Basına ve Kamuoyuna: Başbakan Erdoğan Artık Yeter!

[ A+ ] /[ A- ]

erdoğan_m

5 Ağustos günü bir televizyon programında, Türkiye Cumhuriyeti Başbakanı ve Cumhurbaşkanı adayı Recep Tayyip Erdoğan, Türkiye halklarına yönelik nefret söylemlerine bir yenisi daha ekledi. Daha önce 2011’de “Ne Ermeniliğimiz, ne Yahudiliğimiz, ne çok affedersiniz Rumluğumuz kaldı” diyerek halklara saldıran Erdoğan, bu sefer de “Benim için neler söylediler. Gürcü’dür diyen oldu. Çıktı bir tanesi affedersin çok daha çirkin şeylerle, Ermeni diyen oldu” diyerek, kullandığı nefret söyleminin bir dil sürçmesi olmadığını kanıtladı. Daha önce meydanlarda Alevileri yuhalatan başbakan Erdoğan bu sefer de bu toprakların halklarına yönelik en bilindik nefret söylemlerinden birini; bir halka mensup olmanın kendisini bir hakaret ifadesi olarak kullandı.

Türkiye’deki tüm ezilen halklara, Hristiyanlara, Musevilere, Alevilere, Ezidilere, kadınlara, LGBTİ’lere kısaca tüm farklılıklara yönelen bu saldırgan ırkçı tavır ve devlet erkanınca kullanılan nefret dolu dil, devletin tekçi anlayışının ve kendisi gibi olmayana karşı tahammülsüzlüğünün dışa vurumudur. Bu dışa vurumun sonucu bize; kilise ve sinagog saldırıları, linçler ve cinayetler olarak dönmektedir. Gerçekleşen bu gibi nefret söylemleri ve yaşanan olaylarda saldırganların cezasız bırakılmaları; bu ve benzeri olayları adeta teşvik etmektedir.

Biz bu tutumu, Sevag Balıkçı cinayetindeki “bilinçli taksir”den, Maritsa Küçük cinayetindeki vurdumduymazlıktan, Zirve yayınevi katliamı davasından, çok yakın bir zamanda Agos Gazetesine ve şimdi Fatih Akın’a yönelik ölüm tehditlerinden biliyoruz. Biz bu tutumu; nefret cinayetlerinin failleri serbest dolaşırken Sevan Nişanyan’ın Ermeni kimliğinden dolayı hapishanede olmasından biliyoruz. Bu teşviklerin sonuçlarının en iyi tanığı şu anda üzerinde bulunduğumuz kaldırımlardır. Erdoğan hükümeti döneminde, Hrant Dink cinayetindeki işbirliğini, dava sürecini ve faillerin/azmettiricilerin serbest bırakılmasını da unutmayacağız, unutturmayacağız! Şu bir gerçek ki kendinden olmayan tüm inanç ve kimlikleri dışlayan ve aşağılayan bir anlayış cumhurbaşkanı seçilse bile hiç bir zaman bizi temsil etmeyecek, kalbimizin cumhurbaşkanı olmayacaktır.

Biz Ermeniler, Türkiye halklarından biri olarak, seçim öncesi oy hesaplarına alet olmayı, milliyetçi duyguları kabartmak adına hedef gösterilmeyi reddediyoruz. Biz ‘bir bebekten katil yaratan’ bu ırkçı ve tekçi zihniyete karşı bir arada durarak, çoğulculuğu ve kardeşliği savunmaya devam edeceğiz. Biz Bizler bu ülkeden ayrılmadan, bu ülkede ayrıştırılmadan ve ötekileştirilmeden herkesin özgür ve demokratik bir ortamda diğer kimlik ve inançlarla eşit yaşamak istiyoruz. Tüm bu nefret ortamına karşı biz saklanarak, aslını inkar ederek değil, dayanışarak varlığımızı sürdüreceğiz!

Erdoğan’ın bu nefret söylemi TCK 216. maddesine göre bir suçtur. Bu açıklamamızla yetkililere suç duyurusunda bulunuyoruz ve göreve davet ediyoruz.

NOR ZARTONK / ՆՈՐ ԶԱՐԹՕՆՔ