlüklerinin savunucusu ve takipçisi olan insanları sindirmeye yönelik ifadeleri ummadığı bir tepkiyle karşılaşmış ve halkın açık tavrı karşısında geri adım atmıştır.
Nor Zartonk olarak bu hukuksuz talimatnameyi ve bu çarpık zihniyeti tanımıyoruz! Devletin, inanç ve örgütlenme özgürlüğüne açık müdahalesini reddediyoruz! Bütün diğer tartışmalar bir yana, Patrik Kaymakamı Maşalyan’ı, Müteşebbis Heyeti ve vakıf yöneticilerini açık ve onurlu bir duruş sergilemeye, görevlerini yerine getirmeye davet ediyor ve bu onurlu duruşu sergileyecek herkesin yanında olacağımızı açıklıyoruz.
Doğrudan inanç ve örgütlenme özgürlüğüne yönelen bu hukuksuz müdahale karşısında adil bir seçimin yapılması için, tıpkı Kamp Armen Direnişinde olduğu gibi, Ermeni halkının bir arada durarak acilen açık ve somut bir tavır alması gerekmektedir. Adaletsizliğe ve gözlerimizin önünde oynanan bu oyuna karşı herkesi birlikte mücadeleye davet ediyoruz!
Nor Zartonk / Նոր Զարթօնք
1: https://www.norzartonk.org/bozuk-duzende-saglam-cark-olmaz/
2: https://www.norzartonk.org/nor-zartonk-taht-oyunlari-suruyor/