Hrant Dink Flash Oyunuyla Anılıyor (Huys)

[ A+ ] /[ A- ]

Hrant Dink’in öldürülmesinin üzerinden iki yıl geçti. Zanlılar yakalandı, dava devam ediyor ve cinayetin işlenişine dair hala cevaplanmamış sorular var. Fakat hala devam eden ve belki de en fazla önem taşıyan tartışma (yada carpışma) Dink’in gerçekte kim olduğu ve neleri savunduğu sorusu etrafında yaşanıyor. Zira bu soruya vereceğiniz cevap cinayete ve davaya nasıl baktığınızı da etkiliyor; ve aslında Türkiye’deki azınlıklara ve belki de tarihe nasıl baktığınızı ortaya koyuyor.

Dink’in cenaze töreninde üzerinde “Hepimiz Hrant’ız, Hepimiz Ermeniyiz” yazan pankartlarla yürüyen on binlerce insan O’nun bir Türkiye dostu, Türkiye’de yaşayan Ermenilerin Türkiye vatandaşları olarak daha mutlu yaşamasını hedefleyen bir gazeteci, bir fikir adamı olduğunu düşünüyorlardı. O pankartlar ve slogan ortak bir acının sembolüydü ve Türkiye Ermenileri’ne bir destek anlamına geliyordu. Fakat aynı slogan Dink’in bir Türkiye düşmanı, Türkiye’yi bölmek isteyen bir işbirlikçi, bir provakotor olduğunu düşünen; öldürülmesini onaylamasalar bile; yargılandığı davalardan mahkum olmasını isteyen karşıt görüşlüler tarafından ulusal birliğe ve ulusal onura karşı bir hakaret olarak yorumlandı.

İki görüş arasındaki tartışma öncelikle medyada, uzmanlar ve karşıt görüşlü gazeteciler arasında yaşandı; fakat hızla toplumun bütün katmanlarına ve çok sayıda ortama yayıldı. Kitaplar, bloglar, web siteleri, internet forumları, e-postalar, müzik albümleri, şarkılar, YouTube ve diğer kanallar aracılığı ile paylaşılan videolar, kimi zaman kıyafetler ve maç sloganları her iki görüşü savunan sade vatandaşların kendilerini ifade ettikleri ve malesef kimi zaman hakarete ve suçun yüceltilmesine varan sözleri sarftettikleri yerler oldular. Dink cinayeti kısa sürede Türkiye’nin sıradan vatandaşlarca yeni medya üzerinden tartışılan belki de ilk konusuna dönüştü. Bu tartışmalar içinde en cok tekrarlanan ve aynı zamanda en çok eleştirilen şeylerden biri ise “Hepimiz Hrant’ız, Hepimiz Ermeniyiz” sloganı oldu. Türkiye Ermeni Toplumundan yola çıkarak, Türkiye’deki bireylerin entelektüel gelişimlerini sağlamayı amaçlayan Nor Zartonk grubunun Tophane Tütün Deposu’nda düzenlediği Hrant Dink’i anma etkinliğinde tanıtılan “Huys (Umut)” isimli Flash oyunu da tam olarak geçen iki yıl içinde gündemden hiç inmeyen bu slogan üzerine kurulu.

Türkçe oyun ve eleştiri blogu KAFA AYARI’nın da yazarı olan Kerem Yavuz Demirbaş’ın Gonzalo Frasca’nın “Madrid” isimli oyunundan etkilenerek tasarladığı, çizimlerini Kemal Gökhan Gürses’in, müziklerini Boğaziçi Gösteri Sanatları Topluluğu’nun yaptığı Huys, Dink’in ve tesmil ettiklerinin “Hepimiz Hrant’ız, Hepimiz Ermeniyiz” sloganı gibi yaşatılması ve cinayetten sonra yaşananların hatırlanması üzerine kurulu. Oyunu değerlendirmeden önce Demirbaş’ın oyun ile ilgili yazdıklarına bakalım:

“Huys (Umut), Hrant Dink’in öldürülmesinden iki yıl sonra, bu acı olayı hatırlatmaktan öte, esas olarak sürece dair kendince bir yorum içeriyor. “Unutmak Kaybetmektir” sözü belki de en iyi kazanmak/kaybetmek üzerinden tanımlanan bilgisayar oyunu formunda eleştirel bir ifade bulabilir. Huys oyununun tek kuralı da bu zaten; hatırlatmaya çalışmak. Fakat hatırlamak tek başına yeterli olmayabilir. Hatırlatmak için ve hatırlattıkça da birlikte hareket etmek, çözümler üretmek için mücadele vermek, sokağa çıkmak gerekiyor. Bunu Hrant Dink’in ölümünün ardıdan sokağa çıkan yüz binler de göstermişti.

Huys, oyun tasarımcısı ve araştırmacısı Gonzalo Frasca’nın haber oyunları (newsgames) olarak adlandırdığı oyun tarzında hazırlandı. Bir olayın ardından, olayın genel hatlarını vermekten ziyade yorum getirmek, analiz etmek, tartışmak için üretilen oyunlar için kullanılıyor. Bu haliyle politik karikatürün oyun formuna aktarılması olarak değerlendirilebilir. İnternet gazetelerinde ve diğer online haber kaynaklarında bu tür oyunlar küçük boyutlarıyla rahatlıkla kullanıcılara sunulabiliyor. Gonzalo Frasca, kendi oyunları September 12th ve Madrid’de, 11 Eylül saldırıları ardından ABD’nin başlattığı “teröre karşı savaş” ve Madrid’de gerçekleşen bombalı saldırıyla ilgili yorumunu sunmuştu.

