Melis TANTAN
Bomonti’nin arka sokaklarında, gökdelenlerin gölgesindeki sanayi mahallesinden bir direnişin sesi yükseliyor. “Somuncu ailesine hakkımızı yedirmeyiz” diyen Kazova işçileri 98 gündür fabrika önünde direnişte, 36 gündür de açlık grevinde. İşçilerin fabrika işgalinden yükselttikleri ses, maaş ve tazminat alacakları için… Somuncu ailesinin hırsızlığı ve emek düşmanlığından bahseden bir ses…
Bomonti’deki o eski fabrika binasını kendilerine saray yapan Somuncular, öğrendik ki işçileri beyzbol sopasıyla tehdit eden, başlarına silah dayayan, her vardiya girişinde işçilerden parmak izi alan ve her çıkışında çantaları kontrol eden bir ‘sultanlık’ yaratmış. Bunlar yetmemiş, çuvallar dolusu ürünü gün boyunca fabrika merdivenlerinde taşıyan işçiler için, yeri hazır olmasına rağmen asansör yaptırmamış. Fabrikada, ütücülerin çalıştığı yer ise belki de en ağır iş koşuluna sahip. Yüksek ısı ve buhar altında çalışan ütücüler, vantilatörle serinlemeye çalışırken, bir üst katta ise işçilerin yemek yiyemediği yemekhanede iki adet klima var.
Bu koşullarda çalıştırılan işçiler, bir sabah kalktıklarında kendilerini işsiz bulmalarının yanısıra, fabrikadaki makine ve evrakların da kaçırılmış olduğunu gördüler. Evet, patronları Somuncu ailesi, işçileri alacaklarıyla baş başa bırakmış ve türlü alaverelerle sırra kadem basmış. Şimdi kim bilir neredeler.
İşçiler, alacaklarının tahsili için patronlarını ararken uğraştıkları tek dert bununla sınırlı kalmıyor. Mahalledeki sucuya bile borcu olan Somuncuların alacaklıları sıraya dizilmiş hâlde, işçilerin işgal ettikleri fabrikadan malları almak istiyorlar. Fabrikadaki mallara göz diken firması ise ‘Olympias’. Fabrikanın durumu ve işçilerin haklarını konuşmak için aranan firma yetkilerine ulaşmak neredeyse imkânsız. E tabi, ‘koskoca’ firma, ‘kendini bilmez’ üç-beş işçiyle muhatap olacak değil ya, olsa olsa avukatıyla muhatap olur. Aynen de öyle oldu. ‘Sosyete avukatı’ diye nam salmış olan Ömer Durak, ‘Olympias’ın avukatı olarak işçilerin karşısına çıktı. İş aldığı patronundan çok patroncu olan Durak, Somunculara gelen haciz için yapacağı sayım ve değerleme işlemleri için, işçilerin anlaşma önerilerini beklemeden polislerle birlikte fabrikanın kapısına dayandı. Sabahın ilk saatlerinde, çevik kuvvetlerle iki kez baskına gelense Durak’ın kendisi değil, bürosunda çalışan avukat ve stajyerleriydi. Durak, işçilerle ‘yüz göz’ olmaya cesaret edemedi.
Kazova işçileri, şimdi, patron Somuncu ailesi (baba Umut Somuncu, oğlu Mustafa Ümit Somuncu ve ilk önce işçilerin yanındaymış gibi davranan ama sonra işçilerin hiçbir talebine yanıt vermeyen kızı Gaye Somuncu), alacaklı ‘Olympias’ ve onun avukatı, sivil polisler, çevik kuvvet ve Somuncuların aleyhlerinde açtıkları dava ile uğraşıyorlar. Alacakları için başlattıkları işgal, 36 gündür süren açlıkları ve her gün daha da yükselttikleri sınıf dayanışması hepimize örnek oluyor. İşçilerle dayanışmak için forumların yaptığı destek yürüyüşleri, parklarda açılan stantlar dayanışmamızın en güzel meyveleri. Şimdi, Gezi direnişi sürecinde her yerde haykırdığımız ‘Her yer Taksim her yer direniş’i, ‘Her yer Kazova her yer direniş’ diye haykırma, işçilerin bu haklı mücadelesini anlatma ve daha çok destek olma vakti.
Tüm baskılara rağmen, Somuncuları Somuncular yapan o işçiler için gün gelecek, devran dönecek elbet. Makinede işleyen, ütüleyen, goblini saran, paketleme yapan, hamallığı üstlenen tüm işçiler haklarını alana kadar sınıf dayanışmasını yükseltmek şart.
Twitter.com/kazovadirenisi
Kazovaiscileri.blogspot.com
Facebook.com/pages/Kazova-Direni%C5%9Fi/626123147411502?fref=ts