Akıl ve Vicdan

[ A+ ] /[ A- ]

ece

Ece TEMELKURAN
Milliyet Gazetesi

Şu nasıl bir ülkedir: Adının içinde ‘adalet’ olan hükümet partisi, ‘istihdam büroları’ adı altında işçilerin köleleştirileceği bir sistemi getirip hayatını emeğiyle kazanan insanları ‘Kunta-Kinteleştirmeye çalışır.

Bir gecede memleketteki yargı sistemini, ‘Bize bugünlerde şöyle bir yasa maddesi lazım’ diyerek değiştirir ve muhalefet partisi, ‘Ama bize öyle dememişlerdi. Gece yarısı yaptılar, ne oldu anlamadık’ der.

Bu memleketin en acılı yaralarını, anne tükürüğü gibi şifalı sözleriyle iyileştirmeye çalışmış bir ‘koca yazar’ını bir bakan, ‘Bu ülkeyi sevmeyenler var’ diye hedef gösterir.
İnsanlarının canlı canlı yakıldığı bir otel hâlâ müze yapılamamıştır ve bundan yüksek sesli, kitlesel bir utanç duyulmamaktadır.

Faşist provokatörler bir üniversitede ayan beyan çocuk öldürmeye çalışırken yakalanıp ‘dinlendirildikten’ sonra hemen salıverilmektedir.

Burası hangi ülkedir? Burası 80’lerde Latin Amerika’da askeri darbe sonrası darmadağın olmuş bir ülke değil, burası Türkiye. Burada darbe yapmaya gerek yok!

Saldırı-savunma
Çünkü burada, işçileri daha da insanlıktan çıkarmak için iş bulma süreci özelleştiriliyor. Burada Yaşar Kemal, Çevre ve Orman Bakanı Veysel Eroğlu tarafından ‘Türkiye’yi sevmemekle’ suçlanabiliyor.

Sivas katliamının üzerinden bir yıl daha geçiyor ve biz gazeteciler her yıl gidip aynı otelin aynı lobisinde bu ülkenin kaybettiği vicdanını arıyoruz.

Akdeniz Üniversitesi’nde elinde silah adam öldürmeye çalışan provokatörün salıverilmesine karşı çıkan sesler duyulmuyor.

Vicdanın ve aklın uğradığı bu saldırıya karşı vicdanımızı ve aklımızı dayanışarak korumaktan başka çaremiz yok.

Hrant’ın meydan kalbi
Son yıllarda vicdanımızı ve aklımızı korumak için yaptığımız en ‘kalabalık’ dayanışma Hrant’ın ölümünden sonra gerçekleşti.

Hrant, o günden beri sadece Hrant değil. Herhalde ölümünün en azından böyle bir şeye yaradığını, insanların vicdanının harekete geçmesi için o vicdana en derin çentiği ölerek attığını bilseydi gam yemezdi.

Ne tuhaf ve acıklıdır ki arkadaşımızın, kardeşimizin, meslektaşımızın öldürülmesi, siyasi gerilimler sebebiyle birbirine selam vermeyecek grupları bir araya getirdi.

İnsan zinciri
Şimdi, bugünlerde yeniden ‘birleşiyor’ insan zinciri. 4 Temmuz’da İstanbul Taksim’de, Galatasaray Lisesi’nin önünde 18.30’da bir insan zinciri kurulmaya başlanacak.
Vicdan ve akıl için bir insan zinciri. 6 Temmuz’da Beşiktaş Meydanı’nda saat 10.00’da duruşma için toplanacak insanlar. Gelin!

Çünkü bugünlerde birbirimizi görmeye çok ihtiyacımız var. Kendimizi sokakta görmeye ihtiyacımız var.
‘Rejimin teminatı’ tartışmalarının yapıldığı bugünlerde bizim teminatımız ne?

Düşünen, insanları ve ülkeyi kendilerine benzetmeye çalışmadan seven, her gün bu ülkenin nereye gittiğine dair kahrolan, artık bu ülkede kendini eskisi gibi ‘ev sahibi’ hissetmeyenlerin teminatı ne? Bizim, birbirimizden başka çaremiz yok.

Teminatımız ise hiç. Bu insanlara işte, yine, Hrant ev sahipliği yapacak. Kendi katilini arayan zarif bir ruh olarak bizi yine o ağırlayacak geniş kalbinde, kalbinin İstanbul’a düşen gölgesi meydanlarda. Gelin!