Atılmış Köprüleri Yeniden İnşa Etmek

[ A+ ] /[ A- ]

Ragıp ZARAKOLU
Koxuz.org

Erivan. Dün sabah Hakkari’den yola çıktım, gece yarısı Erivan’da idim. Önce Van, sonra İstanbul, sonra bütün o geldiğim yolu geri giderek Erivan… Hrant’ın deyimi ile, “Uzak, yakın komşu” Ermenistan’a gitmek kolay değil. Onca yakın olmasına karşın, onca uzak durmaya çalıştığımız komşu.

Yine de iyi geçmişe oranla, eskiden Erivan’a gitmek için illa ki Moskova’dan geçmek zorunda idiniz. Şimdi sınır kapalı ama, hiç olmazsa İstanbul-Erivan hava köprüsü var. Bir zamanlar Berlin ile olan hava köprüsü gibi.

Soğuk savaş biteli onlarca yıl oldu, ama Ermenistan ile soğuk savaş hâlâ bitmedi. Bu nedenle, Türkiye-Ermenistan sınırını hâlâ Rus askeri bekliyor. Buna Ermenistan’ı Türkiye mecbur kıldı.

Son dönemde Azerbaycan, ateşkesi ihlal eden davranışlarını sıklaştırdı. Buna cesaret veren nedenlerden biri de, Türkiye’nin uyguladığı abluka.

Burada yeni bir savaş provokasyonunun önüne geçilmesi gerek.

Türkiye, Kıbrıs’taki Türk toplumunun güvenliği bahanesini, uluslararası hukukla çelişse bile bir fiili durumu sürdürmek için ileri sürebiliyor.

Ama Ermenistan’ın, zaten özerk olan Karabağ’ın güvenliği nedeniyle varolan fiili durumu devam ettirmesini eleştiriyor.

Eleştirmenin ötesinde Ermenistan’ı ablukaya alarak bir anlamda cezalandırıyor.

Türkiye büyük ülke olduğu için bunu yapmaya kendinde hak görüyor ve buna dünyada ses çıkaran olmuyor.

Ama Ermenistan bunu yapınca, küçük ülke olduğu için, petrolü olmadığı için yaşanan trajedi kimsenin umurunda olmuyor.

Ermenistan, küçük ama onurlu bir ülke ve çetin bir ceviz.

Ermenistan Küba gibi abluka altında.

Stalin, böl-yönet mantığı ile, Doğu Ermenistan coğrafyasını bir labirente çevirdi. Ermenilerin yoğun olduğu Karabağ’ı Azarbaycan toprakları içinde bırakırken, Türkiye ile Ermenistan arasındaki Nahçevan’ı da Azerilere bıraktı. Kemalist Ankara’nın da talebi ile. Oysa madem Karabağ Azerbeycan içinde özerk olacaktı, pekala Nahçevan da Ermenistan içinde özerk bölge olabilirdi, iki cumhuriyet arasında biraz olsun hakkaniyet ve eşitlik kaygısı olsaydı.

Ortaçağın en önemli Ermeni kültür merkezlerinden biri olan Culfa kenti de Nahçevan bölgesinde idi. Birkaç yıl önce Culfa kenti kalıntılarındaki Bin küsür yıllık haçkarlar ortadan kaldırıldı. Etnik değil, tarihsel temizlik!
Cavakethi bölgesi ise Gürcistan’a bırakıldı. Orada da son on yıldır ciddi sıkıntılar yaşanıyor. Ermeni kiliseleri Gürcüleştiriliyor. Ermenicenin kullanımı kısıtlanıyor, Ermenice eğitim konusunda sıkıntılar yaşanıyor.

Ani’de büyük bir ayıp işlendi. Hem tarihe, hem inanca karşı. Ama buna karşı, en iyi yanıt yine Kur’an’dan verildi: “Vay ki, gösteriş için ibadet edenlere!..”

MHP panik içinde, çünkü İttihat Terakki ideolojisi İslam-Türk sentezi ellerinden kayıp gidiyor, İslami eğilimi güçlü olanlar AKP’ye, Türkçü eğilimi güçlü olanlar ise CHP’ye kayıyor… Aslında bu olağan, Türkiye’de dinci yaklaşım ile milliyetçi yaklaşım, en büyük hegemonya kavgasını sürdürürken, böyle bir yırtılmanın yaşanması son derece olağan.

1915 yılında Alman talebi ile çıkarılan Cihat kararı da, dini inancın milliyetçilik adına kötüye kullanlımının örneklerinden biri idi.

Oysa Ani’de kilise ile cami arasında çatışma yok, paylaşım vardı. Selçuklu mimarisi dediğiniz şey, Ermeni ustaların kültürümüze paylaşımcı katkısıdır. Kümbetler, haçkarları model alan Selçuklu mezar taşları. Bunun en güzel örnekleri, Van kıyısında geçtiğimiz günlerde kültür mirası olarak koruma altına alınan Ahlat kentinde. Dilerim Van Gölü çevresindeki manastır ve kiliseler de koruma altına alınır, define avcılarının tahribatından kurtarılır.

Bunlar Ermeni mimarisi ve sanatının İslami inanç için yapılmış uyarlamalarıdır. Bu birlikte yaşama kültürü, Ermenice-Türkçe iki dilli paralara kadar uzanmıştır.

Selçuklu yönetimi sırasında ve sonrasında bir çok Ermeni beyliği özerk olarak egemenliğini sürdürmüştür. Ve Timur ile Osmanlı arasında kavga da, iki egemenlik arasındaki bir Ermeni Beyliğinin vergisini kime ödeyeceği konusundaki anlaşmazlıktan çıkmıştır.

Evet, tarihi Hakkari bölgesinden Erivan’a kısa sürede ulaşmak mümkünken, uzun bir yol aldık.

Kafamda ise Hakkari halkının Batıdan gelen Türkiyeli gençleri kucaklamasının görüntüleri vardı.

Devrimci Gençlik burada aslında sadece Zap’ın iki yakası arasında değil, iki halk arasında köprü kurmuştu. Bu köprüyü atmaya çalışanlar başarılı olamayacak.

Gençlik, Türkiye ile Ermenistan arasındaki, bu arada, Ani yakınlarındaki atılmış olan tarihsel köprüleri de yeniden inşa edecektir.

Buna inanıyorum.