Etkin Haber Ajansı
Türkiye Barış Meclisi, Cezayir Restorant’ta düzenlediği basın toplantısında Kürt sorununa ilişkin son gelişmeleri değerlendirdi. Basın toplantısına çok sayıda gazeteci, aydın, sanatçı ve yazar katıldı. Barış Meclisi adına konuşan Hakan Tahmaz, dün Hakkari’de yaşanan çatışmadan sonra Kandil’e yönelik hava harekatına işaret ederek, “Muktedirler savaşı bir kez daha denemeye karar vermiş durumda” dedi.
Toplumda “yeter artık, sorun çözülsün” duygusunun en güçlü olduğu dönemlerin yaşandığını ama aynı zamanda, en büyük hayalkırıklıklarının, kaygıların yaşandığını dile getiren Tahmaz, PKK’nin ilan ettiği ateşkes sürecinde oluşan fırsatların değerlendirilemediğini söyledi. Tahmaz, “Değerlendirilseydi bugün bu kadar büyük acılar yaşamazdık, savaş yeniden denenebilir bir araç haline gelmezdi” dedi.
Tahmaz, bugün yaşanan savaşın, 90’lı yıllardan daha ağır bedelleri olabileceğini ifade ederek, bugün her zamankinden daha fazla barışa ihtiyaç olduğunu söyledi.
‘Sanatçılar barıştan yana olmalı’
Kardeş Türküler solisti Feryal Öney, sadece sanatçılara çağrı yaptığını belirtti. Sosyal medyada savaş çığırtkanlığı yapan sanatçılar olduğunu söyleyen Öney, “İnsanlar düşüncelerini özgürce ifade etsinler ama sanatçıların çok dikkatli olması gerekiyor. Sanatın dili herşeye müsait. Savaşa davet de müsait. Keşke bütün sanatçılar barıştan yana olsa” dedi.
Muhattap belli, diyalog yolu açık
Gazeteci yazar Murat Çelikkan, bugün ölüm ve şiddetin tehditle dayatıldığını söyledi. “Topyekün savaşı desteklemezseniz, Başbakan’ın sözlerine bakılırsa hedef ve tehdit altındasınız. Türkiye’de barışı savunanlar tehdit altında. Sadece ölüm ve şiddet açısından değil, demokrasi açısından da bir tehlike var” diyen Çelikkan, siyasi iktidarın Kürtlersiz ve onların seçilmiş siyasi temsilcileri olmaksızın çözüm arayışından vazgeçmesi gerektiğini söyledi. Çelikkan, “Muhatap bellidir. Diyalog yolu da açıktır” dedi.
Oldukça öfkeli ve üzgün konuşan Deniz Türkali, “Kimse benden sakin, aklıbaşında, soğukkanlı öneriler beklemesin” diyerek sözlerine başladı. Sesi titreyerek konuşmasını sürdüren Türkali, şunları belirtti: “Çok öfkeliyim, çok çok üzgünüm. Bu önerilerin hepsi çok değerli, yürekten katılıyorum. Ama bildiğim bir şey var kime ne söyleyeceğimi çok iyi biliyorum. Bu konuşmalar nereye varacak onu da bilemiyorum. Ürktüm. Son derece dayanışmacı, aynı dünya görüşüne sahip olduğunu zannettiğim arkadaşlarım inanılmaz sovenist, militarist mesajlar geldi. Korkuyorum ve korkmaktan korkmalayım, bizi korkutanlar asıl korkanlar. Ne yapıp edip şu savaşa karşı duralım.”
Dr. Erol Katırcıoğlu, Başbakan Erdoğan’ın dün yaptığı “sözün bittiği yerdeyiz” açıklamasına işaret ederek, “İktidarın sözün bittiği yer dediği şey bizim sözümüzün başladığı yer diye düşünüyorum. Bugün itibariyle barışseverlerin sesini daha fazla yükseltmesi gerekiyor” dedi. Katırcıoğlu, BDP’li milletvekillerine Meclis’e dönme çağrısı yaptı.
Ahmet Torak da BDP’li vekillerden daha fazla çaba beklediğini söyledi, vekillerin Cumhurbaşkanı ile görüşebileceklerini dile getirdi.
‘Onurumuzu portmantoya asıp meclise gitmeyiz’
BDP İstanbul Milletvekili Sırrı Süreyya Önder, bir yandan kendilerini meclise davet edenlere yanıt verirken, diğer yandan AKP’ye mesaj verdi.
Önder, “En büyük bedeli hep barış savunucuları ödemişlerdir. Dünyanın her yerinde ve her zaman böyle olmuştur. Bugün de böyle oluyor haysiyet cellatları, savaş çığırtkanları, güvercin kasapları sürekli savaşı yüceltiyorlar. Bu ülkenin vicdanı, onuru, hafızası olan arkadaşlarımız, kardeşlerimizi cellatlerin önüne atıyorlar. Buna karşı durmalıyız” dedi.”
“Sizlerden yetki aldık ama bu yetki şunu içermiyordu, izzetinizi portmantoya asın öyle girin diye bir yetki veren olduğunu sanmıyorum” diyen Önder, Meclis’e onursuz bir şekilde gitmeyeceklerini söyledi.
Önder, gasp edilmiş haklarının tanınması gerektiğini, haklarının bir pazarlık konusu yapılamayacağını belirtti.
Önder, şöyle konuştu: “Tıpış tıpış geleceklere, tükürdüklerini yalayacaklar, diz üstü yürüyecekler gibi bir zihniyete, çapulculuğa asla pirim vermeyi düşünmüyoruz. Barış için bedel ödeyeceklerin arasına mesafe benzeri gibi terminlerle hizaya çekilmek istenenler arasında adımız geçiyor. Başbakan bu meselede çok yeni. Bizim tarihimiz bu meselelerde sosyal haklar ve özgürlükler mücadelesinin tarihidir. Bugün onların en önemlilerinden birini toprağa vereceğiz. Bizim tarihimizde buna boyun eğmek yoktur. Hapishaneler de başımız üstüne, mezarlıklar da… Ne yapalım ölümden öteye köy yok. Ama barış için ne gerekiyorsa çağırın, çağrısınlar, zemin sunsunlar katkımızı sunalım. Ama onurumuzu portmantoya asıp gitmemizi kimse beklemesin. İnsanlıktan çıkarız, insanlıktan çıkanın kimseye faydası yok.”