Bianet.org
Raporlar, tepkiler, soru ve araştırma önergeleri, kanun teklifleri, dayanışma, ödüller, cumhurbaşkanı, başbakan ve bakanlardan açıklamalar, işten çıkarmalar ve işten “ayrılmalarla” habercilikte Ocak-Şubat-Mart 2017.
Hükümet, 19 Nisan’dan itibaren üç ay daha uzatılan Olağanüstü Hal (OHAL) yönetimiyle medya alanının “milli güvenlik” gerekçesiyle daha da daraltılmasına yönelik düzenlemelere başvurmaya devam etti. Bir yandan, Referandum öncesi özel görsel işitsel medya organları için “adil yayın” zorunluluğunu ortadan kaldıran iktidar, diğer yandan, “Son dakika” haberlerini, olay anı ve sonrası görüntülerinin yayımını yasakladı.Yine KHK ile polise, internet abonelerinin kimlik bilgilerine ulaşma ve sanal ortamda araştırma yapma yetkisi verildi. Ayrıca, yayın yasağına aykırı yaptıkları düşünülen medya organlarına lisans iptaline varan yaptırımlar da benimsendi.
OHAL uzatılacak, tecrit sürecek: Başbakan Binali Yıldırım, 19 Nisan’da sona erecek Olağanüstü Hal (OHAL) uygulamasının üç ay daha uzatılacağını açıkladı. Bu durumda OHAL, 20 Temmuz’a gelindiğinde bir yılını doldurmuş olacak. OHAL’ın uzatılmasıyla tutuklu gazetecilerin avukatları ve yakınlarıyla yaptıkları ziyaretler KHK ile ağırlaştırılmış şartlar altında sürdürülmüş olacak (12 Mart).
Seçimde adaletsizliğe ceza kaldırıldı: 687 Sayılı KHK ile 298 sayılı Seçim Kanunu’nun 149/A maddesi yürürlükten kaldırıldı. Buna göre, Yüksek Seçim Kurulu (YSK) eşitlik ilkesini de içeren esaslara aykırı olarak yayın yapması halinde özel TV ve radyolara verilmesi öngören yayın durdurma ve para cezaları veremeyecek (9 Şubat).
“Not” değil emir: RTÜK, televizyon kanallarının haber müdürleriyle yaptığı toplantıda, “Yayın Yasaklarının Kapsamına İlişkin Bilgi Notu” başlıklı bir metin dağıttı. Buna göre, olay anı ve sonrası görüntülerinin yanı sıra, olay yerindeki itfaiye ve polis araçları, tanık anlatımları, soruşturmaya ilişkin haber, eleştiri ve yorumlar yasak kapsamında olacak. Ayrıca, olay sonrası normal yayın akışının kesilerek özel yayına geçilmesi, “son dakika”, “sıcak haber” gibi alt yazı bantları da yayın yasağı kapsamında değerlendirilecek (28 Ocak).
KHK ile İnternet gözetimde: OHAL kapsamında yayınlanan 680 Sayılı KHK ile polise sanal ortamda işlenen “suçlar” konusunda internet abonelerinin kimlik bilgilerine ulaşma ve sanal ortamda araştırma yapma yetkisi verdi. Düzenleme, sosyal ağlarda “halkı kin, nefret ve galeyana sevk eden, terör örgütünü öven, terör örgütü propagandası yapan ve terör örgütü ile bağlantılı olduğunu açıkça beyan eden kişiler” için çıkarıldıysa da uygulamada bu kapsamın aşılmasından endişe ediliyor. 680 sayılı KHK’ya göre, “Polis, sanal ortamda işlenen suçlarda, yetkili Cumhuriyet başsavcılığının tespiti amacıyla, internet abonelerine ait kimlik bilgilerine ulaşmaya, sanal ortamda araştırma yapmaya yetkilidir. Erişim sağlayıcıları, yer sağlayıcıları ve içerik sağlayıcıları talep edilen bu bilgileri kolluğun bu suçlarla mücadele için oluşturduğu birimine bildirir” deniyor (6 Ocak).
KHK, Basın Kanunu uyarınca yayın yasağı ve kısıtlamalara aykırı yayın yapılması halinde medya kuruluşunun programlarına bir gün durdurulması, bir yıl içinde ikinci kez tekrarlanması halinde kuruluşun yayını beş güne kadar, ikinci kez tekrarında 15 güne kadar durdurulmasını öngörüyor. Üçüncü kez ihlal durumunda yayın lisansının iptal edilecek. Ayrıca, medya kuruluşlarının lisans başvuruları “milli güvenlik, kamu düzeninin korunması ve kamu yararı” gerekçelerine dayanarak reddedilebilecek. KHK’da, “Ortakları ile yönetim kurulu başkan ve üyelerinin terör örgütlerine iltisakı yahut bunlarla irtibatı olduğu Millî İstihbarat Teşkilatı veya Emniyet Genel Müdürlüğü tarafından bildirilen medya hizmet sağlayıcı kuruluşların lisans başvuruları reddedilir” deniyor.
Raporlar
Af Örgütü, raporunda, 15 Temmuz 2016 darbe girişiminden sonra muhalif seslere karşı baskıların arttığı, en az 118 gazetecinin tutuklandığı, 184 medya organının da kapatıldığına yer verdi. Freedom House da, 2016 raporunda Türkiye’yi “özgürlüklerin en çok gerilediği ülke” olarak gösterdi.
Af Örgütü uyardı: Uluslararası Af Örgütü, 2016 Dünya Raporu’nda Türkiye’de insan hakları durumunun ciddi biçimde kötüye gittiği vurgulandı. 15 Temmuz 2016 darbe girişiminden sonra ilan edilen OHAL sürecinde muhalif seslere yönelik baskıların arttığı, 90 binden fazla kamu çalışanının işten çıkarıldığı, en az 118 gazetecinin tutuklandığı, 184 medya kuruluşunun keyfi ve kalıcı olarak kapatıldığına yer verildi (22 Şubat).
En çok biz geriledik: Özgürlük Evi (Freedom House) adlı ABD merkezli sivil toplum örgütü, “Dünyada Özgürlükler – 2017: Popülistler ve Otokratlar: Küresel Demokrasiye Çifte Tehdit” raporunda Türkiye yine “Kısmen Özgür” ülkeler kategorisinde yer alsa da 2016’da özgürlüklerin en çok gerilediği ülke oldu (31 Ocak).
Tepkiler
Bu zamana kadar Avrupa Parlamentosu, Avrupa Konseyi, AGİTgibi uluslararası kuruluşlarının eleştirilerine neden olan Türkiye’de medya ve ifade özgürlüğüne yönelik ihlaller, Die Welt gazetesi muhabiri Deniz Yücel’in tutuklanmasıyla Avrupa ve özellikle Almanya ile diplomatik bir krize neden oldu. Almanya’nın derhal tahliye edilmesini istediği gazeteci Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan tarafından kamuoyu önünde “casus” olarak damgalandı.
Gazetecilik örgütleri ve CHP milletvekili Barış Yarkadaş, tutuklu gazeteciler için “hepsi hırsız, çocuk istismarcısı, terörist” diyen Cumhurbaşkanı Erdoğan’a tepki gösterdi. Buna karşın, Af Örgütü, IPI, English PEN, ECPMF ve RSF gibi örgütler, #GazetecilereOzgurluk ve #FreePress etiketleriyle bir kampanya yürüttü. TGC, IPI, Article 19, İsveç PEN, RSF ve Avrupa Gazeteciler Derneği, TGC’nin Cağaloğlu’nda bulunan merkez binasında bir dayanışma toplantısı düzenledi.
