AKP Yapısal Reform Hedeflerine IMF’yi İnandıramadı

[ A+ ] /[ A- ]

imf

Sendika

Uluslararası Para Fonu (IMF), Türkiye Ülke Raporu’nu yayımladı. Raporda, Türkiye’de ekonomi politikalarında bir değişiklik olmaması durumunda orta vadeli ekonomik performansın yakın geçmişten daha zayıf olacağı tahmininde bulunuldu.

Türkiye’nin düşük iç tasarrufları ve rekabetle ilgili sınırlılıklarının yatırım ve ihracatı sınırladığını belirten IMF, mevcut politikalar ve ulusal tasarruf oranlarıyla yıllık orta vadeli yıllık büyüme oranını yüzde 3.2 olarak yeniledi.

Raporda, Türkiye’de özel tüketim ve yatırım zayıflarken kamu harcamaları ve net ihracatın sürüklediği büyümenin 2014’ün ilk yarısında yıllık yüzde 2.7’ye gerilediği belirtildi.

Türkiyeli ‘yetkililer’ AKP’nin reformuna güveniyor, IMF güvenmiyor

Raporda, Türkiyeli yetkililerin IMF uzmanlarının görüşünü büyük ölçüde paylaştıkları ancak 2015 için büyümede yüzde 4 dolayında bir hızlanma öngördükleri bu öngörüyü de reform programlarına bağladıkları belirtildi. Bahsi geçen reform programı ise Başbakan Ahmet Davutoğlu’nun ilk 9 maddelik kısmını açıkladığı 25 maddelik yapısal reform paketi. Sermayenin istekleri ve beklentileri üzerinden hazırlanan yapısal reform paketinin açıklanan kısmı beklenen etkiyi yaratamamıştı. Çünkü paket önceden verilen ancak tutulmayan hedeflerden oluşuyordu.

Emperyalizme bağımlı Türkiye ekonomisinin risk alanı oldukça fazla

IMF ülke raporunun “riskler” bölümü altında, gelişmiş ekonomilerde para politikasının normalleşmesi ya da yükselen ekonomilerdeki büyüme tahminlerine ilişkin beklentilerde değişiklik yaşanmasının sermaye akışlarında bir azalma ya da ani bir duruşa yol açabileceği bunun da dış açığı kapatmada büyük sıkışmayla sonuçlanabileceği ve bir resesyona yol açabileceği vurgulandı.

Ayrıca Avrupa’daki yavaş büyüme ve jeopolitik gerilimlere dikkat çekilerek şu değerlendirmeler yapıldı:“Avrupa’da beklenenden düşük büyüme Türkiye’nin ana ihracat piyasasında talebi yaralar. Suriye ve Irak’taki çatışmaların Türkiye’ye ekonomik yayılımı ihracatı negatif etkiledi. Ukrayna ve Rusya arasındaki gerginliğin etkileri şimdiye kadar sınırlı kaldı, fakat finansal piyasalarda riskten kaçınmada bir genelleşmeye neden olursa etkisi önemli hale gelebilir. Petrol fiyatlarında ani artış dış açığı daha da genişleterek, Türkiye’nin ithalat faturasında hemen belirgin bir etkiye sahip olur.”

IMF: Kamusal giderleri azaltın

Türkiye’nin ulusal tasarruf oranlarının 2013’te yüzde 14’ten az olduğunu, bunun yükselen piyasa ekonomileri arasında en düşüklerden biri noktasında bulunduğunu kaydeden IMF, “Yatırımlar GSYH’nın yüzde 22’si düzeyinde ve yükselen piyasalar ortalamasının biraz altında bulunuyor. Bu nedenle cari işlemler açığını düşürmeye yönelik politikalar yatırımları düşürmeden ulusal tasarrufları artırılmasını hedeflemeli” diyerek sosyal hizmetlere, kamusal giderlere ve işçi ücretlerine ayrılan payı azaltılmasını işaret etti.

‘Seçim gerginliği bitecek, piyasalar rahatlayacak’ avuntusu

Ülke Raporu’nda IMF’nin Türkiye’den sorumlu İcra Direktörü İbrahim Çanakçı’nın bir açıklaması da yer aldı. Çanakçı, “Seçim dönemi 2015’in ilk yarısında bitecek ve büyük yapısal reformlar için bir fırsat penceresi teşkil edecek 2015 ortaları ve 2019 arasında bir seçim yapılması planlanmıyor” dedi.

Üretim zorlamasına da açlık sınırında yaşamaya da devam

Çanakçı açıklamasında yapısal reform paketini temel alıp, sıkı mali politikaya ve enerji yatırımlarına dikkat çekti. Çanakçı’nın “Kömür kaynaklarının verimli kullanımını teşvik edecektir” ifadesiyle madencilik sektöründe üretim zorlamasının devam edeceği IMF raporlarına da girmiş oldu.

Çanakçı’nın açıklamasından satır başları özetle şöyle:

-Makroekonomik istikrarda dikkatli olurken yetkililer özel tüketimin hane halkı harcanabilir gelir artışı ötesinde artışını kısıtlayacak. Bu büyük ölçüde ihtiyati önlemlerce yerine getirilecek. Özel tasarrufların 2017’de, bu yılki oran olan yüzde 11.7’den yüzde 13.3’e yükselmesi bekleniyor. Sıkı mali politika duruşuyla kamu sektörü de iç tasarruflara katkı yapacak.

-İleri bakıldığında, sıkı bir mali politika duruşu, para muhafızının enflasyona karşı mücadelesine katkı yapacak temel bir faktör olacaktır.

-Yetkililer yeni finansman modelleri geliştirecek ve enerji açısından verimli yatırımlar için teşvik edici olacak, yenilenebilir enerjide kapasite iyileştirmelerini cesaretlendirecek ve içteki kömür kaynaklarının verimli kullanımını teşvik edecektir. Kalan dönüşüm programlarıyla yetkililer emek piyasasındaki zayıflıklara yönelecek, iş ortamını iyileştirecek ve rekabetçilikle verimliliği destekleyecektir.