Yaklaşık beş yıldır Edirne Cezaevi’nde tutulan eski Halkların Demokratik Partisi (HDP) Eş Genel Başkanı Selahattin Demirtaş, Jıneps’in sorularını yanıtladı. Demirtaş, Çerkes Soykırımı’nın 157. yılında yaşamını yitiren Çerkesleri andı.
Demirtaş, “Çerkes halkıyla1991’de İzmir’de ilk üniversite yıllarımda tanışmıştım. Özellikle sol mücadele içerisindeki Çerkes arkadaşlarımız sayesinde Çerkes halkının tarihi, mücadeleleri ve acıları hakkında bilgiler edindim. Aynı zamanda büyük bir empati yakaladım, sevgi ve saygı duymaya başladım. Aktif siyasete girdiğimde de Çerkes halkını da tüm halklar gibi her daim kendime yakın hissettim” dedi.
“Birlikte mücadele zemini”
Demirtaş, “Çerkesler de diğer halklar gibi kültür ve anadili çerçevesinde birtakım mücadeleler veriyor, asimilasyon tehdidi var, buna yönelik çözüm arayışları var. Türkiye’de halklar hak arayışlarında nasıl bir ortaklık zemini bulabilir, tecrübelerini nasıl paylaşabilirler?” sorusunu da şöyle yanıt verdi:
“Mesela anadille ilgili ortak bir konferans düzenleyerek beklentiler, çözümler ve talepler ortaklaştırılarak birlikte mücadele etmenin zemini sağlanabilir. Ayrıca ortak sosyal ve kültürel etkinlikler de düzenlenebilir. Mesela festivallerde, konserlerde hatta pikniklerde bile bir araya gelmek çok önemli ve anlamlı olacaktır.”
En hayati konu
Demirtaş ayrıca, “Umarım önümüzdeki seçimlerde Çerkes, Laz, Gürcü milletvekilleri de kendi kimlikleriyle parlamentoda olurlar. Çünkü Türkiye hepimizindir, Türkiye Büyük Millet Meclisi (TBMM) de tüm halkların meclisidir. Türkiye’yi hep birlikte demokrasi ekseninde büyütmek ve güçlendirmek için tüm kalbimizle, samimiyetle el ele vermeliyiz. Dil, kültür ve kimlik sorunlarımızı, birliğimizi koruyarak bir an önce çözmeli ve asıl mesele olan sınıf mücadelesine, emek mücadelesine, kadın mücadelesine ve elbette en hayati ve acil konu olan ekoloji mücadelesine daha fazla yoğunlaşmalıyız” ifafelerini kullandı.
“Acılarla yüzleşmek, geçmişle hesaplaşmak…”
Demirtaş, Çerkes Soykırımı ve sürgüne maruz bırakılan Çerkesler hakkında da şöyle konuştu:
“Maalesef Çerkes Soykırımı, uluslararası toplumun gündemine yeterince almadığı önemli bir soykırım. Acılarla yüzleşmek ve adalet için geçmişle hesaplaşmak, geleceği güvenle bakabilmenin olmazsa olmazlarındandır.
“Çerkes halkı da yeryüzünde soykırıma uğrayan birçok halk gibi aradan geçen uzun yıllara rağmen halen yasını tutabilmiş değil. Taziyesini sonlandırma fırsatı bulamamış ve acısını yüreğine gömememiştir. Bunların gerçekleşebilmesi için geçmişle yüzleşme ve hesaplaşma şarttır. Soykırımın kabul edilmesi ve özür dilenmesi işte bu nedenle bir halkın geleceği için önemlidir.
Çerkes Soykırımı’nda yaşamını yitirenleri saygıyla anıyorum. Soykırımın acısını ve taziyesini yüreğinde taşıyan tüm Çerkes halkına selamlarımı iletiyor, TBMM’yi de Çerkes Soykırımı’nı tanımaya çağırıyorum.”
Kaynak: Bianet