Avrupa Konseyi İnsan Hakları Komiseri Nils Muijnieks, hükümete uyarı niteliğinde olan raporunda “Türkiye’de basın ve ifade özgürlüğünün yeniden inşası için acil adımlar atılması gerekiyor” dedi; OHAL’in kaldırılmasını istedi. Basın Konseyi, gazetecilerin tutuksuz yargılanması ve cezaevi ziyaretlerine izin verilmesini istedi. DİSK Basın-İş Sendikası, Güneydoğu’daki operasyon alanlarının gazetecilere kapatılmasını kınadı. TGS, Kocaeli’nde altı habercilerin saldırıya uğramasını ve bazı gazetecilere Başbakan Binali Yıldırım’ın İzmir programını izlemelerine izin verilmemesini gibi durumları protesto etti. Çok sayıda gazeteci davasını izleyen meslek örgütleri, KHK ile cezaevlerine getirilen ağır tecrit şartlarını da kınadı. KHK ile kapatılan TV 10 çalışanları ve izleyicileri, 24. kez Galatasaray Meydanı’nda eylem yaptı. EFJ, uzun gözaltı ve tutuklamaları kınarken TGS ve TGC de, 10 Ocak Çalışan Gazeteciler Günü’nde “Çalışamayan Gazeteciler Günü” başlıklı basın toplantısı düzenledi.
Almanya bekliyor: Almanya Dışişleri Bakanlığı, Konsolosluk yetkililerinin tutuklu gazeteci Deniz Yücel ile görüştürülmediğini açıklayarak, Başbakan Yıldırım’ın Merkel’e Yücel konusunda verdiği sözü yerine getirmesini beklediklerini açıkladı (25 Mart).
Guardian’dan altı tutuklu gazeteci portresi: İngiltere merkezli The Guardian gazetesi Türkiye’de tutuklu gazetecilerin gülünç suçlamalarla karşı karşıya olduğuna ve hapishanede kötü muamele ile tecride maruz kaldığını yazdı (23 Mart).
TGC’den Referandum uyarısı: TGC Yönetim Kurulu, referandum sürecini haberleştiren gazetecilere yönelik hedef gösterme, nefret söylemi ve tehditlerin arttığına dikkat çekti; “Bu yaklaşım demokratik koşullarda gerçekleşmesi gereken referandum sürecine gölge düşürmekten başka bir işe yaramayacaktır” dedi (22 Mart).
Yarkadaş’tan Erdoğan’a tepki: CHP İstanbul Milletvekili Barış Yarkadaş, Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın tutuklu gazetecilere yönelik “hepsi hırsız, çocuk istismarcısı, terörist” sözlerine tepki gösterdi; “Doğrusu merak ediyorum; Cumhurbaşkanı Erdoğan, hangi listeye bakmış? Yılların gazetecilerine terörist diyorsanız; bunu ispatlamak zorundasınız. Murat Aksoy, Atilla Taş, Kadri Gürsel, Akın Atalay, Tunca Öğreten, Mahir Kanaat mı terörist? İsmini saymakla bitiremeyeceğimiz birçok meslektaşımız mı hırsız?” diye sordu (22 Mart).
TV10 protestoları: TV10 çalışanları, OHAL kararnamesi ile kapatılan televizyonlarının açılması talebiyle 24. kez Galatasaray Meydanı’nda eylem yaptı. Eylemde kanalın kapatılmasıyla Aleviler’in cezalandırılmak istendiği belirtildi. Eyleme Hacı Bektaşi Veli Anadolu Derneği, Karakoçan Dernekler Federasyonu (KARDEF), Munzur Çevre Derneği, Barış İçin Kadın Girişimi, Pirsultan Abdal Kültür Derneği, Peri Suyu Koruma Platformu, HDP Pendik ve çok sayıda yurttaş katıldı (18 Mart).
Almanya tepkisi: Alman Dışişleri Bakanı Sigmar Gabriel, Türkiye’yi tutuklu bulunan Welt gazetesi muhabiri Deniz Yücel konusunda verdiği sözü tutmamakla suçladı; “Türkiye, Sayın Erdoğan’ın ifade ettiği gibi hukuk devleti ise, o zaman kendime soruyorum; dava başlamadan önce Deniz Yücel’in terörist ve casus olduğunu nereden bilebiliyor ve söyleyebiliyor?” diyerek Cumhurbaşkanı Erdoğan’ı eleştirdi (17 Mart).
ÇGD’den çağrı: ÇGD Ankara’da evinde gözaltına alınan DİHABER muhabiri ve üyeleri Hayri Demir’in serbest bırakılmasını istedi (17 Mart).
Türkiye için denetim talebi: Avrupa Konseyi Parlamenter Meclisi (AKPM) Denetim Komisyonu, demokratik kurumların Avrupa standartlarında işlememesini gerekçe göstererek Türkiye’nin 2004 öncesi olduğu gibi yeniden siyasi ve hukuksal planda denetime alınmasını talep etti (12 Mart).
Tutuklu gazeteciler için kampanya: Af Örgütü, IPI, English PEN, ECPMF ve RSF gibi ifade özgürlüğü savunucusu örgütler Türkiye’deki gazeteci ve örgütlerinin de desteğiyle tutuklu meslektaşları için #GazetecilereOzgurluk ve #FreePress etiketleriyle bir kampanya başlattı (12 Mart).
ecride karşı mektup kampanyası: “Dışarıdaki gazeteciler” girişimi, Silivri 9 No’lu Kapalı Cezaevi’nde tecritte tutulan meslektaşları için Kadıköy Postanesi’nden mektup gönderme kampanyası gerçekleştirdi. Çok sayıda gazeteci, ellerinde tutuklu meslektaşlarının fotoğrafları ile “Gazetecilere özgürlük” dövizleri taşıdı (11 Mart).
TGS kınadı: TGS İzmir Şube Başkanı Halil İbrahim Hüner, Başbakan Binali Yıldırım’ın İzmir programını izlemek üzere akreditasyon başvurusunda bulunan muhalif habercilere akreditasyon verilmemesini kınadı (8 Mart).
Almanya’dan Erdoğan’a yanıt: Almanya Dışişleri Bakanlığı, Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın tutuklanan Die Welt gazetesi Türkiye muhabiri Deniz Yücel’i “Alman ajanı” olarak nitelendirmesiyle ilgili “suçlamalar mesnetsiz” açıklaması yapıldı (4 Mart).
Cumhuriyet’e destek: CHP milletvekili Barış Yarkadaş, Cumhuriyet gazetesinin Şişli’deki binasının önünde silahla ateş açılmasını, gazetenin sesinin kısma amaçlı olduğunu açıkladı (3 Mart).
Almanya ve medya dünyası tepkili: Almanya, Die Welt’in Türkiye muhabiri Deniz Yücel’in tutuklanmasını protesto etmek için Türk Büyükelçisini Dışişleri Bakanlığı’na çağırdı (28 Şubat-2 Mart).
Almanya Başbakanı Angela Merkel, “Mesleğini icra etmekten başka bir şey yapmadı. Die Welt gazetesi muhabiri Deniz Yücel’in serbest bırakılmasını istiyoruz” dedi. Federal Adalet Bakanı Heiko Maas, tutuklama kararını “Tamamen orantısız” buldu. Axel-Springer Yayınevi Yönetim Kurulu üyesi Mathias Döpfner, tutuklama için “otokratik sistemde korku mekanizması” dedi.
RSF merkez, RSF Almanya ve Türkiye Temsilcilikleri, Alman Gazeteciler Birliği (DJV) ve TGS gibi çok sayıda ulusal ve uluslararası gazetecilik örgütleri, Yücel’in derhal serbest bırakılmasını talep etti. IPI Almanya Komitesi Başkanı Prof. Dr. Carl-Eugen Eberle, Türkiye’de hâkimlerin, Türk siyasi liderliğinin emirleri doğrultusunda hareket ederek gazeteciler aleyhine kararlar aldığını, basın ve ifade özgürlüğünün güvence altında olmadığını söyledi. Alman Yeşiller Partisi Eş Başkanı Cem Özdemir, “Erdoğan Almanya’da konuşmak istiyorsa, Türkiye’de tutuklu muhaliflerin ve gazetecilerin özgürce konuşmasına da olanak tanımalı” dedi; twittinin sonuna #FreeDeniz (Deniz’e özgürlük) ekini yaptı.
