Nesim Ovadya İzrail
Yıllar önce, Beyazıt Devlet Kütüphanesinin küçük çekmecelerde kartlardan oluşan kitap kataloğunu karıştırırken, önüme bir kitabın bilgileri yazılı bir kart çıktı. Yazarının adı olarak A. Madat yazıyordu. Hiç tanımadığım, duymadığım bir isimdi. Kitabın adı “Sahnemizin Değerleri” idi ve tiyatro sahnesi üzerine olduğunu anlayarak, kitabı kütüphane arşivinden talep ettim.
Kayınvalidemin tiyatro sanatçısı babası Oksen Şahinyan için bilgi toplamaya çalıştığım, 2000’li yılların başıydı. Kitap, iki cilt olarak, küçük ebatlı ve yazıları oldukça silikti. Bir kısmını tanıdığım, bir kısmını tanımadığım Türk ve Ermeni tiyatro sanatçıları hakkında ayrıntılı bilgiler vardı, ancak benim aradığım Oksen Şahinyan hakkında tek bir not yoktu. Aslında kitabın muhtevasına bakınca, Oksen Şahinyan’ın da yer alabileceğini düşündüm, ama yoktu. Kütüphanede bulunan fotokopi makinasında kitabın tamamını çoğaltarak “Sahnemizin Değerleri” eserini edindim ve kitaplığımda yerini aldı.
Okuduğumda, dilinin biraz sorunlu ve 1940’ların diline uygun kelimelerin oldukça fazla olduğunu tespit ettim. Sonraki yıllarda, tiyatro ve tiyatro tarihi konusunda bilgilerim arttıkça, zaman zaman “Sahnemizin Değerleri”ne başvurma ihtiyacım oldu. Başka hiçbir yerde yer almayan bilgilerin bu kitapta var olduğunu gördükçe, giderek “Sahnemizin Değerleri”nin değerini daha iyi anladım. A. Madat’ın Aşod Madatyan olduğunu ve Osmanlı ve Türkiye tiyatrosu için önemini keşfettim.
İran kökenli olması nedeniyle Madatyants olarak da adı geçen Aşod Madatyan’ın, kitabın yazarı olarak A. Madat şeklinde yazılmasının nedenini çözmek benim için zor değildi. Ülkemizde yaşayan gayrimüslim vatandaşların pek çoğunda var olan, kimliğini toplumun gözlerinden kaçırma, gizleme, göze batmama isteği, çok iyi tanıdığım bir şeydi. Adını mahkemeye başvurarak değiştirenler olduğu gibi, toplum içinde kimliğindeki isminden başka bir isimle tanınmaya gayret eden pek çok kişi biliyorum. Kısacası, ülkemiz tarihinde yaşanan birçok olumsuz olaylardan kaynaklanan, gayrimüslim vatandaşların isim değiştirme öngörüsü ile ülke yönetimine hâkim olan siyaset, bu konuda farklı yönlerden gelerek, ortak bir noktada buluşmuştur.
A. Madat’ı Aşod Madatyan yaparak özgürleştirmeye karar verdim.
Sahnemizin Değerleri
“Sahnemizin Değerleri”nin değerli hikâyesi sadece bundan ibaret değil. Aşod Madatyan, Cumhuriyet döneminde, sahnede en uzun süre ile bulunan, o nedenle tiyatro sanatına çok önemli hizmetler vermiş bir emektar. Son jübilesi 55 inci sanat yılında 1957’de yapılmış. Sahne sanatları konusunda sanatçıların büyük çoğunluğunun kaderini Aşod Madatyan da paylaşmış: Unutulmak. Bu eserin günümüzde yeniden yayınlanmasına vesile olarak Madatyan’ı unutmadığımı, aksine hatırlanması için çaba göstermiş olduğumu düşünüyorum.
“Sahnemizin Değerleri” kitabı, kaynaklardan, kitaplardan, kulaktan dolma bilgilerle değil, büyük çoğunluğu, Aşod Madatyan’ın yaşayarak, gözlemleyerek oluşturduğu bilgilerle yazılmış bir telif eser. Çünkü Madatyan bu değerli sanatçıların oynadığı oyunların rejisörlüğünü yapmış, onları yönetmiş, onları eğitmiş, onlara dokunmuş ve onları yetiştirmiştir. Mesela Behzad Butak’ı anlatırken, beraber çalıştıkları güzel ve kısa bir zamanda şahit olduğu hakikattan bahseder; Mahmut Moralı’yı Raşit Rıza ile beraber çalışırken tanıdığını; Ahmet Muvahhit ile bir gün başbaşa konuştuğunu; tiyatrodaki artist localarını ikişer kişi kullanmasına rağmen Küçük Kemal’e yer kalmayınca ona elverişli bir köşe hazırlayıp yanına aldığını ve bu oda arkadaşlığı sayesinde aralarında sanat konuşmaları yapabildiklerini anlatır Madatyan. Yine, Halide Pişkin ve Hüseyin Kemal Gürmen’le Madatyan’ın Halk Opereti’ndeki rejisörlüğü sırasında yakından tanışma ve beraber çalışma fırsatı buldukları anlaşılmaktadır.
