Fehim Taştekin
Karabağ’da Türkiye’nin damgasını vurduğu savaş stratejisinin dondurulmuş çatışma bölgeleri için esin kaynağı olabileceğine dair ilk işaret Ukrayna’dan geliyor. İnsansız hava araçlarının (SİHA) tatbikatlarda kullanıldığına dair haberler Donbas’a Karabağ benzeri savaşla girme niyetini belli ediyor.
Rusça konuşulan ve 2014’ten beri Kiev’in kontrolünde olmayan Donetsk ve Luhanks bölgelerine yönelik askeri hareketlilik birkaç haftadır dikkat çekiyordu. Bölgeye bakanlar, Suriye, Libya ve Karabağ’dan sonra Bayraktar TB2’nin Ukrayna’da olası rolüne değinmeden edemiyor.
Çok haksız sayılmazlar. Çünkü artan SİHA kapasitesi Türkiye’nin çatışma bölgelerinde izlenecek yola dair bakış açısını değiştirdi. Diplomasiye ‘geri bas’ diyen bir yönelim bu. Dış siyasetteki askerileşme, normalleşme bekleyenler için sapma; macera arayanlar için ‘büyük devlet’ emaresi.
2014’te Kırım’ın iltihakından sonra Kiev-Ankara ilişkilerinin harcında ‘Rusya karşıtlığı’ daha belirgin hale geldi. Petro Poroşenko döneminde 2016 ve 2018’de imzalanan anlaşmalarla askeri ortaklığın temelleri atılmıştı. Geçen yıl mayısta iktidara gelen komedyen Volodimir Zelenksi ile 3 Şubat 2020’de askeri-mali işbirliği anlaşması, 16 Ekim 2020’de de askeri çerçeve anlaşması imzalandı. Ukrayna geçen sene 6 adet Bayraktar TB2 aldıktan sonra envanterine 48 adet daha eklemeyi düşünüyor. Ukrspetseskport Genel Müdürü Vadim Nozdriya’ya göre Kiev, Bayraktar TB2’nin farklı bir modelinin ortak üretimiyle ilgileniyor ve öngörülen 48 adet sipariş bu kapsamla ele alınıyor. Ukrayna’nın bu ortaklıktaki kilit katkısı motor. Ukraynalı Ivachenko-Progress’ın geliştirdiği AI-450T turboprop motor halihazırda Bayraktar’ın yeni modeli Akıncı’da kullanılıyor. Baykar geçen yıl uçak motoru ve füze teknolojisinde işbirliği için Ukrspetsexport ile ‘Black Sea Shield’ (Karadeniz Kalkanı) girişimini başlatmıştı. Yani Ukrayna’nın Sovyet mirası üzerine geliştirdiği havacılık uzmanlığı ile Türkiye’nin yükselen savunma sanayii, bölgesel hevesleri ve NATO’daki stratejik ağırlığı buluşuyor. Bu da Rusya’nın pür dikkat izleyeceği ve karşı önlemler geliştireceği bir alarm seviyesi.
Düne kadar Rusya lideri Vladimir Putin’le karşılıklı oturup sorunu çözeceğine inanan Zelenksi şimdi Azerbaycan-Türkiye ortaklığından biraz heyecanlanmışa benziyor. 16 Ekim’de İstanbul’da Donetsk, Luhanks ve Kırım’a atfen işgal altındaki toprakların kurtarılmasından bahsediyordu. Erdoğan ise Kırım’ın ilhakını tanımadıklarını yinelerken savunma alanındaki işbirliğine vurgu yapıyordu. Zelenski’nin ifadesiyle “İlişkiler benzeri görülmemiş bir seviyede.”