Konseyden beş madde: Basın Konseyi, tutuklu gazetecilere yönelik beş maddelik bir çağrı metni yayınladı. Konsey, “Tutuklu gazeteciler tutuksuz yargılanmalı. İddianameleri biran önce hazırlanmalı, yargılanmalar derhal başlamalı; bu davalar acilen sonuçlanmalı; tutuklu gazetecilerin Basın Konseyi gibi kuruluşlarla görüşmelerine izin verilmeli, ailelerle haftalık açık görüş yapmalarına fırsat sağlanmalı; cezaevinde ihtiyaç duydukları kalem, kağıt, kitap benzeri materyallerin temini kolaylaştırılmalı” dedi (1 Mart).
TGC’de uluslararası buluşma: TGC, IPI, Article 19, İsveç PEN, RSF ve Avrupa Gazeteciler Derneği, TGC’nin Cağaloğlu’nda bulunan merkez binasında bir dayanışma toplantısı düzenledi. Toplantıda TGC Başkanı Turgay Olcayto, IPI Savunu ve İletişim Direktörü Steven M. Ellis, IPI İngiltere Ulusal Komitesi, BBC İskoçya Sorumlu Müdürü Sandy Bremmer, ARTICLE 19 program sorumlusu Georgia Nash, İsveç PEN Sekreteri Anna Livion Ingvarsson, RSF Savunu Danışmanı Sophie Busson, RSF Türkiye Temsilcisi Erol Önderoğlu ve Avrupa Gazeteciler Derneği Başkanı Otmar Lahodynsky tutuklu gazetecilerin tahliyesini ve Referandum öncesi medya çoğulculuğuna yönelik baskıların son bulmasını istedi (27 Şubat).
Nüsaybin’i habercilere açın! DİSK Basın-İş Sendikası, yoğun hak ihlallerine dair şikayetlerine karşı gazetecilerin Mardin Nusaybin’deki çatışma ortamında görev yapmalarına izin verilmemesini kınadı (20 Şubat).
Yücel için Almanya devrede: Dışişleri Bakanlığı sözcüsü Martin Schäfer, Die Welt muhabiri Deniz Yücel’in Türkiye’de gözaltına alınmasıyla ilgili “Başbakan (Angela Merkel) ve Dışişleri Bakanlığı Sayın Yücel’in özgürlüğünü daimi olarak kaybetmesini engellemek için gösterilen çabalara destek veriyor” dedi. Almanya Adalet Bakanı Heiko Maas da, “Eleştirel haberciliğin her türlü baskı altına alınması bizim basın özgürlüğü anlayışımız ile bağdaşmaz” dedi. Alman Sosyal Demokrat Partinin (SPD) Başbakan Adayı ve Avrupa Parlamentosu Eski Başkanı Martin Schulz, Deniz Yücel için kaygılandıklarını bildirdi (21 Şubat).
Nils Muijnieks uyardı: Avrupa Konseyi İnsan Hakları Komiseri Nils Muijnieks, hükümete uyarı niteliğinde olan raporunda “Türkiye’de basın ve ifade özgürlüğünün yeniden inşası için acil adımlar atılması gerekiyor” dedi. OHAL’ın kaldırılması istenen raporda, “Alarm veren seviyelere ulaşan basın ve ifade özgürlüğü sorunları, 15 Temmuz’daki darbe girişiminin ardından ilan edilen OHAL koşullarıyla daha da ağırlaştı” deniyor (15 Şubat).
Saldırılara kınama: TGS Kocaeli İl Temsilciliği ve KESK Kocaeli Şubeler Platformu, Kocaeli Üniversitesi Anıtpark Yerleşkesi önünde yapılmak istenen basın açıklaması sırasında görev yapan altı gazetecinin polis saldırısına uğramasını kınadı; “Gazeteci meslektaşlarımız sarı basın kartı ve kurum tanıtım kartlarını göstermelerine rağmen şiddete uğradı” dedi (13 Şubat).
Değirmenci’ye büyük destek: Kanal D sunucusu İrfan Değirmenci’nin işine son vermesine aynı kanalda yayınlanan Arka Sokaklar dizisinin oyuncusu Şevket Çoruh da, Twitter’den “Ben de hayır diyorum beni de kovun” özleriyle tepki gösterdi. Gülben Ergen ve Berna Laçin gibi çok sayıda sanatçı ve gazeteci de Değirmenci’ye destek oldu. CHP İstanbul Milletvekili Barış Yarkadaş da, Twitter üzerinden, “Hayıt diyen Değirmenci çıkarılıyor, Evet diye yazan Fatih Çekirge neden görevde?” diye sordu. ÇGD İstanbul temsilcisi Uğur Güç, gazeteciler Fatih Polat, Banu Güven ve Fox TV Ana Haber sunucusu Fatih Portakal da Değirmenci’ye destek verdi (12 Şubat).
Ayıp: OHAL kapsamında yayımlanan 686 Sayılı KHK ile ihraç edilen Marmara Üniversitesi Anayasa Hukuku Anabilim Dalı Başkanı Prof. Dr. İbrahim Kaboğlu, “Ömrüm darbelere karşı mücadeleyle geçti. Bu yapılan yanlıştır, ayıptır” dedi (8 Şubat).
RTÜK’e eleştiri: TGC, RTÜK’ün televizyonlara dağıttığı “Yayın yasaklarının kapsamına ilişkin bilgi notu’nu “RTÜK’ün tutumu demokratik bir ülkede kabul edilemez” sözleriyle eleştirdi (8 Şubat).
Tutuklulara gazete yok: CHP İstanbul Milletvekili Barış Yarkadaş, Birgün gazetesinin tutuklu çalışanı Mahir Kanaat’ın şikayetini kamuoyuna yansıttı; “Tutuklular, Birgün, Evrensel ve süreli sol yayınlara ulaşamıyor. Cezaevlerinde keyfi yayın yasağı uygulaması devam ediyor” dedi; Adalet Bakanı Bekir Bozdağ’ı eleştirdi (6 Şubat).
TV10 bırakmıyor: KHK ile kapatılan TV 10 çalışanlarının, televizyonlarının açılması talebiyle Galatasaray Meydanı’nda başlattığı eylemlerin 18.’sine Alevi örgütleri de destek oldu. Eylemde “Alevilerin sesi TV 10 susturulamaz” pankartı, “Zorunlu din dersine hayır”, “Barış gelsin gözyaşı dinsin” ve “TV10 susturulamaz” dövizleri de vardı (4 Şubat).
Coşkun’a destek: DİSK Basın-İş Sendikası Başkanı Faruk Eren, Türkiye Gazeteciler Sendikası Başkanı Gökhan Durmuş, İstanbul 2. Asliye Ceza Mahkemesi’nde 23 yıl hapis istemiyle yargılanan Cumhuriyet gazetesi muhabiri Canan Coşkun’a destek için duruşmasını izledi (26 Ocak).
HRW uyarısı: İnsan Hakları İzleme Örgütü,“OHALyönetimi hükümete ülkeyi KHK’le, meclisin ve yargısal denetimin zayıfladığı bir ortamda yönetme olanağı veriyor. Anayasa değişiklikleri gerçekleşirse, Cumhurbaşkanının OHAL döneminde üstlendiği yetkiler fiilen kalıcı hale gelecek” açıklaması yaptı (18 Ocak).
Sınırdışı tepkisi: New York Times’ın genel yayın yönetmeni Dean Baquet, kıdemli gazeteci Rod Nordland’ın Türkiye’den sınır dışı edilmesini adaletsizlik ve basın özgürlüğüne bir hakaret olarak nitelendirdi (18 Ocak).
Gözaltıya kınama: Özgür Gazeteciler Cemiyeti, KHK ile kapatılan DİHA Ajansının muhabiri Semra Turan, “PKK propagandası” şüphesiyle gözaltına alınmasını kınadı (17 Ocak).
Şiddete tepki: Aydın Gazeteciler Cemiyeti, Aydın’ın Efeler ilçesinde oynan futbol maçında iki sporcunun darp edilerek gözaltına alınmasını görüntüleyen gazetecilere de şiddet uygulanmasını kınadı (16 Ocak).
Gazetelere el kondu: Polis, Adana Seyhan İlçesine bağlı Barbaros Mahallesinde Özgürlükçü Demokrasi ve Rojeva Medya gazetelerine el koydu (15 Ocak).
