Ancak bu böyle gitmez, sömürü devam etmez!”
Taksim Meydanı’ndaki inşaatı bahane ederek, İstanbul’daki 1 Mayıs birlik, mücadele ve dayanışma günü kutlamalarını emekçilere yasaklayan AKP Hükümeti, polis müdahalesiyle kenti savaş alanına çevirmiş, her halktan işçinin canına kastetmiştir. Uygulanan devlet terörü sonucunda çok sayıda kişi yaralanmıştır.
İşsizliğin, kuralsız ve güvencesiz çalışmanın arttığı, kentsel dönüşüm adı altında emekçi halkın evinden, mahallesinden sürüldüğü, doğa katliamlarının yaşandığı, kışla cinayetlerinin ve nefret suçlarının arttığı, mahkemelerin adalet dağıtmadığı bir dönemde, taleplerini dile getirmek isteyen herkes 1 Mayıs’ta yine sokaktaydı. Tüm illerde alanlara çıkan her halktan işçiler ve emekçiler, eşitlik, kardeşlik, barış ve özgürlük taleplerini dile getirdiler.
İstanbul’da ise, ‘meydan düzenlemesi’ni ve açılan çukurları bahane eden AKP Hükümeti, emekçilerin yıllar süren mücadelesi sonucu kazanılan Taksim Meydanı’na girişi ve dolayısıyla 1 Mayıs kutlamalarını yasaklamıştır. Bu karar, siyasi bir karardır. Nitekim İstanbul Valisi Hüseyin Avni Mutlu’nun Taksim’de gösteri ve eylem yapmanın hukuken mümkün olmadığını söylemesi, İçişleri Bakanı Muammer Güler’in bunu destekleyen açıklamaları ve Başbakan Recep Tayyip Erdoğan’ın sendika yöneticileriyle yaptığı görüşmelerdeki itirafları, bizlere asıl niyeti açıkça göstermektedir. Mimarlar Odası’nın yapmış olduğu açıklamalar da meydanın kullanımında bir sorun olmayacağı yönünde ve hükümet yetkililerini yalanlar niteliktedir. ‘Taksim Yayalaştırma Projesi’ adı altında devam eden zorbalık ve talan, Taksim’i biz yoksullara kapatma ve sermayenin kâr merkezi haline getirip ‘soylulaştırma’ planı şeklinde işlemektedir. Ancak AKP Hükümeti, kazdığı çukurlara kendisi düşecektir!
AKP’nin ikiyüzlülüğü bir kez daha açığa çıkmıştır. 1 Mayıs kutlamalarını engellemek için İstanbul’da fiilen sıkıyönetim ilan eden hükümet, ‘demokratlık’ kisvesi altında sürdürdüğü düzen, AKP’nin, ‘sermaye bekçiliği yapan bir terör devleti’ olduğunu bir kez daha gözler önüne sermiştir. Biber gazı tüfeklerinin insanlara hedef alınarak ateşlenmesini, polisin coplarla saldırmasını, hastane kapısından tazyikli su sıkılmasını ‘orantılı şiddet’ olarak savunan devlet yetkilileri bilmelidirler ki, hakkını arayan işçi ve emekçilere hiçbir müdahaleyi haklı görmeyecek, şiddetin orantı hesabını yapmayacağız. 1 Mayıs’ta Taksim Meydanı’na ulaşımın engellenmesi, Türkiye’nin dört bir yanından getirilen polislerin, gaz bombaları ve tazyikli su ile tüm emekçilerin hayatına kastetmesi kabul edilemez! Taksim Meydanı’na ulaşmaya çalışan emekçileri ‘marjinal’ ilan edenler karşılarına Türkiye’nin çoğunluğunu oluşturan ve hayatı yaratan işçi sınıfı ile ezilen halkları almışlardır. Asıl marjinal olan, burjuvazi ve onun bekçiliğini yapan AKP Hükümeti’dir!
1 Mayıs’ta ‘Eşitlik, Özgürlük, Kardeşlik ve Barış’ şiarıyla alanda olan Nor Zartonk, Türkçe, Ermenice, Kürtçe sloganlarıyla ve coşkusuyla her halktan işçileri ve emekçileri selamlamıştır. 1 Mayıs’larda sokağa çıkmak ve Taksim’in 1 Mayıs alanı olduğunda ısrar etmek, her türlü özgürlüğün gasbı üzerinden kurulmak istenen düzene direnmektir! Yaşam alanlarımızın ve tarihi kültürel mirasımızın talan edilmesine, ekmeğimizin ufaltılmasına, emeğimizin değersizleştirilmesine, geleceksizleştirmeye, güvencesizleştirmeye direnmektir! Haksızlığa ve zulme direnmektir!
Yaşasın Eşitlik, Özgürlük, Kardeşlik, Barış!
NOR ZARTONK / ՆՈՐԶԱՐԹՕՆՔ