Diyarbakır Barosu’na “soykırım” soruşturması

[ A+ ] /[ A- ]

Diyarbakır Barosu Başkanı Eren, soruşturmaya dair “Diyarbakır Barosu, herkesin ifade hürriyetini sonuna kadar savunurken baskılar ve soruşturmalar sebebiyle kendi ifade özgürlüğünü sınırlamayacaktır” açıklamasını yaptı.

“İster kurbanların dediği gibi ‘Medz Yeghern’, ister dedelerimizden, ninelerimizden duyduğumuz ismiyle ‘Fermana Fılla’, isterse Polonyalı hukukçu Raphael Lemkin’in ‘Ermeni Halkına yapılanlardan esinlenerek düşündüm ve kaleme aldım’ dediği şekliyle ‘Soykırım’ olarak zikredelim, hakikat değişmez.”

Diyarbakır Barosu’na bu ifadelerin de yer aldığı, Ermeni soykırımına dair 24 Nisan’da yaptıkları “Büyük Felaket’in acısını paylaşıyoruz” başlıklı yazılı açıklama nedeniyle soruşturma açıldı.

Diyarbakır Cumhuriyet Başsavcılığı, “Büyük felaketin acısını paylaşıyoruz” başlığı altında 24 Nisan’da yayımladıkları bildiriyle ilgili Baro Başkanı ve yönetim kurulu üyeleri hakkında, “Türk Milletini, Türkiye Cumhuriyeti Devletini, devletin kurum ve organlarını aşağılama” suçundan soruşturma açtı.

Diyarbakır Barosu Başkanı Nahit Eren, soruşturmaya dair sosyal medyadan şu açıklamayı yaptı:

“Diyarbakır Barosu, herkesin ifade hürriyetini sonuna kadar savunurken baskılar ve soruşturmalar sebebiyle kendi ifade özgürlüğünü sınırlamayacaktır. Değerlerimize yakışır şekilde söylediğimiz sözleri yine aynı tarihsel değerlere yakışır şekilde savunmaya devam edeceğiz.”

Daha önce de aynı konudan dava açılmıştı

Baroya, 24 Nisan 2019’da aynı konudaki açıklamaları sebebiyle de baronun o dönemki Başkanı ve yönetim kurulu üyeleri hakkında “Halkı kin ve düşmanlığa alenen tahrik etmek, TBMM’yi aşağılamak suçundan” hazırlanan iddianame Batman Ağır Ceza Mahkemesince kabul edilmiş, dava açılmıştı.

Diyarbakır Barosu’nun raporuna göre, 2020 yılında, aralarında eski baro başkanlarının da olduğu 69 avukat hakkında kurumsal ve mesleki faaliyetleri nedeniyle en az 78 soruşturma ve dava açıldı.

TIKLAYIN – Bir yılda 69 avukata 78 dava ve soruşturma

Baronun Avukat Hakları Merkezi’nin hazırladığı 60 sayfalık 2020 Yılında Avukatlara Ve Baronun Yönetim Kurulu Üyeleri Hakkında Açılan Soruşturma Ve Kovuşturmalara Dair Rapor’da şu tespit yer aldı:

“Diyarbakır Barosu’nun kurumsal faaliyetlerinin yanı sıra üyelerinin mesleki faaliyetleri sistematik olarak soruşturma ve kovuşturmaya uğruyor. 2016-2020 tarihleri arasında görev yapan Baro Başkanı ve Yönetim Kurulu üyeleri ile birlikte, 2020 yılında Baro üyesi en az 69 avukat hakkında kurumsal ve mesleki faaliyetleri nedeniyle en az 78 soruşturma ve dava açıldı.”

Soruşturma açılan açıklama

Büyük Felaket’in Acısını Paylaşıyoruz.