PEN’den çağrı: Uluslararası PEN Başkanı Jennifer Clement, Türkiye’deki basın ve ifade özgürlüğü ihlallerine karşı yaptığı açıklamada “Türkiye’nin eleştirel sesleri susturmasına direnmeliyiz” dedi (13 Ocak).
TGC’den gazetecilere ziyaret: Cezaevindeki Cumhuriyet yazarlarını ziyaret eden TGC Hukuk Danışmanı Avukat Gökhan Küçük, “Hukuka aykırı bir biçimde mektupları verilmiyor. Bu uygulama kaldırılmalı ve iddianameleri bir an önce hazırlanmalı” diye konuştu (12 Ocak).
HDP kınadı: HDP Grup Başkanvekili Ahmet Yıldırım, gazeteciler Derya Okatan, Tunca Öğreten, Mahir Kanaat, Ömer Çelik, Metin Yoksu ve Eray Saygın 18 gündür gözaltındayken Mecliste baskıları kınadı: “Derya Okatan on sekiz gündür, aynı zamanda açlık grevinde. Bu çok kritik bir eşiğe doğru gidiyor. Temel ihtiyaçları bile karşılanmıyor. Buradan hareketle, bu 6 gazetecinin bir an önce adil bir yargı önüne çıkarılarak serbest bırakılmaları gerektiğini düşünüyoruz” (11 Ocak).
18 günlük gözaltı Konseye taşındı: Avrupa Gazeteciler Federasyonu (EFJ), altı gazeteci Bakan Berat Albayrak’ın e-maillerini haberleştikleri iddiasıyla 18 gündür gözaltında tutulduğu sırada Avrupa Konseyi Gazeteciliğin ve Gazetecilerin Güvenliğinin Korunmasını Teşvik Eden Platformu’na şikayette bulundu (11 Ocak).
“Sendikasız gazeteci kalmayana kadar…”: TGS Ankara Şubesi, 10 Ocak Çalış(amay)an Gazeteciler Günü kokteyli düzenledi. Sendika başkanı Gökhan Durmuş, “İşsiz gazetecilerin iş bulabilmesi, sansür ve otosansürün son bulması için sendikasız gazeteci kalmayana kadar uğraşmalı, özgürlük mücadelesi vermeliyiz” dedi (11 Ocak).
Gözaltılara endişe: EFJ-IFJ, Tunca Öğreten, Mahir Kanaat, Ömer Çelik, Metin Yoksu, Eray Sargın ve Derya Okatan’ın uzun süre gözaltında tutulmasından endişe edildiğini bildiri (10 Ocak).
“Çalışamayan Gazeteciler Günü” oldu! TGS ve TGC 10 Ocak Çalışan Gazeteciler Günü’nde “Çalışamayan Gazeteciler Günü” başlıklı basın toplantısı düzenleyerek, gazetecilerin cezaevinde olduğu, işsiz olduğu bir ortamda bu günü kutlamanın anlamsız olduğunu söyledi. Basın Konseyi 10 Ocak Çalışan Gazeteciler Günü’nde, “Gazetecilere önemli haklar sağlanan bugünü kutlamıyoruz… Gazeteciler çalışamıyor, çalıştırılmıyor, yazdırılmıyor, düşünceyi ifade ve basın özgürlüğü yaşanamıyorken bayram neyimize” dedi. TGS İzmir Şube Başkanı Halil İbrahim Hüner, “Gazetecilerin açlık ve cezaevi kıskacından kurtulması, halkımızın sağlıklı bilgiye erişim hakkı için özgürlük, barış ve adalet taleplerimizi yineliyoruz” dedi (10 Ocak).
Özer’e destek: Tunceli Gazeteciler Derneği (TGD), Evrensel Dersim Muhabiri Kemal Özer’in, Pülümür’de nesli tükenmekte olan hayvanların avlanmasıyla ilgili yaptığı haberlerinden dolayı ölüme tehdit edilmesini protesto etti (4 Ocak).
Soru ve araştırma önergeleri / Kanun teklifleri
Ocak-Mart döneminde CHP ve HDP milletvekilleri sundukları soru önergeleri yoluyla, Türkiye’de medya ve ifade özgürlüğünün çok yönlü sorunlarını Meclis gündemine taşıdılar.
Die Welt gazetesi muhabiri Deniz Yücel’in tutuklanması, Türk Hava Yolları’na ait uçaklarda Cumhuriyet, Sözcü, Birgün, Evrensel, gibi gazetelerin dağıtılmaması, öldürülmesinden sonra Azadiya Welat gazetesi sorumlu müdürü Rohat Aktaş için yakalama kararı çıkarılması, tutuklu gazetecilere yönelik tecrit ve gazeteci-yazar Ahmet Şık’ın susuz bırakılması; gazeteci ve yurttaşların 299. maddesi altında yargılanması, gözaltına alınması veya tutuklanması ile TRT yayınlarına dair konular önerge konu oldu.
Nazlıaka’dan önerge: Ankara Bağımsız Milletvekili Aylin Nazlıaka, Avrupa Parlamentosu’nda Daily Sabah gazetesinin dağıtımının yasaklandığı iddiasından sonra Adalet Bakanı Bakan Bozdağ’a, attığı twiti hatırlatarak, soru önergesiyle “Ülkemizde basına uygulanan sansürü kaldırmaya dönük adımlar atmayı düşünüyor musunuz?” diye sordu. Nazlıaka, “Türk Hava Yollarına ait uçaklarda yolcuların okuması için dağıtılan gazeteler arasından Cumhuriyet, Sözcü, Birgün, Evrensel, gibi gazeteler çıkartılmıştır. Bu uygulama bir çifte standart değil midir, Yolcuların gazete tercihini THY’nın belirlenmesi halkın haber alma özgürlüğüne dönük bir kısıtlama değil midir?” diye sordu (24 Mart).
Yücel için HDP önergesi: HDP Diyarbakır Milletvekili Feleknas Uca, gazeteci Deniz Yücel’in tutukluluğuna ilişkin Adalet Bakanı Bekir Bozdağ’ın yanıtlaması istemiyle soru önergesi verdi. Önergede, “Yücel’in Cumhurbaşkanı tarafından ‘terörist’ ve ‘Alman ajanı’ olarak nitelendirilmesi yargının bağımsızlık ve tarafsızlık ilkesini ihlal etti” denildi. Uca, Türkiye’de OHAL’de tutuklanan gazetecileri ve toplam tutuklu gazeteci sayısını da sordu (7 Mart).
Aktaş’a arama önergede: HDP Urfa Milletvekili Dilek Öcalan, Cizre ilçesinde sokağa çıkma yasakları sırasında mahsur kaldığı için sığındığı bodrumda öldürülen Azadiya Welat gazetesi sorumlu müdürü Rohat Aktaş hakkında ölümünden dört ay sonra yakalama kararı çıkarılmasını soru önergesi yoluyla Adalet Bakanı Bekir Bozdağ’a sordu: “Cizre’deki yasak süresince kovuşturmaya uğramış güvenlik görevlisi var mıdır? Varsa hangi suçlardan kovuşturma yapılmıştır?” (27 Şubat).
Hapiste yayın yasağı önergede: CHP Milletvekili Sezgin Tanrıkulu, Cumhuriyet gazetesi 10 yazar ve yetkilisine yönelik Silivri Cezaevi’ndeki yayın yasağını Başbakan Binali Yıldırım’ın yanıtlaması istemiyle sunduğu bir soru önergesiyle Meclis gündemine taşıdı; “Keyfi uygulama kaldırılacak mı?” diye sordu, bir an önce iddianamelerinin düzenlenmesini talep etti (12 Şubat).
Adıgüzel’den 299 önergesi: CHP İstanbul Milletvekili Onursal Adıgüzel, Başbakan Binali Yıldırım’a TCK’nın 299. maddesinden yargılanan kişilerin sayısını sordu. Vekil, “Bu kişilerden kaçı hakkında gözaltı veya tutuklama kararı çıkartılmıştır?” diye de soru yöneltti (30 Ocak).
