Sayat TEKİR
Türklerin, Ermenilerle Anadolu’da karşılaşması bundan 1000 sene önce Malazgirt Savaşı döneminde olmuştur. Bu 1000 senelik birliktelik boyunca tarih; kardeşlik adına da duşmanlik adına da birçok olayı yazmıştır. Kültürlerin harmanlandığı bir coğrafya olan Anadolu’da birbirine bu kadar yakin iki halkın, bu iki kültürün, birbirinden izole olduğunu düşünmek tabii ki yanlış bir değerlendirme olur. Bu 1000 senelik süreçte, bu topraklar, gözyaşının yanı sıra bir arada yaşama kültürünün örneklerini de gördü ve hala daha görmekte.
Genelde Azınlıklar, özelde ise Ermeniler; Osmanlı Türkiye’sinden Cumhuriyet Türkiye’sine geçiş surecinde uluslaşma hareketinin en çok vurduğu kesimlerdir. Geçmişte yaşanan birçok katliam, 2. Dünya savaşı öncesi ve sonrası yükselen faşizm, varlık vergisi, 6-7 eylül, Kıbrıs çıkarması gibi kırılma noktalarında uygulanan gasplar, baskılar ve günlük yaşamda hala devam eden ayrımcı davranışları; Türkiye’de yasayan Ermenileri içine kapalı ve muhafazakar bir yapıya itmiştir. Ermenilerin içinde bu kapalı ve muhafazakar yapıya rağmen, bu yapıyı kırıp toplumsal sorunlara kafa yoran insanlar da olmuştur tabii ki. Hrant Dink’te bu insanlardan biriydi. Hrant Dink’in katledilmesi, Türkiye Ermeni Toplumu içinde seven, sevmeyen herkesin içini acıtmıştır. Çünkü o, hem Ermeni hem de Türkiye toplumu adına düşünen ve düşündüklerini özgürce ifade eden bir insandı.
Türkiye ermeni toplumundaki gençler için özellikle 1980 darbesi sonrasında gelen Özal donemi hızlı kapitalistleşme ve popüler kültür süreci, geçmişten gelen küçük burjuva geleneklerden dolayı daha çabuk özümsenmiştir. Bu hızlı özümseme süreci ile geçmiş baskıları hayatında pek yaşamamış Türkiye Ermeni Toplumu gençleri, Hrant Dink’in katledilmesiyle tozpembe rüyalarından uyandılar. Faşizm ile tanışıp bu ülkede yaşamanın o kadar da pembe olmadığını anladılar. Burada da, bir Ermeni Lisesinde okumakta olan ya da mezun olmuş gençler ile yaptığımız bu röportaj ile Türkiye Ermeni Toplumundaki gençlerin Hrant Dink suikastına ve ülkemizde son dönemde yükselen ırkçılığa karşı düşündüklerini yansıtmaya çalıştık.
(REFLEKS’in Notu: Halen okumakta olan öğrenci arkadaşların çeşitli zorluklar yaşamaması için röportaj yaptığımız hiçbir arkadaşın soyadını ve okulunun adını yazmıyoruz. Öznel fikirleri ve görüş farklılıklarını yansıtması açısından konuşmaları noktasına virgülüne dokunmadan yayınlıyoruz)
Az olana karşı baskının, bölünme paranoyasının, aşağılamanın yoğun yaşandığı bir coğrafyayız. Böylesi bir ülkede azınlık okulunda okuyorsunuz. Bir Ermeni okulunda okumanın zorlukları var mı? Okulunuzun adını söylediğinizde dışarıdan nasıl tepkiler alıyorsunuz?
Nadin: Zorlukları bazen oluyor çünkü dışarıdan birine adını söylediğimizde okulun Ermeni kelimesini duyunca şaşırıyorlar ya da anlamıyorlar.
Ararat: Tabi ben şu anda mezunum okumuyorum bir Ermeni okulunda, ama genelde arkadaş çevrem bilinçli insanlardan oluştuğu için herhangi bir sorunla karşılaşmadım.
Saro: Okulun adını anlamakta güçlük çekseler de normal tepkiler alıyorum.
Talar: Ermeni okulunda okumakta kendi adıma hiçbir zorluk yaşamadım. Dışardan da herhangi olumsuz bir tepki almadım. Sadece gelen “Niye Ermeni okulundasın da Türk okulunda değilsin?” gibi sorularla karşılaştım.
Aret: Ben sadece ilkokulu Ermeni okulunda okudum. Sonrasında Türk okuluna gittim, devlet üniversitesine gittim, askere gittim su anda Türk patronumun şirketinde Türk arkadaşlarla birlikte çalışmaktayım. Hayatim boyunca girmiş olduğum hiçbir ortamda Ermeni olduğumu gizlemedim ve bu yüzden de herhangi bir ciddi zorlukla karşılaştığımı söyleyemem.
