15 Şubat Pazar günü, emek örgütlerinin ve sivil toplum kuruluşlarının düzenlediği İşsizliğe ve Yolsuzluğa Karşı Birleşik Mücadele Mitingi‘ne Umut Kooperatifi pankartı arkasında katılacağız. Bu amaçla 15 Şubat Pazar günü saat 10:00’da Tepe Nautilus’un önünde buluşuyoruz ve tüm dostlarımızı mitinge bekliyoruz.
DİSK, Türk-İş ve KESK‘in mitinge yönelik olarak yaptıkları ortak açıklamada, küresel krizi tüm dünyada ağır ekonomik ve toplumsal sorunları derinleştirdikleri belirtilerek, şöyle denildi:
“Sermayeyi kurtarma programları için trilyonlarca dolar ayrılırken, emekçilere dönük kamu hizmetlerini daraltma önlemleri yaygınlaşmaktadır.
Asgari ücretten bile düşük ücretler, mesailerin ödenmemesi, iş güvenliği standartlarının ihlâl edilmesi, ücretli tatil izninin ihlâli, yarım ücretli çalıştırma gibi uygulamalar kural haline dönüşmekte, sermaye, iktidarlar ve uluslararası mali kurumlar, bu saldırıları krizden çıkış yolu olarak savunmaktadır.
Halbuki krizin etkilediği gelişmiş ülkelerin çoğunda, kamu müdahalesiyle istihdamı artırma, işçi çıkarmalara karşı tedbir alma biçimindeki politikalar tartışılmaya başlanmıştır.
Dünya Bankası son tahminlerinde, gelişmekte olan ülkelerdeki yoksulların sayısına 400 milyon kişi daha eklemiştir.”
Küresel krizin yanı sıra AKP iktidarının izlediği ekonomik politikaların da emekçi sınıfların çalışma ve yaşam koşullarının daha da kötüleştirdiği vurgulanan açıklamada, “Krizin Türkiye‘de emekçileri teğet geçmediği gün gibi ortadadır. Ülkemizde krizin etkisi, gün geçtikçe artan yaygın ve kitlesel işten çıkarmalarla en çarpıcı biçimde yaşanmaktadır” denildi.
İşten çıkarmalarda metal ve tekstil işkolları başı çektiğini ve işsizlik tüm alanlarda yaygınlaştığını ifade edildiği açıklamada şöyle denildi:
“Hizmetler alanında bankacılık, medya gibi sektörlerden başlayan işten çıkarmalar, turizm, inşaat gibi sektörlerde yaygınlaşarak sürmektedir.
Emekçilerin reel ücretleri ve özellikle asgari ücretin gerçek karşılığı sürekli erimektedir.
Krizin alevleri bazı sektörleri yalarken, tarım sektörü çoktan yanmaya başlamıştır. Krizin tarımdaki gerçek etkisinin yaz aylarından itibaren daha çarpıcı bir biçimde ortaya çıkması beklenmektedir.
Bu nedenle, ekonomide 2008 Temmuz-Eylül aylarında gözlenen yaklaşık sıfır büyümenin, 2009‘da daha da daralacağı açıktır.
İşsizlik krizine dönüşen kriz, aynı zamanda bir demokratikleşme krizine dönüşmektedir.
Çalışanları yoksullaştırmakla kalmayan kriz, onların eşit, barışçıl ve demokratik bir ülkede yaşama zeminini de tahrip etmektedir. Krizi daha az yara ile atlatabilmek, emekçilerin karar alma mekanizmalarına doğrudan katılımı, toplumsal alanın demokratikleştirilmesi, sorunların çözümünde diyalogun esas alınmasıyla mümkün olacaktır.
Krizin etkilerini son iki yıldır dalga dalga yaşamaya başlayan emekçiler, çalışma, örgütlenme, iş güvencesi haklarını ve ücretlerini korumak için giderek daha da yaygınlaşan bir eylemlilik içine girmektedir. Grevler, işgaller, mitingler, basın açıklamaları, yürüyüşler ile yaygınlaşan bu direnme eğilimi, emek hareketinde belirgin bir canlanmaya işaret etmektedir.
Her gün ülkemizin bir yerinde, kurumlarımızın alt birimleri il ya da bölgesel bazda omuz omuza yürüyüşler mitingler gerçekleştirmektedir. Bıçak kemiğe dayanmıştır.”
Mitingin “Krizin Bedelini Ödemeyeceğiz; İşsizliğe ve Yoksulluğa Karşı Birleşik Mücadele!” adı altında gerçekleştirileceğinin kaydedildiği bildiride, acil çalışma ve mücadele programı şöyle açıklandı:
“1- Krizin yol açtığı işten çıkarmalara, işyerlerinin kapatılmasına, işsizliğe, pahalılığa ve yapılan zamlara karşı örgütlerimizin verdiği mücadele ortaklaştırılacak ve dayanışma yükseltilecektir.
2- Örgütsüz halk kesimlerinin mücadelesine destek olunacak, onları yalnız bırakmayan bir anlayışla, sorunlarının çözümü için kamuoyu oluşturulacaktır.
3- Yapılan zamlara sessiz kalınmayacak, etkili bir muhalefet ile zamların geri alınması için mücadele verilecektir.
4- İllerde ve bölgelerde kurumlarımızın planladıkları etkinlikler birleştirilecek, yerel birimlerimizin ortak etkinliklerine merkezi destek verilecektir.”