Cumhuriyet önergede: Cumhuriyet gazetesi binasının korunaksız olduğuna dikkat çeken CHP milletvekili Barış Yarkadaş, sunduğu soru önergesinde, İçişleri Bakanı Süleyman Soylu’ya, “Reina katili, Cumhuriyet gazetesinin Şişli’deki merkezine saldıracağını söylemesine rağmen, binanın önünde ve çevresinde neden önlem almıyorsunuz?” diye sordu (28 Ocak).
Adıgüzel’den tutuklu gazeteciler için önerge: CHP İstanbul Milletvekili Onursal Adıgüzel, Adalet Bakanı Bekir Bozdağ’ın “Türkiye cezaevlerinde salt gazetecilik yaptı diye tutuklu hiçbir kimse yok” ifadelerini Meclis gündemine taşıdı. Adıgüzel, 5 Ocak itibariyle 142 gazetecinin tutuklu olduğunu belirterek, Bozdağ’a bu gazetecilere yönelik suçlamaları ne olduğunu sordu (18 Ocak).
TRT yayını önergede: CHP milletvekili Sezgin Tanrıkulu, Başbakan Yardımcısı Numan Kurtulmuş’un yanıtlaması istemiyle TBMM Başkanlığına TRT Radyo 3’ün klasik müzik yayınına ayırdığı süreyi kısıtlamasıyla ilgili bir soru önergesi sundu. Vekil, “Yayın alanı her geçen gün daha da daraltılan ve klasik müzik dinleyicileri açısından son derece önemli olan TRT Radyo 3’ün klasik müzik yayınına ayırdığı sürenin özellikle azaltılmak istendiği iddiası doğru mudur? İddia doğru ise bu durumun gerekçesi nedir ve bu talimat kim ya da kimlerce verilmiştir?” diye sordu (11 Ocak).
Okurun kaçırılması HDP önergesinde: HDP İzmir milletvekili Müslüm Doğan, Evrensel gazetesi okuru Zeynep Tunçel’in İzmir’de kaçırılarak darp edilmesine ilişkin İçişleri Bakanı Süleyman Soylu’nun cevaplaması istemiyle soru önergesi verdi (10 Ocak).
TRT HDP önergesinde: TRT’deki “Suların, Ateşin ve Taşların İmparatorluğu” belgeselinde Göbeklitepe’de MÖ 11800-8600 yıllarında yapılan dikilitaşları 7-8 bin yıl sonra İbrahim Peygamber tarafından ‘put’ oldukları için yıkıldığı iddiaları Meclise taşındı. HDP Urfa Milletvekili İbrahim Ayhan, Başbakan Binali Yıldırım’a, “İŞİD ve benzeri terör örgütleri tarafından Irak, Suriye ve birçok Ortadoğu ülkesinde, put olduğu gerekçesiyle arkeolojik alanlar hedef alınmış ve çok ciddi tahribatlar yaratılmışken Göbekli Tepe’nin put merkezi olarak üstelik devlet televizyonunda sunulması hedef gösterme değil midir?” diye sordu (6 Ocak).
Şık’a işkence CHP önergesinde: CHP milletvekili Barış Yarkadaş, 30 Aralık’ta tutuklanan gazeteci-yazar Ahmet Şık’ın maruz kaldığı “tecrit” ve susuz bırakmaya dair uygulamaları, Adalet Bakanı Bekir Bozdağ’ın yanıtlaması istemiyle sunduğu bir soru önergesiyle Meclis gündemine taşıdı. Yarkadaş, “Olası bir referandum öncesi, muhaliflere gözdağı veriyorlar” dedi (6 Ocak).
Dayanışma
Son üç aylık dönemde, görev başında öldürülen Metin Göktepe, Hrant Dink, Muammer Aksoy, Çetin Emeç ve Uğur Mumcu, çeşitli eylem ve etkinliklerle anıldı. CHP milletvekilleri, çeşitli iddialarla tutuklanan gazetecileri cezaevlerinde ziyaret etti. Gazeteciler, ulusal ve uluslararası çapta düzenlenen yarışmalar kapsamında ödüllendirildi. Uluslararası PEN, Article 19, TGS, TGC, DİSK Basın İş ve RSF, İstanbul Ağır Ceza Mahkemeleri’nde görülen “Odatv”, “Özgür Gündem” ve “Taraf” davalarını dayanışma için izledi.
Ödül kazandılar: 20. Metin Göktepe Gazetecilik Ödülleri’ni bianet İfade Özgürlüğü Haberleri Editörü Elif Akgül, Cumhuriyet Gazetesi muhabiri Canan Coşkun, Cansu Pişkin, Selin Girit ve Göktay Koraltan, Tamer Arda Erşin, Deniz Çaba, Abdurrahman Gök kazandı (28 Mart).
Adana’da panel: Adana’daki Bulamlılar Derneği, referandum öncesi Seyhan Belediyesi Yaşar Kemal Kültür Merkezi’nde “Medya ve İfade Özgürlüğü” konulu panel düzenledi. Panele konuşmacı olarak CHP Mersin Milletvekili Fikri Sağlar, ekranı karatılan TV10 Genel Yayın Yönetmeni Veli Büyükşahin katıldı (27 Mart).
Yücel’e ziyaret: CHP milletvekilleri Sezgin Tanrıkulu ve Utku Çakırözer’in Silivri Cezaevi’nde ziyaret ettiği gazeteci Deniz Yücel, “Koğuşta bir haftadır tecritte tek başına kalıyorum. Basında hakkımda çıkan haberler doğru değil. Sosyal medya mesajları nedeniyle değil, Die Welt gazetesinde çıkan haber ve yazılarımdan tutuklandım. Savcılık ve mahkemede delil olarak dosyaya konan yazılarının Türkçe çevirilerinde yanlışlar ve eksikler olduğunu, bunu mahkemede örnekleriyle anlatmama rağmen itirazlarım dikkate alınmadı” dedi (8 Mart).
CHP’den Silivri ziyareti: CHP milletvekili Şafak Pavey, RedHack soruşturmasından tutuklanan BirGün çalışanı Mahir Kanaat ve Diken sitesi eski editörü Tunca Öğreten’i Silivri Hapishanesi’nde ziyaret etti. İki gazetecinin BirGün ve Evrensel gazetelerini almaya başladıklarını ifade eden Pavey, “Haksızlığın ve adaletsizliğin bir an önce son bulmasını istiyoruz. Tek yaptıkları şey mesleklerini icra etmekti. 24 gün gözaltında o kadar kötü koşullarda kalmışlar ki, Silivri’nin şartlarından bile memnunlar. Böyle bir ironik durum var aslında” dedi (6 Mart).
Çetin Emeç anıldı: 7 Mart 1990’da uğradığı silahlı saldırı sonucu öldürülen Hürriyet gazetesi genel yayın yönetmeni Çetin Emeç 27. ölüm yıldönümünde anıldı. Basın Konseyi, “Emeç ve beraberindeki şoförünün katledilmesi aradan geçen 27 yıla rağmen, net bir şekilde aydınlatılamadı” derken TGC, Çetin Emeç yaşasaydı basınımıza kazandıracak daha pek çok bilgi ve deneyimi vardı” şeklinde açıklama yaptı (7 Mart).
Aysever’e destek: CHP İstanbul İl Başkanı Cemal Canpolat, TBMM Vekili Fazilet Nurel Uğural’a hakaret ettiği iddiasıyla gazeteci Enver Aysever’in yargılandığı davayı izledi (23 Şubat).
Değirmenci’ye destek: Referandumda ‘Hayır’ diyeceğini sosyal medyada açıklamasının ardından Kanal D’deki işinden olan haber sunucusu İrfan Değirmenci’ye Kocaeli Üniversitesi İletişim Fakültesi öğrencileri bir basın açıklamasıyla destek verdi. Değirmenci’ye bir destek de, ziyaret ettiği Ankara Üniversitesi İletişim Fakültesi (İLEF) öğrencilerinden geldi (21 Şubat).
“Turhan Günay’a Özgürlük”: Türkiye Yazarlar Sendikası (TYS) , “Turhan Günay’a Özgürlük” eylemleri çerçevesinde, Cumhuriyet gazetesi Kitap Eki yayın yönetmeni Turhan Günay’la dayanışma için Silivri Cezaevi’ne kitaplarını gönderdi (21 Şubat).