Türkiye, Moskova’nın Kırım’a tanıdığı statünün çok azını bile esirgemiş olmasına rağmen Tatarların istikbalini Ukrayna’da görüyor ve Kiev’le stratejik ortaklığını bununla perçinliyor. İlginçtir, bu ortaklığın Kırım’dan çıkan Tatarların konut sorununa çözüm üretecek kadar da sözü geçmiyor. Elbette Ukrayna, Rusya’nın Sivastopol’deki filoyu güçlendirip Karadeniz’de hakimiyetini artırmasına karşı Türkiye’ye önemli bir ortaklık sunuyor. İki ülke Rus etkisine aynı pencereden bakıyor. Bu siyasetin arka fonunda NATO’nun Rusya’yı çevreleme stratejisi var. Strateji gurularının “Karadeniz’de istikrar ve güvenliğin temini” üst başlığıyla süsledikleri misyon Türkiye’ye Karadeniz havzası ve Güney Kafkasya’da bariyerlik rolü biçiyor. Buradaki doğrusal ilişki hem Rus güvenlik şemsiyesi altında olması hem de Türkiye’nin düşmanca davrandığı bir arka plana yaslanması nedeniyle Ermenistan için çalışmıyor. Yerel medya Ukrayna Genelkurmay Başkanı Ruslan Homçak’a atfen Bayraktarların sadece Donbas değil Kırım, Azak Denizi ve Kerç Boğazı’nı gözetlemek için de kullanılacağını yazıyor.
Şimdi konunun meraklıları fiilen bağımsızlığını ilan eden Donetsk Halk Cumhuriyeti (DNR) ve Lugansk Halk Cumhuriyeti’nin (LNR) etkili hava savunma sistemine sahip olmadığını, Ukrayna’nın SİHA’larla saldırıya geçtiğinde çaresiz kalacaklarını öngörüyor. Verilen bilgilere göre Ukrayna ordusu, daha önce 6 TB2’nin Javelin tanksavarlarla uyumluluğunu ve operasyonel kapasitesini test etti. Ukrayna medyası ordunun Donbas’ı kurtarmak için SİHA’ların etkili olduğu Karabağ deneyimini tatbik ettiğini ve olası operasyonlara hazırlandığını yazıyor. Ukrayna Hava Kuvvetleri 2 Aralık’ta Clear Sky tatbikat serisine bir Amerikan MQ-9 Reaper’ın katılacağını duyurdu. Bu haberler olası savaş senaryosunda SİHA’ların yerinin büyük olacağını gösteriyor.
Asıl cesaret veren kaynağın Beyaz Saray’ın müstakbel sakini Joe Biden olduğunu görmemek olmaz.
Zelenski iktidara gelirken Donbas’taki savaşta Rusya’ya daha fazla ödün vermeden çözüm üretmekten söz etmiş ama sonra ‘belirsizlik’ siyaseti gütmüştü. Hatta Dombas’tan bazı birlikleri çekip ateşkes ihlallerine misilleme yapılmamasını emrederek Batılı destekçilerini üzmüştü. İngiliz dış istihbaratı MI6’nın Zelenski’ye sitemlerini ilettiği aktarılıyor!
Poroşenko da Zelenski’nin Rusya ile konuşarak krizi çözme önerisiyle dalga geçmişti. Eski başkan, Ukrayna’yı küçük düşürmeden bunun imkânsız olacağını savunmuştu:
“Bu haftalar içinde mümkün. Yapman gereken tek şey Putin’in gözünün içine bakıp dizlerinin üzerine çöküp barış dilemendir. Başka yolu yok. Çünkü iki yılda ülkenin savunmasını mahvettin.”
Biden’ın zaferi Zelenski’deki bu belirsizliği biraz dağıtmış sanki.
Amerikan siyaseti değişmediği halde neden Donald Trump değil de Joe Biden Kiev’i gaza getiriyor? Obama döneminde Ukrayna dosyası başkan yardımcısı olarak Biden’daydı. Biden 6 kez Kiev’i ziyaret etmiş, Rus karşıtlarına cesaret vermişti. Muhtemelen şahsi çıkarları da Kiev’i yakın planda tutmayı emrediyor. Biden’ın oğlu Hunter üzerinden Ukrayna’daki çetrefilli ilişkiler çok özel şeyler fısıldıyor. Bundan siyasi koz çıkarma çabası Trump’ı neredeyse koltuğundan indiriyordu. Temsilciler Meclisi’nden geçen azil tasarısı Cumhuriyetçilerin elindeki Senato’da önlenmişti. Sızan bilgilere göre 2014’te doğalgaz şirketi Burisma, Hunter’ı bol maaşla yönetim kurulu üyesi yapmıştı. Alengirli bir iş. Başsavcı Viktor Şokin şirketteki yolsuzluklara odaklanınca Biden’ın sigortaları atmış; Poroşenko’yu 1 milyar dolarlık yardımı geri çekmekle tehdit etmiş. Biden bunu 2018’de Dış İlişkiler Konseyi’ndeki konuşmasında, başsavcıyla ilgili gerekeni yapma sözüne rağmen kendisini geçiştiren Poroşenko’ya “Savcı kovulmazsa parayı alamayacaksın. Pekala, o… çocuğu” dediğini aktarmıştı. Trump da Biden’ı vurabilmek için Zelenski’yi “Sen şu işe bir el atıver” diyerek sıkıştırmıştı. Trump, Zelenski’den istediğini alamayınca 400 milyon dolarlık askeri yardımı dondurmuştu. Kırım zaten Trump’ın umurunda değildi. 2016’da “Biliyorsunuz, Kırım halkı, duyduğum kadarıyla, oldukları yerde olmaktansa Rusya ile birlikte olmayı tercih ederdi” demişti. Biden ise ‘Kırım fatihi’ olmak istercesine gürlüyordu!
