Yargıtay Cumhuriyet Başsavcısı Bekir Şahin, Halkların Demokratik Partisi’nin (HDP) 5 Kasım’da yazılı ön savunmasını Anayasa Mahkemesi’ne vermesinin ardından davaya ilişkin esas hakkındaki görüşünü tamamladı.
Esas hakkındaki görüşünü Anayasa Mahkemesi’ne sunan Şahin, iddianamedeki görüşlerini ve HDP’nin kapatılması talebini tekrarladı.
Başsavcılık tarafından yapılan basın açıklamasında, “HDP’nin temelli kapatılması talebiyle açılan davaya ilişkin olarak özetle, davalı partinin ön savunmasında belirtilen itiraz ve taleplerin reddi, devletin ülkesi ve milletiyle bölünmez bütünlüğüne aykırı eylemlerin odağı haline geldiği anlaşılan HDP’nin temelli kapatılması, partinin kapatılmasına beyan, faaliyet ve eylemleriyle neden olan iddianamemizde açık kimlik ve üyelik bilgileri ile partideki görevleri belirtilen kişilerin temelli kapatılmaya ilişkin kararın Resmi Gazete’de yayımlanmasından itibaren beş yıl süreyle bir başka siyasi partinin kurucusu, yöneticisi, deneticisi ve üyesi olamayacaklarına karar verilmesi istemlerini içeren esas hakkındaki görüşümüz Anayasa Mahkemesine sunulmuştur.” denildi.
Bundan sonra, Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığının esas hakkındaki görüşü, HDP’ye gönderilecek, parti esas hakkındaki savunmasını hazırlayacak.
Daha sonra belirlenecek bir tarihte Başsavcı Şahin sözlü açıklama, HDP yetkilileri de sözlü savunma yapacak. Bütün bu aşamalarda istenebilecek ek süre taleplerini de Anayasa Mahkemesi değerlendirecek.
Bu sürecin ardından, davaya ilişkin bilgi, belgeleri toplayacak Anayasa Mahkemesi raportörü, esas hakkındaki raporunu hazırlayacak. Bu işlemler sürerken Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığı ve davalı HDP, ek delil veya yazılı ek savunma verebilecek.
Raporun, Yüksek Mahkeme üyelerine dağıtılmasının ardından Başkan Zühtü Arslan, toplantı için gün belirleyecek, üyeler belirlenen günde bir araya gelerek kapatma istemini esastan görüşmeye başlayacak.
HDP hakkındaki kapatma davasını, 15 kişiden oluşan Anayasa Mahkemesi heyeti karara bağlayacak. Anayasa’nın 69. maddesinde sayılan hallerden ötürü partinin kapatılmasına veya dava konusu fiillerin ağırlığına göre devlet yardımından kısmen ya da tamamen yoksun bırakılmasına, toplantıya katılan üyelerin 3’te 2 oy çokluğuyla yani 15 üyenin 10’unun oyuyla karar verilebilecek.
HDP ön savunmada ne demişti?
5 Kasım’da ön savunmasını sunan HDP, bir basın toplantısıyla ön savunmanın esaslarını açıklamıştı. Toplantıda şu ifadelere yer verilmişti:
“451 arkadaşımız hakkında soruşturma ve kovuşturmalar kapatma davasına delil olarak alınamaz. Aksi bir durum hem ihsasi rey hem de mahkemelerin bağımsızlığı ve tarafsızlığı ilkesine aykırılık teşkil edecektir. Bu hususlar AYM’nin esasına girmeden önce göz önünde bulundurup karar vermesi gereken konulardır.
Bu aşamalarda iddianamedeki bütün iddialara cevap verme yoluna gitmedik. Soruşturmanın ardından Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığı tarafından mütalaa verilecek ve savunmamızı vereceğiz. İddialara tek tek cevap vermeyi ikinci aşamaya bıraktık.
Usule ilişkin itirazlarımız ve ön mesele olarak ele alınması gereken hususlar, bu aşamada işin esasına girilmeden savcının mütalaa vermesini beklemeden davanın reddedilmesi gerektiğini düşünüyoruz.
Öncelikle belirtmek gerekir ki, siyasi partiler, AYM ve uluslararası sözleşmelerle güvence altına alınmıştır ve demokrasilerin vazgeçilmez unsurlarıdır. Siyasi partilerin yeri ve önemini, doktrini AYM ve AİHM kararları ışığında değerlendirdik. Kapatma davasının kanun, ilke ve meşru amaç niteliğini taşımadığın vurgulamamaya çalıştık.
Savcının HDP’nin kapatılması yönünde dayandığı en temel husus, Kürt sorununda barışçıl yöntemlerle çözüm konusunda yaptığı çabaları yargılama konusu yapmıştır. Çözüm süreci zamanında ve sonrasında HDP’nin çabalarını asla yargılama konusu yapılmamalıdır.
Bu konuda çıkarılan 6551 sayılı yasa buna engeldir, uluslararası sözleşmelerle güvence altına alınan barış hakkı asla yargılama konusu yapılamaz.
İlk iddianame AYM’ye verildikten sonra AYM kapsamlı gerekçelerle iade etmişti. Hukuk tarihine geçecek bir belge niteliğindedir. Bu sadece hazırlayan savcıya yönelik bir karar değil, HDP’ye yönelik yapılan saldırılara da verilen bir cevap niteliğindedir.
İkinci iddianameyi akademisyen, avukat ve hukukçular incelediğimizde, iade gerekçelerinin ikinci iddianamede de karşılanmadığını tespit ettik. İade gerekçeleri davanın derhal reddi gerekçelerini oluşturmaktadır. Bunu da AYM’nin dikkatine sunduk.
AYM kapatma davasını incelerken her ne kadar Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığı iddianamesinde AİHM kararlarını göz önünde bulundurmamış, AİHM içtihatlarını esas almamışsa da AYM’nin bunları dikkate alacağına inancımızı koruyoruz.”