Ermeni Halkının Yanındayız, Irkçılığa Geçit Vermeyeceğiz!

[ A+ ] /[ A- ]

549944_10151395094163728_1163714132_n

Halkların Demokratik Kongresi (HDK) İstanbul Meclisi

Ermenilerin yoğun olarak yaşadığı Fatih ilçesine bağlı Samatya semtinde bir süredir Ermenilere yönelik sistematik bir saldırı gerçekleştiriliyor.

87 yaşındaki Turfanda Aşık, 28 Kasım’da evinde dövülerek darp edildi. Aşık, saldırı sonucunda iki hafta yoğun bakımda kaldı ve bir gözünü kaybetti. Turfanda Aşık’ın evinde yapılan incelemede saldırının amacının hırsızlık olmadığı tespit edildi.

Turfanda Aşık’a yapılan saldırıdan bir ay sonra 28 Aralık’ta, 84 yaşındaki Maritsa Küçük, evinde darp edilmiş ve yedi yerinden bıçaklanmış olarak bulundu. Evde Maritsa Küçük’ün ‘kefen parası’ diye sakladığı para alınmamıştı. Sadece kulaklarındaki küpeler ve üzerindeki birkaç takı alınmıştı. Evin girişindeki masanın üzerinde açıkta duran kâğıt paralara bile dokunulmamıştı. Maritsa Küçük’ün üzerindeki tüm elbiseler çıkarılmıştı.

Ermenilerin Noel’i kutladığı Surp Dzınunt Bayramı olan 6 Ocak’ta yine yaşlı bir kadın, üç kişi tarafından kendisine para vereceklerini söyleyerek kaçırılmaya çalışıldı.

Son olarak 22 Ocak’ta 83 yaşındaki Sultan Aykar evine girerken bir kişinin saldırısına uğradı. Sultan Aykar’ın çığlığının çevreden duyulması üzerine yardıma gelenleri gören kar maskeli saldırgan kaçarak uzaklaştı.

28 Kasım tarihinde ilk saldırıda münferit gibi görünen saldırının sistematikleşmesi, gerçekleştirilme biçimlerinin birbirine çok benzemesi yaklaşık iki ayda dört kez yaşanması, bunun ırkçı bir yıldırma kampanyası olduğunu açıkça ortaya koyuyor. Yukarıda saydığımız saldırılar sadece medyaya yansıyanlardır. Bölgede bunlar dışında basına yansımayan çok sayıda irili ufaklı saldırı yaşanmıştır.

Bu saldırılardan bir tanesi ölümle sonuçlanmasına rağmen polis herhangi bir takibat başlatmadığı gibi yeni saldırıların yaşanmaması için tedbir de almamıştır. Samatya’da yapılan kimi görüşmelerde sivil polislerin mahalledeki bazı kameraları söktüğü belirtilmiştir. Polis saldırganları bulmak için çaba göstermek bir yana, delilleri karartmaktadır. Dolayısıyla polis bu saldırıların suç ortağıdır.

Ermenilere yapılan ırkçı saldırılar sadece Samatya ile sınırlı değil. Ermenilerin yaşadığı her yerde düzenli olarak bu ve benzeri saldırılar yaşanmaktadır. 24 Nisan 2011’de Ermeni er Sevag Balıkçı askerlik hizmetini yaparken ırkçı bir cinayete kurban gitti. Cinayetin ırkçı yönü yetkililer tarafından “kaza kurşunu” adı altında gizlenmeye çalışıldı. Sevag’ın katil zanlısı halen serbest.

2011 yazında Marmaris’te gümüş takı dükkânı olan bir Ermeni kadın, kimliğine yönelik ırkçı hakaret ve tacizler son bulmayınca polise başvurdu ancak hiçbir sonuç alamadı. 2011 yılı Ekim ayında gündüz vakti bir taksi sürücüsü müşterisi olan Ermeni kadını, sadece Ermeni olduğu için dövdü ve sokağa attı.

Şubat 2012’de düzenlenen ve eski İçişleri Bakanı İdris Naim Şahin’in de katıldığı Hocalı mitinginde “Hepiniz Ermenisiniz Hepiniz Piçsiniz” pankartları açıldı ve bu pankartları açanlar hakkında hiçbir işlem yapılmadı. Ermeni toplumun maruz kaldığı saldırılar ne yazık ki burada sayamayacağımız kadar artmış durumda.

Ermenilere dönük bu saldırıların 1915’ten bu yana aralıksız devam ettiğini biliyoruz. AKP hükümeti devletin Ermenilere, Kürtlere, Süryanilere dönük ırkçı politikasını devam ettirmektedir. Sevag’ın katil zanlısı serbesttir. Hrant Dink cinayetinde payı olan Muammer Güler İçişleri Bakanı, Celalettin Cerrah vali, hukuksuz mahkeme kararına imza atan hakim ombudsmandır. Maritsa Küçük’ün katili aranmamaktadır. Bu saldırılar Ermeni Soykırımı’nın 100. yılı olan 2015′e yaklaşılırken devletin izleyeceği politikanın habercisidir.

Şimdi soruyoruz, Maritsa Küçük’ün katillerini Muammer Güler’in yönettiği polis teşkilatı mı bulacak? O katilleri Hrant’ı yargılayan hakimler mi yargılayacak? Mahalledeki kameraları bile kıran sivil polisler mi güvenliği sağlayacak? Bu kaza kurşunları, tesadüf cinayetler hep Ermenileri mi bulacak? Ermenilere karşı nefret suçu işlendiğini anlamak için ille de bir Ermeni’nin öldürülmesi mi gerekecek? Basın sadece ölümler başlayınca mı haber yapacak?

Bütün bu soruların cevabını biliyoruz. Hiçbirinin cevabı insanlık etiğine uygun değil. Bu saldırıları durdurmanın yegane yolu saldırılara karşı bir arada omuz omuza durmaktır. Barış, kardeşlik ve eşitlik içerisinde yaşama şiarını yaygınlaştırmaktır. Bizler bir yandan bunları yaparken diğer yandan Ermeni halkının yanında olduğumuzu, bu saldırılara izin vermeyeceğimizi beyan ediyoruz. Ermeni komşumuza dokundurtmayacağız, ırkçılığa, nefret söylemine, faşizme geçit vermeyeceğiz.

Fotoğraf: Can Memiş