Ermeniler çoğu zaman toplumda hedef gösteriliyor. Okuduğunuz okul sayesinde etnik kimliğiniz de açığa çıkıyor. Ülkücü çetelerden tehditler aldığınız oluyor mu? Okul önlerinde bekleşen faşist gruplar var mı?
Nadin: Hayır yok
Saro: Okula arada bir tehdit geldiğini duyuyordum. Okul önlerinde bekleşen faşist gruplar ise yoktu.
Aret: Okul önlerindeki durumu bilemiyorum. Ama 4-5 yıl önce yöneticiliğini yaptığımız Kilise’ye 3-4 tane genç gelip içerden kilitli olan kapıyı yumruklayıp küfürler etmişlerdi. Oldukça kötü bir deneyimdi ancak herhangi bir karşılık vermedik ve bir süre sonra gittiler. Sonrasında olayı Polis Karakolu’na bildirdik ve bir daha tekrarlanmadı. Faşist gruplarla tek karşılaşmam budur.
Ermeni bir genç olmak nasıl bir his… Bazen keşke azınlık olmasaydım bu ülkede dediğiniz oluyor mu?
Nadin: Yok hayır hiç düşünmedim böyle bir şey.
Ararat: Hayır benim şahsen olmuyor, çünkü bu ülke bu haliyle güzel, zengin etnik yapısıyla, kültürlerin kesiştiği bir ülke…
Saro: Gurur verici olduğu kadar zor bir his ama bugüne kadar bu ülkede azınlık olmasaydım demedim.
Talar: Ermeni bir genç olmak, burada yaşıyor olmama rağmen çok gurur verici bir his. Azınlık olmak kötü bir durum değil, fakat Ermeni olarak azınlık olmak sanırım daha düşündürücü.
Aret: Ermeni olmak hayatımda gurur duyduğum özelliklerimin başında gelir. Bu milletin bir üyesi olarak doğmuş olduğum için her zaman şükrederim.
Gündelik dildeki konuşmalarda da Ermenilere karşı bazı aşağılayıcı sözler, tekerlemeler var. Bunlardan işittiniz mi hiç?
Ararat: Evet işittiklerim var…
Saro: Evet. Ermeni kelimesinin küfür olarak kullanıldığını sıkça duyuyorum.
Aret: Ben çok sık işittiğimi söyleyemem ama bazen işittim. Askerdeyken bir komutan bir askere “Ermeni ineği gibi dikilme orda.” diye bir söz söylemişti, oldukça ağırıma gitmişti tabi. Bir keresinde de maç kuyruğunda taşkınlık yapan gençlerden birine polis copla vurunca , gencin tepkisi “ne vuruyorsun abi Ermeni’miyiz , Rum’muyuz” şeklinde olmuştu. Sadece Ermeni’ler için de değil zaman zaman bazı aşağılayıcı özelliklerin belli milletlere yakıştırıldığını görüyoruz. Korkak Yahudi , Cimri Arnavut gibi… Ermeniler de “Keçi derisinden post olmaz, Rum Ermeni’ye dost olmaz” derler. Böyle sözler olmamalı tabi.
Diğer Ermeni gençlerle birlikte okumak size güç veriyor mu? Kendinizi daha güvende hissediyor musunuz?
Ararat: Evet bunun güven verici olmadığını söyleyemem
Saro: Tabii ki güç veriyordu ve kendimi daha güvende hissediyordum.
Aret: Diğer Ermeni’lere birlikte bir ortamda olmak bana her zaman kendimi daha iyi hissettirir ve mutluluk verir.
Hrant öldürüldüğünde neler hissettiniz?
Ararat: O bizim için çok değerliydi. Bu ülkede bizim için yaşadı ve bizim için öldü. Ama asla ırkçılık yapmadı, Türkiyeliydi o. Tabi ki her Türkiye’yi seven insanın hissetmesi gereken şeyi hissettim.
Nadin: Çok kötü hissettim kendimi ilk duyduğumda kulaklarıma inanamadım şok oldum ama sonra üzüldüm
Saro: Üzüldüm, şaşırdım ve öfkelendim
Aret: Büyük bir üzüntü ve kızgınlık hissettim.
Talar: Bu tarif edilemez bir duygu… Her gün yüzlerce insan ölüyor ülkemizde, fakat Hrant bizden biriydi ve öldürülme tarzı ve gerekçesi bu kadar iğrenç olduğu için, acımız daha da büyüdü…
Cenazede Ermeni olmayan demokrat insanların “Hepimiz Ermeni’yiz” sloganı sizler için ne anlam ifade ediyor?