Şık’ın yanındaydılar: Gazeteci Ahmet Şık’ın “Bize bu komployu kuranlar bu cezaevine girecek” sözlerinden yargılandığı davayı, Uluslararası PEN yetkilisi Burhan Sönmez, RSF temsilcisi Erol Önderoğlu, gazeteciler Tuğçe Tatari, Pınar Öğünç, Doğan Akın, Hilmi Hacaloğlu, Timur Soykan gibi çok sayıda meslektaşı ve arkadaşı da dayanışma için izledi (21 Şubat).
OHAL’de gazetecilik paneli: Eğitim Sen Çanakkale Şubesi Çanakkale Belediyesi Prof. Dr. Türkan Saylan Sosyal Tesisleri’nde Evrensel gazetesi muhabiri Özer Akdemir ve BirGün Gazetesi Yazıişleri Müdürü Berkant Gültekin’in katılımıyla “OHAL’de Düşünce ve Basın Özgürlüğü” paneli düzenledi. Panelin kolaylaştırıcısı gazeteci Sermet Atadinç oldu (19 Şubat).
Davalarda dayanışma: İstanbul Ağır Ceza Mahkemeleri’nde görülen “Odatv”, “Özgür Gündem” ve “Taraf” davalarını Uluslararası PEN yönetim kurulu üyesi Burhan Sönmez, Article 19 yetkilisi Georgia Nash, TGS Genel Başkanı Gökhan Durmuş, TGC Genel Sekreteri Sibel Güneş, RSF Türkiye Temsilcisi Erol Önderoğlu ve DİSK Basın İş Genel Başkanı Faruk Eren de izledi (14 Şubat).
Aksoy anıldı: Atatürkçü Düşünce Derneği’nin kurucularından olan, Cumhuriyet gazetesi yazarı Prof. Dr. Muammer Aksoy katledilişinin 27. Yılında mezarı başında anıldı (1 Şubat).
Mumcu anıldı: 1993’te aracına yerleştirilen bombanın patlaması sonucu yaşamını yitiren Cumhuriyet gazetesi yazarı Uğur Mumcu, birçok ilde düzenlenen eylem ve etkinliklerle anıldı (24 Ocak).
Hrant katledileli 10 yıl oldu: Agos Gazetesi Genel Yayın Yönetmeni Hrant Dink, katledilişinin 10. yılında İstanbul’daki gazete önünde, Ankara ve Türkiye’nin birçok kentinde anıldı. Eşi Rakel Dink konuşmasında “Cinayetin faili devlettir… Kutsal olan devlet değil, insandır. Kutsal olan yaşamdır” dedi. RSF Almanya Başkanı Christian Mihr, Hrant Dink cinayetiyle ilgili “Başından beri Hrant Dink cinayetinin küçük bir fanatikler grubunun eylemi olmadığı yönünde işaretler vardı. Cinayetin arkasında olan tüm isimler yargılanmalı” dedi. TGC Başkan Turgay Olcayto, “Umarız bu davada cinayetten sorumlu olanlar cezalarını alır, gazeteci cinayetlerine uygulanan ‘cezasızlık’ kavramı da ortadan kalkar” dedi. Ankara’daki anma, TOMA’lı önlem alan polisin Valilik kararını gerekçe göstererek müdahale etmesiyle BirGün Gazetesi Ankara bürosu önünde yapılabildi. Ananlar arasında CHP Milletvekilleri Orhan Sarıbal, Ali Şeker ve Onursal Adıgüzel ile TMMOB Başkanı Emin Koramaz, BirGün Gazetesi Ankara Temsilcisi Yaşar Aydın da vardı. İzmir Gazeteciler Cemiyeti Şube Başkanı Misket Dikmen de, “Aradan geçen 10 yıla karşın Hrant da, adalet de yok!” dedi (19 Ocak).
Dündar’a ödül: Gazeteci, yazar ve belgesel yapımcısı Can Dündar, 2017 Strazburg Basın Kulübü İfade ve Medya Özgürlüğü Ödülü’nü aldı. Avrupa Konseyi (AK) İnsan Hakları Komiseri Nils Muiznieks ve Strasbourg Basın Kulübü Başkanı Françoise Schöller’in de katıldığı törende konuşan Dündar, “Çok sayıda gazetecinin tutuklu kaldığı Silivri Cezaevi umarım bir gün demokrasi müzesi olur” dedi (17 Ocak).
Öldürülen gazeteciler anıldı: Emek Gençliği, Ocak ayı içerisinde katledilen gazeteciler Metin Göktepe, Hrant Dink ve Uğur Mumcu’u Kocaeli’nde andı (14 Ocak).
İfade Özgürlüğü Sempozyumu ile anıldılar: Türk Ceza Hukuku Derneği ve İstanbul Barosu, Ocak ayında öldürülen Hrant Dink, Uğur Mumcu ve Metin Göktepe anısına İstanbul Intercontinental Hotel’de bir İfade Özgürlüğü Sempozyumu düzenledi. Hukukçu Fikret İlkiz’in kolaylaştırıcısı olduğu ilk oturumda Evrensel gazetesi yayın yönetmeni Fatih Polat, Cumhuriyet gazetesi yazarı Özgür Mumcu ve muhabir Kemal Göktaş, Birgün Gazetesi Yazarı Nazım Alpman ile RSF Türkiye Temsilcisi Erol Önderoğlu konuşmacıydı (14 Ocak).
Vekillerden dayanışma: HDP Milletvekili Mizgin Irgat ve gazeteci kökenli CHP milletvekilleri, Barış Yarkadaş, Utku Çakırözer, Eren Erdem, Mustafa Balbay, Yakup Akkaya TGS’nin 10 Ocak Çalışan Gazeteciler Günü açıklamasını okudu. 143 gazetecinin cezaevinde bulunduğuna dikkat çekilen açıklamada, gazete-televizyon kapatma, işten atma ve sansüre karşı basın özgürlüğü çağrısı yapıldı. CHP Genel Başkan Yardımcısı ve İzmir Milletvekili Zeynep Altıok Akatlı 10 Ocak Çalışan Gazeteciler Günü’nde, Türkiye’de haber alma özgürlüğüne yönelik ağır ihlallerin yaşandığına dikkat çekti (10 Ocak).
Göktepe anıldı: Polisin İstanbul Eyüp Kapalı Spor Salonu’nda döverek öldürdüğü Evrensel gazetesi muhabiri Metin Göktepe cinayetin 21 yılında anıldı. Ailesi, meslektaşları ve sevenleri İstanbul Esenler’deki Kemer Mezarlığı’ndaki mezarı başında Metin’i andı. Annesi Fadime Göktepe, “Benim için emekçiler kadınlar çocuklar birer Metin’dir. Fatih, Ahmet benim için bir Metin’dir. Onları Metin kadar seviyorum. Yani hepiniz birer Metin’siniz benim için. Emekçiler Metin’i yaşatıyor. Bu hükümet ne yapıyor. İnsanlar her gün ölüyor. Bu adamlar istifa etsin” dedi. ÇGD Akdeniz Şubesi ve Evrensel gazetesi Antalya temsilciliği, Evrensel gazetesi muhabiri Metin Göktepe için Antalya Gazeteciler Evi’nde bir anma etkinliği düzenledi. Çukurova Gazeteciler Cemiyeti de, Göktepe’nin ölümünden duyulan üzüntünün hafızalardaki tazeliğini koruduğunu bildirdi (8 Ocak).
Cumhurbaşkanı, Başbakan ve Bakanlardan
Ocak-Şubat-Mart döneminde Cumhurbaşkanı Erdoğan, Daily Sabah gazetesinin Avrupa Parlamentosu’na sokulmadığı iddiası ve Bakanların Hollanda’ya alınmamasını Avrupa’nın çelişkisi olarak gündemde tuttu; “Erdoğan’a ‘diktatör’ deme özgürlüğünüz var. Ama Erdoğan’ın size faşist veya nazi deme hakkı yok. Kusura bakmasınlar” dedi.
