Kobane duruşması devam ederken bugün Figen Yüksekdağ ve Gültan Kışanak konuştu.
Kobane duruşmasında konuşan HDP eski Eşbaşkanı Figen Yüksekdağ “Mahkeme salonun önünde duran, bağıran provokatörlerin diğer tarafında katliamlar yaşanıyor. Siz bu duruşmayı sürdürürken HDP’ye dönük toplu katliamlar yürütülüyor” diye konuştu. Gültan Kışanak ise “Şengal’de yaşananlar Kobanê’de yaşanmasın diye çağrı yaptık. Bu dava İŞİD zihniyetiyle açılan bir davadır ve bu zihniyet bugün Deniz Poyraz’ı katletti. Bu zihniyetin arkasında duranlar bizi burada yargılamaya çalışanlardır” dedi.
Ankara 22’nci Ağır Ceza Mahkemesi’ndeki Kobane davasının 3’üncü duruşmasının 5’inci oturumunda konuşan
HDP eski Eşbaşkanı Figen Yüksekdağ, önce İzmir’de katledilen Deniz Poyraz’ı andı. Yargılamaya dikkat çeken Yüksekdağ, “Davanın gidişatı bizim ve sizin açısından hatırlatılması gereken bir hakikati var. Bu bir provokasyon davasıdır. Bu provokasyon içinde bu davayı sürdürmeye çalışıyorsunuz. Kobanê sürecinde bizim hakkımızda açılan dava ve bir haftadır gerçekleşen dava figüran değiştirilerek güncelleniyor ve yeni bir Kobanê provokasyonu düzenleniyor. Bunun sorumluları Soylu, Cumhurbaşkanı Erdoğan, MHP’dir. Bu azmettiricilerin HDP ve milyonlarca halka karşı bir linç girişimidir. Biz bu davanın siyasi kumpas davası olduğunu söyledik” dedi.
Mahkeme salonundaki arkadaşlarının tahliyesinin önü açılması için bugüne kadar söz almadıklarına dikkati çeken Yüksekdağ, “Ama bu ısrara rağmen dava devam ediyor. Bu bir dava değildir, işkence yapılıyor. İnsanlar işlemedikleri bir suçu neden işlemediklerini kanıtlamak zorunda kalıyor. Amerika tarzı çapraz sorgu yapılıyor. Bir kanıt odası oluşturulmuş ve insanlar baskı altında ifadeye zorlanıyor. İşkence yapılıyor, açık ve net bir şekilde işkencedir. Heyet, bakın ilk defa gelmek için dilekçe gönderiyorum. Geleceğim o duruşma salonuna. Arkadaşlarımı bırakın ve bu provokasyonu düzenleyenlere sesleniyorum; Ben orada olacağım peşini bırakmayacağız. Aksini kabul etmek mümkün değil. Arkadaşlarımıza yapılan işkencenin izletilmesi işkencesine maruz kalıyoruz. Kamuoyuna duyduğumuz saygı gereği geldik mahkemeye” şeklinde konuştu.
Yüksekdağ, “kumpas” olarak nitelendirdiği davaya paralel bir şekilde partisi hakkında kapatma iddianamesi hazırlandığına işaret ederek, “Mahkeme salonun önünde duran, bağıran provokatörlerin diğer tarafında katliamlar yaşanıyor. Siz bu duruşmayı sürdürürken HDP’ye dönük toplu katliamlar yürütülüyor. İsteniz de istemesiniz de sizler bir maşa haline geldiniz. Bir katliam davası haline geldi. Herkesin gördüğünü söylemek gerekiyor. Siz de baskı altına olabilirsiniz ben de bu durumdan kaynaklı baskı altındayım. Bu ülkenin iyiliği için hala söz kurmaya devam ediyoruz. Bu hakikat her yerde açılacak. Parti binalarımızı da yaksalar linç de etseler bu hakikat her yerde açığa çıkacak. Arkadaşlarımızı tahliye edin, bu duruşma işkence haline gelmiştir” dedi.
