Hrant Dink Davası’nda Adalet için Meşaleli Yürüyüşü Basın Açıklaması

[ A+ ] /[ A- ]

Hrant Dink’in katledildiği, 19 Ocak 2007’den bu yana 2 sene 9 ay geçti. 2 sene 9 aydır adalet talebimiz devam ediyor… Duruşmaları hep birlikte takip ediyoruz, yapılan her türlü girişime rağmen asıl sorumluların yargılanmadığına, Örgüt bağlantısı olmayan faillere, zanlının arkasındaki güçlerin önemli bir bölümünün yakalanmış olmasından ötürü teselli bulmamız öğütlerine, Erhan Tuncel’in “polis muhbiri” olduğu ve saldırıyı planlama aşamasındayken emniyete bildirdiği iddialarına, Başbakan Erdoğan’ın, “Derin devlet var, ta Osmanlı’dan, gelenekten gelir. Ama bunu minimize etmek gerekir. “Derine inemiyoruz” demecine, Üzerine “ya sev ya terk et” rozeti yapıştırılan cezaevi araçlarına, mahkemelerde zanlıların Dink ailesine ve bu ülkenin onurlu insanlarına yaptıkları hakaretlere, savurdukları tehditlere, hep birlikte şahit oluyoruz.

Zanlılar için işlemeyen hukuk, her nedense, davanın tüm mağdurları ve takipçileri için zaman kaybetmeksizin işletiliyor. Yücel sayman, duruşma esnasın da , Kerinçsiz ve Murat İnan’a “alçak herifler” dediği iddasıyla yagılanmaya başlandı. Failler için 20 yıl ceza istenirken, Gazeteci Nedim Şener, “Hrant Dink Cinayeti ve İstihbarat Yalanları” adlı kitabı nedeniyle 28 yıl hapis cezası ile yargılanıyor.

Hrant’ı öldüren karanlık, Onun yokluğunda da hayatımızdan eksik olmadı, Hrant’ın katili, Ergenekon denilen gladio örgütü hapisteydi, ama fikri iktidardaydı. Yaşından fazla kurşunla öldürülen Uğur Kaymaz’ın katilleri bağımsız yargı tarafından serbest bırakıldı. Sahibinin bir türlü bulunamadığı, sorumluluğunu kimsenin alamadığı, havan topu ile 12 yaşındaki, Ceylan Önkol yaşamını yitirdi. Yüzlerce çocuk, Terörle Mücadele kanunu kapsamında “polise taş attığı” için tutuklandı. Cezaevlerinde devrimci tutsaklar, ağır hastalıklarına rağmen tedavi edilmedikleri için yaşamlarını yitirdiler. Güler Zere ve diğer hasta tutsakların, ağır sağlık sorunlarına rağmen tedavilerine izin verilmiyor. Engin Çeber ve daha birçok yurttaş, polis şiddetine ve işkenceye uğrayarak yaşamını yitirdi. Gözaltında kayıpların olağanlaştığı ülkemizde, Cumartesi Anneleri aylardır, kayıpları için eylemde. Doğal afetlerde, onlarca insan yaşamını yitiriyor ve nedense tabiat ananın her felaketi işçilerin yoksuların semtlerine uğruyor.

Hrant’ın katillerini daha fazla kar için, yedi kadın işçiyi selde katleden, iş güvenliği kurallarına uymayarak tersane işçilerini katleden, işçi sağlığı önlemlerini almayarak kot taşlama işçilerini katleden, Sermayeden biliyoruz. Neredeyse, her şeyin suç sayıldığı kabahatler kanunu ile lgbtt’lerin yaşamı cehenneme çevrildi, her gün gazetelerden cinsel kimlikleri yüzünden şiddete maruz kalan insanların haberlerini okuyoruz. Devletin yaptığı hak ihlalleri medyanın da yardımıyla üçüncü sayfa haberi haline getirildi. Adalet genelde mi böyle bir şey midir? yoksa sadece buralarda mı böyledir?… bilinmez ama hiç görünmedi aramızda.

Dostluğa, birlikte yaşamaya, barışa sıkılan kurşunlara karşıydı bu mücadele ve kimin kazandığını söylemek her şeyden büyük bir suç oldu bugün. Bir bebekten katil yaratan karanlığı, işaret edene, ateş edenden daha çok ceza istenmekte. Adaletsizliğin, insana ve topluma karşı umarsızlığın ayyuka çıktığı bir zamanda yaşadığımıza hepimiz tanığız. Artık böyle yaşamak istemediğimiz için bugün burdayız.

Karanlığı gören, duyan, ondan canı yananlar olarak, bu davanın mağdurları olarak, nefretten ve düşmanlıktan beslenenleri biliyoruz. Bu ülkede yaşayan tüm halkların kardeşçe yaşamasına engel olanları biliyoruz. Hiçbirimiz karanlık aydınlanana kadar rahata eremeyeceğiz. Yaratıcılarının hala sokaklarda kol gezdiğini ve birgün yine canımızın yanacağını biliyoruz. Bu yüzden yılmadan mücadele ediyoruz. Birileri bizi sürekli kandırmaya, susturmaya, korkutmaya, sindirmeye, çalışırken mücadele etmemek gibi bir seçeneğimiz yok. Yeryüzünde haksızlık, zulüm ve sömürü devam ettikçe mücadele etmeye devam edeceğiz.

Bu topraklarda yaşayan vicdan sahibi, onurlu, insanlar; yüzyıllardır her türlü haksızlığa, zorbalığa karşı adalet mücadelesi veriyor. Bu ülkenin onurlu insanları, devrimcileri, işçileri , emekçileri, alışkanlık haline gelen suskunluğa hep karşı çıktılar. Durmadılar ve durmayacaklar.

Zalimler adalet isteyenlerin, inacını ve direncini iyi bilir…

Bugün buradayız… Hrant için…Güler Zere için…Ceylan Önkol için… geçmiş ve gelecek için…

Adalet istiyoruz!

Adalet için Dayanışma Platformu