Venedik Komisyonu raporunu sert şekilde eleştiren Erdoğan, Türkiye’de tutuklu gazeteciler için “hepsi hırsız, çocuk istismarcısı, terörist” diyerek sürdürdü; “PKK propagandası” soruşturması geçiren Die Welt gazetesi muhabiri Deniz Yücel’i kamuoyu önünde “casus”, Referandumda “Hayır” diyecekleri de “15 Temmuz Darbe girişiminin destekçileri” olarak ilan etti. Dışişleri Bakanı Mevlüt Çavuşoğlu, “Türkiye’de haber yazdığı için tutuklu olan tek bir gazeteci yok” derken Başbakan Binali Yıldırım da, “PKK ‘hayır’ diyor, FETÖ ‘hayır’ diyor, HDP ‘hayır’ diyor, onun için ‘evet’ diyoruz. Bölücülüğe ‘evet’ diyenlere millet referandumda dersini verecek” dedi. Adalet Bakanı Bekir Bozdağ’ın tepkisiyse, gazeteci Can Dündar’ın Almanya’da ağırlanmasıydı.
Erdoğan’dan “Faşizm”: “Erdoğan’a ‘diktatör’ deme özgürlüğünüz var. Ama Erdoğan’ın size faşist veya nazi deme hakkı yok. Kusura bakmasınlar. Erdoğan’a bunlar diktatör demeye ettikleri sürece ben de bunlara aynen bu kavramlarla hitap etmeye devam edeceğim (Cumhurbaşkanı Erdoğan, CNN Türk ve Kanal D ortak yayınında gündeme dair soruları yanıtladı, 23 Mart).
Erdoğan’dan hakaret: “Hapisteki gazetecilerin listesini verin diyoruz. Bakıyorum, hepsi hırsız, çocuk istismarcısı, terörist. Geçenlerde de 149 kişilik bir liste geldi. Bakıyorsunuz suçlarına, ülkemize Kuzey Irak’tan bomba düzeneği getirmek. Bir diğerinin suçu polis aracına silahlı saldırıda bulunmak. Bir diğeri patlayıcı maddeyle yakalanmış. Banka soyanından seçim bürosu yakanlara kadar ne varsa bunların içinde var. 144’ü terör, 4’ü adi suçlardan içeride. Bunların gazetecilikle ne ilgisi var ki liste yapıp ülkemize gönderiyorsunuz.
“Biz gücümüzü manşetlerden değil, sandıktan aldığımız için bu çarpık zihniyete meydan okuduk. Kendi ülkesini yurt dışındaki birtakım güçlere şikayet ettiler. Medya mensubu görüntüsü altında terör örgütlerine militanlık, ajanlık yapanlara asla taviz vermeyeceğiz. İşte adam geliyor, tam bir ajan terörist. Neymiş basın mensubuymuş. Tam bir ay Almanya’nın İstanbul rezidansında misafir ediliyor. Alman Şansölyesi Merkel, geldi bunu istedi. “Yargı bağımsız” dedim. 4 bin 500 terörist dosyası verdim buna, “Yargı bakıyor” dedi. Ben de “Bizde de yargı bakıyor, karışamayız” dedim. Ve süreç böyle devam edecektir. Sen Türkiye Cumhuriyeti Cumhurbaşkanına kapılarını kapatıyorsun, bakanlarını sınır dışı ediyorsun. Sen benim soydaşlarımın üzerine atlarını, itlerini sürenlerin yanındasın. Sen Hollanda’nın mı yanındasın, ben de halkımın yanındayım. Siz Türkiye Cumhuriyeti’nin cumhurbaşkanına ‘Diktatör’ diyeceksiniz. Bir şey yapmayacağız. Benim ülkemde kendi cumhurbaşkanlarına hakaret edenlere müdahale etmeyeceğiz, yargıya gitme hakkımızı da kullanmayacak mıyız? Müsaade et de en azından bu hakkımızı kullanalım. Eleştiri başımın gözümün üstüne ama hakaret, asla.” (Cumhurbaşkanı Erdoğan, Anadolu Yayıncılar Derneği üyeleriyle bir araya geldi; 22 Mart).
Erdoğan’dan “Karşılık” sözü: “Sabah’ı Avrupa Parlamentosuna sokmak istemiyorlar. Bunun karşılığını göreceksiniz” (Cumhurbaşkanı Erdoğan, İlim Yayma Vakfı’nın programında konuştu, 19 Mart).
Erdoğan’dan “Ey Almanya!”: “Almanya’da arkadaşlarımızı konuşturmuyorlar. Ey Almanya, sizin demokrasiyle yakından uzaktan alakanız yok. Sizin şu andaki uygulamalarınız geçmişteki Nazi uygulamalarından farklı değil.” (Cumhurbaşkanı Erdoğan, Kadın ve Demokrasi Derneği’nin (KADEM) 8 Mart Kadınlar Günü dolayısıyla Abdi İpekçi Spor Salonunda düzenlediği “Kadın ve Demokrasi Buluşması” programına katıldı; 5 Mart).
Erdoğan’dan “casus” açıklaması: “Die Welt’in buradaki bir temsilcisi içeri alınmış, bundan dolayı değil. Bu kişi bir ay PKK’nın bir temsilcisi olarak, bir Alman ajanı olarak Alman Konsolosluğunda saklanmıştır. Bir ay ve ‘bunu bize teslim edin, yargılansın’ dediğimizde de vermemişlerdir. Bunu bana Şansölye Merkel söylediğinde ben kendisine şunu söyledim. ‘Sizdeki teröristler tarafımızdan isteniyor, bize ne diyorsunuz ‘yargı bağımsızdır, tarafsızdır’ diyorsunuz. Biz şu anda bağımsız ve tarafsız yargımıza güveniyoruz, verin yargılansın.’ Önce vermediler, sonra nasıl olduysa verdiler ve yargı görevini yaptı, tutukladı” (Cumhurbaşkanı Erdoğan, Cemal Reşit Rey Konser Salonu’nda düzenlenen Yeşilay Zümrüdüanka Ödül Töreni’nde 15 Mart’ta açıklanacak, Anayasa değişikliğini, medyaya yönelik ihlalleri eleştirmesi beklenen Venedik Raporu’nu hedef aldı; 3 Mart).
Erdoğan’dan “Venedik Raporu da neymiş? “Şimdi de Venedik Komisyonu Raporu’ndan bahsediyorlar. Bu Venedik Komisyonu Raporu dediğiniz ne biliyor musunuz? Sadece Avrupa Konseyi’nin bir teknik heyeti bu, grubu, oradan verdiği bilgiyi alıyor o kadar. Yani bunların bir kıymeti harbiyesi yok. İstediğin kadar rapor yaz, senin raporlarını biz tanımıyoruz, bunu bil..” (Cumhurbaşkanı Erdoğan, Yeşilay’ın Ödül töreninde konuştu, 3 Mart).
Yıldırım haberde “ayar” gördü: “Bugünlerde birilerine bir şeyler oluyor. Eskiden, manşetlerle hükümetlere ayar verirlerdi. AK Parti geldi, artık manşetlerle hükümet kurmak, yıkmak tarih oldu. ‘Karargah Rahatsız’ bu manşeti hatırlıyorsunuz değil mi? 28 Şubat öncesi büyük denen gazeteler bu manşetleri atarak halkın seçtiği iktidarı alaşağı etmek için her türlü tezgahı kurdular. Manşet atarak hükümete ayar vermeye çalışıyorlar” (Başbakan Binali Yıldırım, Hürriyet’in “Karargah Rahatsız” haberine tepki gösterdi). (27 Şubat).
Erdoğan’dan Referandum kampanyası: “16 Nisan aynı zamanda 15 Temmuz’un bir cevabı olacaktır. 15 Temmuz’a önemli bir çıkış olacaktır. Ve ‘hayır’ diyenlerin konumu aslında 15 Temmuz’un bir yerde de yanında yer almaktır. Bunu kimse sağa sola çekmesin” (Cumhurbaşkanı Erdoğan, Bahreyn ziyaretin öncesi Atatürk Havalimanı’nda açıklamada bulundu, 11 Şubat).