Biden’ın zaferiyle birlikte Donbas civarında askeri hareketliliğin başlaması ve Donetsk’te iki askerin ölmesi tesadüf değil. DNR’nin eski Savunma Bakanı Igor Strelkov, bölgede Biden’le birlikte saldırıların artmasını bekliyor.
Ukrayna Dışişleri Bakanı Dmitro Kuleba, “Eminiz ki Biden Rusya’nın saldırganlığı konusunda sert olacak… Rusya, Kırım’dan çekilecek” diyor. Türkiye’den süreçte umdukları rolü “Liderlik” olarak çerçeveleyip ekliyor:
“Türkiye bizim tarafımızda.”
Kırım, Rusya açısından artık kapanmış bir hesaptır. Burada statükonun değişmesi Rusya’yı yeniden parçalayacak bir sürecin başlamasına bağlı. Rusya ise toparlanma çağında.
Ukrayna bölünme sürecine Rus etkisine karşı Turuncu Devrim ile; ardından yeniden iktidara gelen Rus yanlılarına darbe komploları ile; yasal statü verilen neo-Nazilerle; şiddeti kızıştırmak için polis öldürmekten çekinmeyen ve Odessa’da sendika binasına sığınan Rus yanlılarını cayır cayır yakan Sağ Sektör ile; ‘Azınlık Dil Yasası’nı iptal edip Rusça, Macarca ve Romence’nin resmi dairelerde kullanılmasını yasaklayan kararlarla geldi. NATO cephesi bu adımlara alkış tutarak, Çariçe 2. Katerina’nın 237 yıl önce Sivastopol’e çaktığı kazığın sökülmesini umuyordu. Putin, buna, 1954’te Khruşçev’in Ukrayna’ya bağladığı Kırım’ı geri alarak yanıt verdi. Çarlar gibi Putin de asi bölgeyi ‘Yeni Rusya’ olarak görüyor. Ve Putin Güney Osetya ve Abhazya’da uyguladığı bir senaryoyu burada da tekrarlıyor: Bölge insanlarına Rus pasaportu dağıtılıyor. Yıl sonuna kadar düzenlenen pasaport sayısının 1 milyonu bulacağı öne sürülüyor.
Putin daha önce, Ukrayna kendi vatandaşlarına saldırırsa bunun sonuçlarının ağır olacağını söylemişti. Şimdi bölgedekiler Rus vatandaşı oluyor. Bununla uyarı fiilen “Benim vatandaşlarıma saldırı olursa…” diye güncelleniyor.
Türkiye’nin Karabağ’da Rus nüfuz alanına girmesi Rusya’nın Azerbaycan’a askeri olarak dönüşünü sağlayıp hem Erivan hem Bakü’nün üzerindeki etkisini artırdığı için bir al-ver dengesi içinde değerlendirilebilir. Yine de Rusların sonuca ateş püskürdüğünü görüyoruz. Kırım başka hiçbir şeye benzemiyor. Donbas’ta da askeri çözüm Rusya’yı savaşın içine çekebilir. Ve NATO üyesi bir ülke bu krizin bir tarafında olacak. Ukrayna’daki krizlerde Batılı ülkeler Rusya’ya karşı yaptırımlarla ‘görev savuşturmayı’ tercih etti; kimse Türkiye kadar Rusya ile kafa kafaya gelecek pozisyonlara girmedi. Hayırlısı.
Kaynak: Gazete Duvar