Huys; Ermenice, Türkçe ve İngilizce dillerinde oynanabiliyor. Oyunda Hrant Dink öldürüldükten sonra dava süreci ve diğer ilişkili olaylar kısa metinlerle aktarılıyor. Oyun arayüzünde “Hepimiz Hrant’ız, Hepimiz Ermeniyiz.” Pankartı arkasındaki insanları görüyoruz. Zaman geçtikçe insanlar unutuyor ve silikleşiyor. Oyuncu olarak insanların ellerindeki dövizlere tıklayarak onların kaybolmasını engellemeye çalışıyoruz.” (KAFA AYARI, 18 Ocak 2009)

Huys ve Madrid gerçekten de aynı şablon üzerine kurulular. Hatta Huys’un bu şablonu geliştirdiği ve hatta tarihsel bağlamı içinde daha uygun bir kullanım olduğu bile söylenebilir; ancak şablonun kendinden kaynaklanan kimi sorunları da yok değil.

Her iki oyun da oyuncunun belli sıcak noktaları belli bir süre içinde tekar ve tekrar tıklayarak fondaki imajın görünürlüğünün devam etmesini hedefliyor. Söz konusu noktaların dağılımı ve belli bir sıra ile tıklanmak zorunda olmamaları oyunun mekanik bir hal almasını önlüyor. Her iki oyun da bir şeyin unutulmaması için devamlı çaba göstermemiz gerektiğini anlatan etkili metaforlar oluşturuyorlar. Yine de bir süre sonra oyun monotonlaşıyor ve konu edilen şey yok oluyor ve “unutuluyor”. Bu durumu oyunun konu karşısındaki pozisyonunu zayıflatan bir tasarım eksiği olarak görebileceğiniz gibi, hatırlamak için çaba göstermek gerektiğine dair bir mesaj olarak algılamanız da mümkün. Yorumunuz bir sanat eseri karşısında tatmin olmak mı, yoksa onun tarafından harekete geçirilmek mi istediğinize bağlı olarak değişecektir.

Aynı şablonu kullansalar da Madrid ve Huys birbirinden farklı oyunlar elbette. Mumlar yerine “Hepimiz Hrant’ız, Hepimiz Ermeniyiz” pankartlarının sıcak noktarlar olarak kullanılması geçen iki yıl içinde yaşanan tartışmalar göz önüne alındığında güçlü bir politik mesaj içeriyor. Geçen iki yıl içinde karşıt görüşlülerce Dink’in cenaze töreninde bu pankartları taşıyanlar suçlanmış, karşıt sloganlar üretilmiş, çeşitli argümanlarla slogan ve temsil ettikleri yıpratılmak istenmişti. Bu bağlamda, Dink’in ölümünün ardından ortaya çıkan toplumsal hareketin devamını amaçlayan oyun açısından pankartlar doğru bir seçim oluşturuyor.

Huys’un Madrid’ten şekilsel olarak en önemli farkı cinayetin ardından yaşananları anlatan metinler içermesi. Madrid hiçbir yazılı ve sözlü mesaj içermezken Huys fikrini anlatmak için hem sözkonusu metinlerden hem de fonda çalan müzikten (Sari Gelin türküsünün Ermenice versiyonu) yararlanmayı deniyor. Müzik çok etkili olmasa da varlığını hissettiriyor, ancak metinler oyunun içine entegre edilemedikleri için takip edilemiyorlar ve tam anlamı ile gözden kaçıyorlar. Bu entegrasyon sorunu oyunun bir ortam olarak mesaj iletme sınırlılıklarını ortaya koyması ve tasarımın hedefe uygunluğu sorusunu ortaya çıkarması açısından önemli.

Oyunun Dink’in mırasını taşıdığı önemli bir nokta ise Türkçe, İngilizce ve Ermenice oynanabilmesi. Bu çoklu dil seçimi Dink’in Ermeni Diasporası, Ermenistan Ermenileri, Türkiye Ermenileri ve Türkiye Cumhuriyeti Vatandaşları arasında empati kurularak sorunların çözülebileceği yönündeki görüşleri bağlamında anlamlı.

Güçlü ve zayıf yönleri ile Huys Türkiye için bir ilk. Daha önce Amerikan başkanlık seçimleri için yapılan kimi Flash oyunları grafikleri değiştirilerek Deniz Baykal ve Tayyip Erdoğan arasında geçecek şekilde düzenlenmişti. Dahası Compuphiliacs 1996 seçimleri için “Seçim Oyunu” isimli bir oyun tasarlamış ancak piyasaya sürmemişti. Huys ise bildiğim kadarı ile Türkiye’nin ilk önemli politik oyunu (Frasca’ya göre haber-oyunu, Bogost’a göre editoryal oyun da denilebilir) olma özelliğini taşıyor. Taraf olma cesaretini gösteren ve bilgisayar oyunlarını Türkiye için de politik ifade ortamlarından biri statüsüne taşıyan Demirbaş ve ekibini kutluyorum.

Kaynak: Merkezkaç Kuvveti