‘Yürekleri yok. Sizi karşımıza çıkarıyorlar’
Ankara 22’inci Ağır Ceza Mahkemesi’nin 21’inci yüzyılda tarihe adı geçilecek bir provokasyonun merkezine yerleştirildiğini ifade eden Yüksekdağ, şöyle devam etti: “Esas muhatap biziz, arkadaşlarımızı serbest bırakın. Ama bizim muhatabımız siz değilsiniz. Yürekleri yok. Sizi karşımıza çıkarıyorlar. Ben sizinle tartışmayı, karşı karşıya gelmeyi ister miyim? Çıksınlar, esas muhataplar karşımıza çıksınlar. Zamanı geldiğinde emaneti, canı teslim ederiz ama kimsenin hak, hukuk adı altına provokasyon düzenlemeye, işkence etmeye hakkı yok. Duruşmada başından itibaren düşüncelerimizi yargılama kalkıyorsunuz. Bu bir trajedidir.
Meclis’te kurmadılar komisyonu; Bizimle siyaset meydanında yüz yüze, söz söze karşı karşıya gelmeye yürekleri yetmedi. Bu bir kalleş siyasetidir. Böyle bir kalleşlik olamaz. Kimse bu kalleşliği normal görüp muhatap olmasını beklemesin. Sorulan sorulara izin vermeyiz. Biz bunların hepsinin açıklamasını yaptık. Daha da fazlasını yapacağız. Ben ‘yaptım’ dedim. Neden o kadar kişiye dava açtınız? Maksat bu değil ki, maksat insanlara zulmetmek, işkence etmek. Bu işkence ve zulmün hesabını bu halk sorar.
Bu mahkeme salonunun çıkışında bir katliam yapılamayacağı garantisini verir misiniz bana? Siz hukuk bildiğiniz kadar siyaset de biliyorsunuz. O salonun kapısının önünde bekletilen linç gruplarının benim arkadaşlarıma saldırmayacağının güvencesi yok. Bizim tek güvencemiz haklılığımız. Bunu da siz elimizden alamazsınız, bu mahkeme hiç alamaz.
Usul tartışmaları bitsin bu davanın esas muhatapları ile karşı karşıya gelelim. Ne yapacaklarsa yapsınlar. Ben geleceğim. O duruşmada, bu davanın ve bu suçlama adı altındaki saldırıların hepsinin cevabını vereceğim. Konuşmamız gerekiyorsa ben oraya mücadeleye geleceğim. ‘Siz kimsiniz’ demeye geleceğim kimse de benim ifademi alamaz. Siz de yazarsınız bir müebbet daha. Yazın, öldürün, diriltin. Tekrar öldürün bunu da göğüsleriz ama bunun hesabını da soracağız. Hesabını verecekler. Halkın vicdanının önünde bunun hesabını verecekler. Hukuka inanmıyorum, ama halkın önünde hesabını verecekler. Bu davanın muhatapları ile yüz yüze gelin. Bizim karşımıza çıkmaya yürekleri yok. Olsun yine de biz varız.”
Kışanak: IŞİD zihniyetiyle açılan bir dava
Daha sonra konuşan Diyarbakır Büyükşehir Belediyesi eski Eşbaşkanı Gültan Kışanak da katledilen Deniz Poyraz’ı anarak konuşmasına başladı. Kışanak, “Deniz kadınların mücadelesinde yaşayacak. Sonsuza kadar kadın özgürlük mücadelesinde kalacak. Kadınları asla ve asla sindiremeyecekler, susturamayacaklar. IŞİD orada insanlık suçu işledi. Kadınları kaçırdılar, tecavüz ettiler ve köle olarak kullandılar. Tüm bunlara rağmen kadınların mücadelesini durduramadılar. Şengal’de yaşananlar Kobanê’de yaşanmasın diye çağrı yaptık. Bu dava İŞİD zihniyetiyle açılan bir davadır ve bu zihniyet bugün Deniz Poyraz’ı katletti. Bu zihniyetin arkasında duranlar bizi burada yargılamaya çalışanlardır. Nerede bu memleketin yürekli savcıları, nerede bu devletin sahibiyim diye ortalıkta gezenler?” diye sordu.