Çavuşoğlu’dan inkâr: “Türkiye’de haber yazdığı için tutuklu olan tek bir gazeteci yok. Eğer varsa kim olduğunu bilmek isterim… Gazeteci olarak kendilerini gösteren kişiler, terörizmi ya da terör örgütlerini destekledi. Çok sayıda insan tutuklandı çünkü bunların hepsi aktif bir şekilde darbe girişimini destekledi ve üçüncü kişiler medyayı kullanarak propaganda yaptı. Eleştiri yapan gazeteciler ile darbeye karışanları birbirinden ayırmak gerekir” (Dışişleri Bakanı Mevlüt Çavuşoğlu, Madrid ziyareti sırasında El Pais, El Mundo, ABC ve La Razon gazetelerine röportaj verirken, RSF verilerinin objektif olmadığını savundu, 11 Şubat).
Yıldırım’dan “Hayır” diyenlere: PKK ‘hayır’ diyor, FETÖ ‘hayır’ diyor, HDP ‘hayır’ diyor, onun için ‘evet’ diyoruz. Bölücülüğe ‘evet’ diyenlere millet referandumda dersini verecek” dedi (Başbakan Yıldırım, Fikirtepe Kentsel Dönüşüm Projesi kapsamında temel atma töreninde konuştu, 5 Şubat).
Bozdağ’dan Almanya’ya “Dündar” tepkisi: “Bunun hukukla, yargı bağımsızlığıyla, başka bir şeyle izahı mümkün gözükmemektedir. Yani şimdi Can Dündar’ı orada ağırladılar, Cumhurbaşkanlığı Sarayında, Adalet Bakanı davet edip konuşturdu. Ben buradan sizin aracılığıyla sormak isterim, Can Dündar insanlığın lehine, hayrına, yararına, ortak iyiliğine hangi ortak iyi işi yaptı da Sayın Cumhurbaşkanı Almanya’da ağırladı ve orada Adalet Bakanı himaye ediyor veya Türkiye’nin yararına, hayrına hangi iyi işi yaptı. Aksine Türk mahkemelerince yargılandı, cezaya çarptırıldı. Buna rağmen orada himaye görüyor. Bu gerçeklikler karşısında biz somut verilere bakacağız. Bundan sonra Almanya, başka ülkeler Türkiye’ye karşı suçluların iadesi konusunda aramızdaki uluslararası sözleşmelere uygun hareket ettikleri sürece biz de aynı muameleyi yapacağız ama Türkiye’ye karşı suçluların iadesi konusunda gereken hassasiyet gösterilmediği taktirde Türkiye de aynı ile mukabele etmeye devam edecektir. Mütekabiliyet ilkesi suçluların iadesinde de aynen uygulanacaktır” (Adalet Bakanı Bekir, Yozgat Valiliği’ni ziyaretinde gazetecilerin sorularını cevaplarken Almanya’nın Can Dündar’ı desteklemesini eleştirdi; 3 Şubat).
Erdoğan’dan “Bitmedi”: “15 Temmuz darbe girişiminin ardından FETÖ’ye yönelik operasyonlarda 43 bin kişinin tutuklandı, 95 bin kişin kamudan ihraç edildi. Bazıları bu insanlar mağdur edilmiyor mu diyor? Ne mağduru ya? Bir devlete ihanet olacak ve bu ihanet edenler devletin içinde olacak, siz yeniden bir inşa, ihya hareketi yapacaksınız, hala bu mikroplar, virüsler, hainler orada duracak. Böyle bir şey olamaz. Daha bu temizlik yapılmış, bitmiş değil. Daha çok işimiz var” (Cumhurbaşkanı Erdoğan, Beştepe’de muhtarlara seslendi; 19 Ocak).
Erdoğan Trump’a destek: “Gezi olaylarında ve bölücü örgütün başlattığı çukur eylemlerinde milletimizin birliğine beraberliğine kardeşliğine saldırıldı. İşte o zamanlar Türkiye’de bu oyunu oynayanlar bakın dün Amerika’da Sayın Trump’ın basın toplantısında, orada yine bir yanlışlık yapıldı ve Sayın Trump da yine aynı o grubun muhabiri ve yahut da köşe yazarı neyse, onu orada benzetti” (Cumhurbaşkanı Erdoğan, muhtarlara seslendi; 12 Ocak).
İşten “Çıkarmalar/Ayrılmalar”
Ocak-Şubat-Mart 2017 döneminde altı gazeteci ve medya çalışanı işten çıkarıldı, işten çıkmak zorunda bırakıldı. Bir gazeteci de programı iptal edildiği için görevini bırakmak durumunda kaldı.
Geçen yılın aynı döneminde 174 gazeteci, köşe yazarı veya medya çalışanı işten çıkarılmış veya işten çıkmak zorunda bırakılmıştı. Dokuz gazetecinin sunduğu programlar sonlandırılmıştı. İki uluslararası medya temsilcisine de çalışma izni verilmemişti.
Geçen yılın tamamında 2 bin 708 gazeteci ve medya çalışanı işten çıkarılmış veya işten ayrılmaya itilmişti. Ancak TGC, KHK ile 179 medya ve yayın işletmesinin kapatılmasıyla işsiz kalanların sayısının 10 bini bulduğunu açıklamıştı.
Demirel’in işine son: Rusya merkezli haber ajansı Sputnik’in Türkçe bölümü, bünyesinde çalışan gazeteci Ferid Demirel’i daha önce tutuklu kalmasını gerekçe göstererek işten çıkardı. (24 Mart).
Karaağaç’ın işine son: Habertürk TV’de spor spikeri olarak görev yapan Fatma Karaağaç, Bylock kullandığı gerekçesiyle işine son verildi. Karaağaç, Twitter hesabından ‘Cevap veremeyeceğim hiçbir soru yok” diye yazdı (10 Mart).
Ataklı’nın programı kaldırıldı: 1 AN TV, gazetecilere sürekli tehditler savuran eski Star gazetesi yazarı Cem Küçük’ün, “5 dakikalık işin var” sözleriyle birlikte program yaptığı Can Ataklı’yı tehdit etmesinden sonra programı yayından kaldırdı. Habertürk TV de Ataklı’yı yorumcu olarak programlara almayacak (5 Mart).
Gırgır kapatıldı: Haftalık mizah dergisi Gırgır, son sayısında yer alan “Musa Kızıldenizi ayırır ve Yahudiler kurtulur” başlıklı karikatüre kamuoyunda tepkiler üzerine yayıncı şirket tarafından kapatıldı. Dergi, 16 Mayıs 2015’ten bu yana Sözcü gazetesiyle ücretsiz olarak dağıtılıyordu (18 Şubat).
Albayrak ayrıldı: Kanal D’de referandumda “hayır” diyeceğini açıkladığı için işine son verilen sunucu İrfan Değirmenci ile 10 yıldır birlikte çalışan Ertuğrul Albayrak da, kanaldan istifa etti. Albayrak, “Devam etmem istendi. Ama ben de ‘hayır’ diyorum. Kanalda devam etmem etik olmaz. Sonuçta kolektif olarak karar aldık” dedi (12 Şubat).
Çelenk’in işine son: Doğan Yayın Grubu, CNN Türk’teki programda başkanlık sistemini içeren anayasa değişikliğini eleştiren Posta gazetesi yazarı Hakan Çelenk’in de işine son verdi (12 Şubat).
Değirmenci’nin işine son: Doğan Yayın Grubu’na bağlı Kanal D televizyonu, 10 Şubat tarihli Twitter mesajında referandumda “hayır” oyu vereceğini açıklayan sunucu İrfan Değirmenci’nin “tarafsızlık” ilkesine aykırı davrandığı gerekçesiyle işine son verdi. Kanal, şirketin itibarını zedelediği gerekçesiyle Değirmenci’ye 30 bin TL’lik tazminat davası da açtı (11 Şubat).
Tanış görevden alındı: “DEAŞ’ın Türk malı potasyum nitratları” haberi sonrası sosyal medyada hedef haline getirilen Hürriyet gazetesinin Washington temsilcisi Tolga Tanış görevden alındı (11 Ocak).