“Sahnemizin Değerleri” kitabının satır aralarında, haklarında çok fazla araştırma yapılmamış Türk tiyatrosu sanatçıları hakkında oldukça değerli bilgi ve yorumların yer aldığı görülecektir. Mesela, Raşit Rıza, Şadi Fikret ve Cumhuriyetten sonra Ankara’da tiyatroyu başlatan Milli Sahne hakkında önemli detay bilgiler dikkate değerdir. Nurettin Şefkati’nin ilk sahneye çıkışında Ermenice bir piyeste rol aldığını ve sahnede Ermenice konuştuğunu, hatta diğer Ermeni sanatçılardan daha iyi Ermenice konuştuğunu Aşod Madatyan’dan öğreniyoruz.
Kitap okunduğunda, tiyatro sanatçılarının biyografilerinden çok, tiyatro sanatı açısından değerlendirmelerin yer aldığı, tiyatro edebiyatı denemelerinden oluşan bir eserle karşılaşıyoruz. Madatyan, çağdaşı olduğu kişileri yorumlarken, doğru bildiklerini kıt not veren, acımasız bir eleştirmen gözüyle ele alıyor, eksiklerini söylüyor. Mesela, aktris Siranuş’un Hamlet rolünde sahneye çıkmasını eleştiriyor. Yine kitabın başka bir yerinde, ünlü Türk tiyatro sanatçısı Burhanettin Tepsi için “Türk lisanını öz Türkler ağzından dinlemek sevinci”ni paylaşırken, diğer yandan “Mesleğinde ilerlemek gayretinde olmayan, cemiyeti faydalandırmayan bir adamın meslekte kalmaktaki ısrarı manasız değil mi” diyebiliyor. Madatyan analizlerini ve eleştirilerini açık açık yazıyor.
“Sahnemizin Değerleri”nde adı geçen hemen hemen herkes Mardiros Mınagyan ile ilişkili. Mınagyan’dan etkilenmeyen kimse yok gibi ve pek çok sanatçı Mınagyan’ın mektebinden yetişmiş. “Yirmi yıl sahne devlerinin yanıbaşında güneş gibi parlayabilen ve daha sonraki otuz sene sürekli olarak, az çok kıymet ifade eden sanatkârların yöneticisi olarak, edebi tiyatromuzun sembolü Mınagyan” diyerek bir gerçeği ifade ederken, Madatyan’ın bizzat kendisinin de Mınagyan’ın talebesi olmakla iftihar ettiğini ve onun ekolünün takipçisi olduğunu görmek gerekir. Dikkat edilirse, sanatçılar sahne yaşamlarına ya Güllü Agop Tiyatrosunda ya da Mınagyan Kumpanyasında başlamış.
Aşod Madatyan, “Sahnemizin Değerleri” kitabında Osmanlı dönemi için, 1908’e kadar Osmanlı tiyatrosu tarihinin önemli kaynak eseri olarak kabul gören ve 1914 ve 1915’te yayımlanan, 2008’de de Boğos Çalgıcıoğlu tarafından Ermeniceden Türkçeye kazandırılan Şarasan’ın (Sarkis Tütüncüyan) Türkiye Ermenileri Sahnesi ve Çalışanları isimli eserini referans olarak almıştır. Hatta Madatyan’ın Sahnemizin Değerleri eseriyle, Şarasan’ın Türkiye Ermenileri Sahnesi ve Çalışanları eseri dikkatle incelendiğinde, her iki çalışmanın benzer biçim ve tarza sahip oldukları görülecektir. Her ikisi de, basit birer biyografiler derlemesi olmayıp, farklı dönemlerde, yetkin iki yazarın yorumlarının yer aldığı tiyatro denemelerinden oluşmuştur.
“Sahnemizin Değerleri”nde kısa biyografilerde, İstanbul’da doğan Ermeni sahne sanatçılarının tiyatroyu Balkan ve Anadolu kentlerine taşıdığı, gittikleri her yerde tiyatro kültürünün ilk adımlarını attıkları görülmektedir. Böylece Madatyan, on sene kadar Romanya ve Bulgaristan’da yaşayan karma halk topluluklarını Türk tiyatrosuna ve Türkçeye bağlayan, başta Bursa olmak üzere birçok Anadolu kentlerine tiyatro sahnesini sevdiren Tovmas Fasulyacıyan’a tiyatro tarihimizde gerekli şeref payının verilmesi gerektiğini hatırlatıyor. Moliere ustası Fasulyacıyan’dan sonraki dönemde, Türk sahnesinde Moliere’in en iyi ve tam temsilcisi olarak Behzad Butak’ı işaret etmekten de geri durmuyor.
Aşod Madatyan’ın tiyatro edebiyatı denemelerinden oluşan “Sahnemizin Değerleri” kitabının tiyatro tarihimizdeki yeri özeldir. 80 yıl sonra yeniden yayınlanmak üzere düğmeye basıldığını görmek çok sevindirici. Hem de A. Madat yerine Aşod Madatyan olarak.
Kaynak: Serbestiyet