BULUŞMA NOKTASI: 1 MAYIS ÇARŞAMBA SAAT 08.00 KURTULUŞ CADDESİ ve BARUTHANE CADDESİ KÖŞESİ, ŞİŞLİ
İşçilerin, işsizlerin, emekçilerin, aydınların, öğrencilerin, esnafın, kadınların, LGBT’lerin, ‘az’ların ve ‘çok’ların birlik, mücadele ve dayanışma günü olan 1 Mayıs’ta, eşitlik, özgürlük, kardeşlik ve barış için herkesi 1 Mayıs’ta Taksim’e, Nor Zartonk’la birlikte yürümeye çağırıyoruz!
On yıldır ülkeyi milliyetçilik, muhafazakarlık ve popülizm doğrultusunda, sosyal hakları azaltarak, yüksek vergiler ve özelleştirme ile yöneten ‘yerli Thatcher’ımız’ R. T. Erdoğan, demokrasiyi de iki dudağı arasına hapsetmiştir.
Asimilasyoncu ve inkârcı politikalara karşı çıkan halkların, sosyal adaletsizliğe ve çalışma koşullarının geriletilmesine karşı çıkan emekçilerin, hidroelektrik, termik ve nükleer santrallere karşı doğadan yana olan köylülerin, kültürel mirasın yok edilmesine karşı ‘Emek bizimdir’ diyenlerin, cinsel ayrımcılığa karşı ‘biz de varız’ diyenlerin menüsünde her daim biber gazı ve tazyikli su olmaktadır.
Bunun yanı sıra taşeronlaştırma ve işçileri sosyal güvenceden yoksun kayıt dışı çalıştırma gibi insan hayatını hiçe sayan uygulamalar, işçi ölümlerinin sıkça tekrarlanmasına neden olurken, sosyal güvence talep eden işçilerin işten çıkarılması olağanlaşmıştır. İşsizliğin arttığı bu süreçte, esnaf da kepenk kapatma noktasına gelmiştir. Bu neo-liberal sürecin hepimizin hayatını kapsadığı aşikârdır. Üretimde, kent ve ülke yönetiminde söz, yetki ve karar her halktan işçi ve emekçilerin olmalıdır!
Ayrıca erkek egemen sistemin topluma dayattığı tek tip kadın ve erkek modeli, cinsiyetçiliği yeniden üretmekte, kadınlara yönelik taciz, tecavüz, şiddet olayları ve cinayetler artarak devam etmektedir. LGBT’ler için tehdit ve cinayet normalleşmekte, tüm bu şiddete karşı yargı organları ‘üç maymun’u oynayarak, failleri korumaktadır. Çelişkinin temel kaynağı olan erkek egemen sistem sorgulanmadığı gibi, devletin ideolojik aygıtları (okul, aile, din, medya vb.) tarafından bu sistem olağanlaştırılmaktadır.
‘Küreselleşme’ ve ‘globalleşme’ kelimeleri kulağımızda hoş tınılar bıraksa da, sermaye odaklarının dayattığı ve yönlendirdiği bir kavram olarak, küreselleşmenin hayatımızdaki karşılığı tektipleşme, düşük maaş ve hayat standartları, güvencesiz çalışma ve küresel krizler olmaktadır. Bu olumsuzluklara duyulan öfke ise bilinçli bir şekilde milliyetçi kanallara akıtılmakta, kitlelerin öfkesi sorunun/sistemin merkezinden uzak tutulmakta, adeta hedef şaşırtılmaktadır.
Körüklenen milliyetçilik, militarist çözümler olarak tezahür ettiğinde, bu durum bize yediğimiz ekmeğin küçülmesi ve toplu katliamlar olarak geri dönmektedir. Bu milliyetçilik, ötekini ezme ve yok etme olarak tezahür ettiğinde ise bize linçler ve nefret cinayetleri olarak geri dönmektedir. Bu bağlamda AKP’nin popülist politikalarına esir etmeden barışı ve halkların kardeşliğini savunmak elzemdir!
Bugün, İçişleri Bakanı Muammer Güler, İstanbul Valisi’yken, makamında Hrant Dink’in tehdit edildiği günlerini aratmıyor! AKP hükümeti, Muammer Güler ve Hüseyin Avni Mutlu eliyle iki yıldır büyük bir coşkuyla gerçekleşen 1 Mayıs gösterilerini 2013’te keyfi bir biçimde ‘hukuksuz’ ilan edebiliyor. Birçok kurumun Taksim 1 Mayıs Alanı’nın miting yapmaya elverişli olduğunu belirtmesine rağmen AKP hükümeti, 1 Mayısların kitlesel yaşanmaması için Taksim’in fiziki koşullarını bahane edebiliyor. 1980’in faşist cunta koşullarını aratmayan bir biçimde ülkeyi yönetenlerin unutmaması gereken şey; Taksim Meydanı’nın emekçilerin kararlı mücadelesi ile kazanıldığıdır!
Nor Zartonk olarak her yıl olduğu gibi bu yıl da birlik, mücadele ve dayanışma günü olan 1 Mayıs’ta; ‘Eşitlik, Özgürlük, Kardeşlik ve Barış’ şiarını yükseltmek için Taksim 1 Mayıs Alanı’ndayız!