Yüzlerce yıl birlikte hayat süren, birbirlerinin farklılıklarından öğrenen ve çoğulculuğuyla yaşayan toplumumuz, 1915’in 24 Nisan’ında kara bir güne uyandı. İstanbul başta olmak üzere birçok şehirden Ermeni aydınlar, yazarlar, sanatçılar, öğretmenler, avukatlar, doktorlar, mebuslar24 Nisan sabahı evlerinden alınarak götürüldüler. Onlar bir daha hiç geri dönmedikleri gibi 24 Nisan 1915’te başlayan “Ermeni Tehciri” toplumsal tarihimizin en acı felaketlerinden birinin başlangıcı oldu. Bu yüzden 24 Nisan, yeryüzünün dört bir yanına ‘savrulmuş’ Ermeni ulusunun tarihindeki en kara günlerden biridir. Ermeni toplumu o günden beri bu kara günü “Medz Yeghern” yani “Büyük Felaket” ismiyle hatırlıyor.

Türkiye Cumhuriyeti Devleti, Hükümeti ve bürokrasisi her 24 Nisan’da telaşlı bir gerginlik içinde ‘Büyük Felaket’in üzerimize sinen karanlığını görmezden geldiği gibi, kimin bu felaketi nasıl adlandırdığının çetelesini kaydediyor, hakikatle kavgaya tutuşuyor. Ermeni toplumunun bu acısına ortak olmak adına 2017 ve 2018’de yaptıkları açıklamalar sebebiyle Diyarbakır Barosu’nun 45. Dönem Yönetim Kurulu halen yargılanırken, 46. Dönem Yönetim Kurulu da 2019 ve 2020 yıllarındaki açıklamaları nedeniyle hala soruşturma tehdidi altındadır.

Oysa felaket ve acı onu nasıl adlandırırsak adlandıralım değişmez. İster kurbanların dediği gibi ‘Medz Yeghern’, ister dedelerimizden, ninelerimizden duyduğumuz ismiyle ‘Fermana Fılla’, isterse Polonyalı hukukçu Raphael Lemkin’in“Ermeni Halkına yapılanlardan esinlenerek düşündüm ve kaleme aldım” dediği şekliyle ‘Soykırım’ olarak zikredelim, hakikat değişmez. İki bin beş yüz sene boyunca bu topraklarda yaşayan, bu toprakların diline, kültürüne, sanatına, mutfağına büyük katkıları olan, medeniyetimizi inşa eden kültürlerin en güzel parçalarından biri olan Ermeni toplumu bugün bu topraklarda yaşamıyor. Yüz yıl önce Anadolu’da iki milyonluk nüfusa sahip, Diyarbakır nüfusunun üçte birini oluşturan bu kadim halk bu topraklardan zorla koparıldı. Dostumuz, sırdaşımız, komşumuz olan yüzbinlerce Ermeni tehcir yolunda İttihat ve Terakki yönetiminin desteği ve kontrolü altında öldürüldü yahut ölüme terkedildi.

Tarihin karanlığından kaçmakla bir yere varamayız. Geçmişle yüzleşmede “Ermeni Hakikati” en hayati kavşaklardan biridir.Bu kavşağı karanlıkta bıraktıkça onun ürkütücü gölgesi bizlerin ve kurbanların ruhuna azap vermeye devam edecektir. Bugün bize düşen karanlığa ışık tutmak, acı da olsa gerçekle yüzleşmek ve büyük felakette yaşamını yitirenlerin ruhuna bir nebze olsun huzur sağlamaktır.

Diyarbakır Barosu olarak; Ermeni toplumuna karşı işlenen ve inkâr edilen suçun utancıyla yüzleşme, işlenen suçların delillerinin ortaya çıkarılması ve yeryüzüne dağılmış Ermeni komşularımızın ruhlarının huzura ermesi için “hakikatin açığa çıkarılması” sürecinin başlatılması çağrısında bulunuyoruz. Diyarbakır Barosu bir hukuk örgütü olmanın sorumluluğuyla; söz konusu dönemde yaşananların ve kardeş Ermeni Halkına uygulanan vahşete ilişkin hakikatin ortaya çıkması adına elinden geleni yapmaya hazırdır.

Medz Yeghern’in, Fermana Fılla’nın, Büyük Felaket’in kurbanlarını rahmetle anıyor, Ermeni toplumunun acısını bir kere daha paylaşıyoruz.

Kaynak: Bianet