Cumhurbaşkanı Tayyip Erdoğan ve SADAT’tan cesaret alındığını kaydeden Kışanak, şöyle devam etti: “Bu cinayetin üstünü örten Kobanê’de katledilen masum insanların üzerine kontrgerilla güçlerini sürdüler. Bundan cesaret alıyorlar. Deniz’in katilleri bunlardır. Deniz’in katili sadece o tetikçi değil, katilini çok iyi biliyoruz. Bu davayı kim kumpas davası olarak önünüze koyduysa, o çetelerin elinden tutup Suriye’de Kürtlere karşı kim savaştırıyorsa, katilin sosyal medyada silahlı fotoğraflar yayınlanmasına kim izin verdiyse Deniz’in katilleri onlardır. Siz de bu davayı kabul ederek suça ortak oluyorsunuz. Bu gerçekliğin üzerine kapatma davasıdır. Bu insanlar son derece demokratik insani bir taleple çıktılar. IŞİD, insanları katletmesin diye çıktılar. Orada ‘insanların katledilmesine göz yumamam sen de göz yumma’ diyen insanların üzerine provokasyonları kim saldı bunu bulun.
İnsanlar vicdanlarıyla, kamuoyuna çağrı yaptılar. Bu gerçeğin önünü örtemezsiniz. Yoksa IŞİD bu davadan cesaret alır. Siz her gün HDP’yi hedef olarak gösteriyorsunuz. O IŞİD’cilere cesaret veriyorsunuz. Orada katliam yaparak bizi de sindireceklerini sanıyorlar. Bu ülkede demokrasi ve özgürlük isteyen insanları sindireceklerini sanıyorlar. Kadınların eşit, özgürlük taleplerini sindireceklerini sanıyorlar. Hiç kusura bakmayın. Biz kadınlar ite boyun eğseydik bugün burada olmazdık.”
Mahkeme Başkanı, konuşması sürerken Kışanak’a müdahale ederek, IŞİD üyeleri hakkında verdikleri mahkumiyet kararlarının olduğunu belirtti. Kışanak, bunun üzerine, “Bunların bir kapıdan alınıp diğer kapıdan saldığınızı da biliyoruz” yanıtını verdi.
Kışanak şöyle sürdürdü: “Biz bu ülkenin hakikatini bilerek geldik. ‘Kimin elinin kimin cebinde’ olduğunu mafyadan aldıkları paralarda çeteleri nasıl beslediklerini biliyoruz. AKP’nin atadığı savcılar bunu çok iyi biliyor. O mafyadan alınan paralar ile beslenen çeteler açığa çıksın. Bu sistem çarkını açığa çıkarın. Denizler katledilmesin, Deniz bizim onurumuzdur. Yüreğimizde, mücadelemizde sonsuza kadar yaşayacak. Deniz, kadın özgürlük mücadelesinin bayrağıdır. Halkımızın başsağlığı diliyorum. Bunu sözünü veriyorum. Nefesimin son anına kadar bu özgürlük mücadelesinin neferi olacağız. IŞİD zihniyeti karşısında mücadele edeceğim, bana boyun eğdiremezsiniz. Onurum için yaşıyorum, onurum olmadan bir gün bile yaşamayı zul sayarım.”
Mahkeme Başkanı, bir kez daha Kışanak’ın sözünü keserek, “Talepleriniz varsa alalım” dedi. Kışanak da şunları söyledi: “Davayı bitirme telaşınız var. Patronlarınız tepenizde dikilmiş bir an önce bitsin diye. Biraz vicdanınız olsaydı yapılan alçak saldırının üzerine dururdunuz. Gerçekten hakikat ve gerçeği sembol eden yargıç olsaydınız bunu yapardınız. Ama yapmayacağını biliyoruz. Şunu da biliyoruz; İşkence tezgahlarında da 12 Eylül zindanlarında da haykırdık, susmayacağız. Çünkü derdimiz var. Derdimiz; Demokratik özgür bir yaşamdır. IŞİD zihniyetine biat etmeyeceğiz. Kimse bize bunu dayatamaz. Siz de bu operasyonun bir parçası olmuşsunuz. Zerre kadar hukuka saygınız varsa bunun parçası olmayın durdurun davayı.”
Kaynak: Yeni Yaşam