Ararat: Gerçekten çok değerli. Maksat alçaklara, kalleşlere karşı birlik olduğumuzu göstermek…
Nadin: Bence abartıydı hepimiz Ermeni’yiz denmesi ve bence çoğu ermeni olmayan insanlar lafta olsun diye söyledi
Aret: Somut bir yararı olmayacak, zararı olacak her türlü slogana ve harekete karşıyım. İyi niyetli de olsa olayın şokuyla olumsuz sonuçları hesaba katılmadan hazırlanmış bir slogan…
Saro: Üzüntümüzü paylaşmalarını ifade ediyor.
Talar: Bu ülkede hala duyarlı insanlar olduğunu ifade ediyor bence…
Peki ya ondan sonra sarf edilen “Hepimiz Türk’üz” sloganları?
Ararat: Bunlar korkudan kaynaklanıyor. Ben de bir Türk aydını Türk olduğu için bir Avrupa ülkesinde öldürülse ben de Türküm diye bağırırdım. İnsanlar düşündükleri şeyler yüzünden yargılanamaz cezalandırılamazlar.
Nadin: Hepimiz Ermeni’yiz denmesini abarttıklarını ve saçma olduklarını düşündükleri için böyle bir şey yaptılar.
Saro: Gündemi değiştirmek için saçma bir konu
Aret: İşte “Hepimiz Ermeni’yiz” sloganı aşırı milliyetçi kesimlerin ekmeğine bu şekilde yağ sürmüş oldu ve bu tür tepkiler doğurdu. Oysa , suikastten sonra aşırı milliyetçi çevrelerin üzerine ne kadar az gidilse onların utancı o kadar çok olacaktı ve kendilerine bu çeşit çıkış noktaları bulamayıp güç kaybedeceklerdi.
Talar: Bence bu, zeka olarak çok yetersiz olan insanların Hepimiz Ermeni’yiz sloganını bir küfür olarak kabullenip, bu sloganın gerçekte ne anlatmak istediğini idrak edemeyen insanların Türklüklerini ispat etmek için kullandıkları başka bir slogan…
Siyasi görüşleriniz var mı? Kendinizi her hangi bir siyasi görüşe yakın hissediyor musunuz?
Aret: Siyasi görüşümün olmasını isterdim ancak Türkiye’deki bu kavram karmaşasında herhangi bir siyasi görüş sahibi olmak mümkün değil. Ben elbette ülkem ve cemaat için en ideal siyasi görüşün iktidar sahibi olmasını isterim. Azınlıklar için doğal siyasi görüş sosyal demokrasidir. Ancak Türkiye’de sosyal demokrat olduğunu söyleyenler aşırı milliyetçi partilerin çizgisindeler. Azınlık hakkı savunuculuğunu sadece aşırı sol olarak bilinen siyasi oluşumların bazıları yapıyor ki onların dünya görüşünün de ülkenin çıkarlarına uyacağını hiç düşünmüyorum. Ayrıca sadece böyle marjinal oluşumlar tarafından desteklenmek azınlıklara yarardan çok zarar getirmektedir. Hümanizm ve insan hakları sadece belli bir siyasi görüşün tekelinde olmamalı. Umarım gelecekte merkeze yakın bir siyasi parti bu özellikleri ön plana çıkartır.
Ararat: Yaşadığımız sosyal hayat ve azınlık olmamızdan dolayı tabi ki sol görüşe daha yakın olmak durumundayım.
Nadin: Yok…
Saro: Siyasi bir görüşüm yoktur
Türkiye’nin geleceğinden umutlu musunuz? Kardeşçe yaşamamız için yapılması gerekenler neler?
Ararat: Umutlu olmak istiyorum. Birlik beraberlik içerisinde bu az sayıdaki çapulcuya bu güzel ülkeyi bırakamayız. Türkiye Rum’uyla Ermeni’siyle Kürt’üyle, Yahudi’siyle, Türkü’yle güzel ve böyle kalmalı…
Nadin: Pek umutlu değilim. Pek kardeşçe yaşayacağımızı da bu olaylardan sonra hiç sanmıyorum.
Aret: Umutluyum, çeşitli uçtakilerin mücadeleleri azalır ve empati, hoşgörü, dayanışma artarsa toplumsal açıdan çok daha iyi yerlere gelinir. Bunu sağlamak için herkes üzerine düşen fedakarlığı ve çalışmayı yapmalıdır.
Saro: Türkiye’de her geçen gün sağduyulu insanların çoğaldığını görsem de umutlu olduğumu söyleyemem. Kardeşçe yaşamamız için bu ülkede fikir özgürlüğünün tam olarak sağlanması ve T.C vatandaşı olan herkesin eşit haklara sahip olması gerekir
Talar: Maalesef hiç umutlu değilim… Ülkemizde düşünceleri ve hareketleri çok cahilce olan insan sayısı, olmayanlardan daha çok… Bu sayısal verilerin aksinin gerçekleşmesi de pek mümkün olmayacak gibi… Ama yine de bu durumun düzeltilmesi için, öncelikle eğitime daha çok önem verilmeli… Bunu yaparken de objektif olunmalı tabii…