4 Kasım 2016 tarihinden bu yana Edirne F Tipi Cezaevi’nde tutuklu bulunan HDP’nin eski Eş Genel Başkanı Selahattin Demirtaş, bir grup gazeteciye bugün mektup gönderdi. Gönderilen mektuplarda Demirtaş’ın suçlandığı konularla ilgili avukatlarınca hazırlanan kapsamlı bilgi notları yer aldı.
Demirtaş, mektubunda şunları kaleme aldı:
“Bildiğin gibi, dışarıda HDP üzerinden, özellikle de benim adım üzerinden zaman zaman yoğun tartışmalar yürütülüyor. Sen de bu tartışmaları görüyorsundur.
Cezaevi imkanları ölçüsünde, tüm gelişmeleri takip etmeye çalışıyorum. Elbette bana ve HDP‘ye yönelik eleştirileri büyük bir saygıyla karşılıyor, eleştirilere değer veriyor, onları anlamaya çalışıyorum. Geçmişteki siyaset tarzımız, söylemimiz, pratiklerimiz konusunda özeleştirel yaklaşmak gerektiğine de samimiyetle inanıyorum.
‘Başarılı olsaydık bunlar yaşanmayacaktı’
Ayrıca bunu tüm siyasetçilerin yapması gerektiği kanaatindeyim. Bizler dört dörtlük siyaset yaptığımızı iddia edersek sadece kendimizi kandırmış oluruz. Nihayetinde Türkiye bugün bu haldeyse her siyasi aktörün kendi ölçüsünde sorumluluğu var, buna muhalefet de dahil. Barışı sağlayamadık, demokrasi getiremedik, ekonomi çöktü, toplum ağır bedeller ödüyor. Başarılı olsaydık bunların hiçbiri yaşanmayacaktı. Durum bu kadar nettir. Bence bu saatten sonra mazeretlerin arkasına sığınmanın da bir anlamı yok. Muhalefet topluma güven vermek istiyorsa özeleştiriden kaçmamalı, olgun bir şekilde özeleştiri verebilmelidir.
Değerli arkadaşım,
Bütün bunlarla birlikte, ben ve HDP üzerinden, son beş yıldır, hükümetin sistematik şekilde yürüttüğü kampanya bir eleştiri kampanyası değil, iftira ve kumpasa dayalı, medya ve yargı eliyle yürütülen bir linç kampanyasıdır. Benimle ilgili medyada yazılan, çizilen, söylenen neredeyse her şey, bariz bir yalan ve iftiraya dayanmaktadır. Bazı sözlerim bağlamından koparılarak algı oluşturulmaya çalışılmıştır.
Kumpasları çürüttük
Hakkımdaki tüm kumpas suçlamalarını mahkemelerde bir bir çürüttük ve bunları Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi (AİHM) önünde de ortaya koyup haklı bir şekilde davayı kazandık.
Bana yönelik temel suçlamalarda işin aslının ne olduğunu detaylıca bilmen için, avukatlarımın hazırladığı bir dosyayı ekte sunuyorum. Dosya belki biraz uzun olacak ama zaman ayırıp tümünü okuyabilirsen kumpasın ciddiyetini (veya ciddiyetsizliğini) daha net görmüş olacaksın. Bu dosyayı, mesleki çalışmalarında yardımcı olmasını umarak da iletiyorum.
Benimle ilgili son beş yıldır o kadar yoğun şekilde ve korkunç bir algı operasyonu yürütüldü ki, mahkemeler, dışarıda üretilen algı ile dava dosyamın gerçeği arasındaki uçurumda sıkışıp kalmış durumdalar. Biat etmiş yargıçlar, hakkımda üretilen algıya uygun şekilde yargılama yapıp bir an önce iktidarın beklediği ağır cezaları vermeye çalışıyor ve bunu yaparken Anayasa’yı, yasaları yerle bir ediyorlar. Birazcık hukuk vicdanı taşıyanlar ise korkudan ne yapacakları bilemez durumdalar. Çünkü koskoca Cumhurbaşkanı’nı yalancı çıkaracak bir karar vermenin maliyetine katlanmaktan çekiniyorlar.
Ve elbette bütün bunlar seçim kazanmak uğruna yapılıyor. AİHM Büyük Dairesinin hakkımda verdiği kararda da belirtildiği üzere, Cumhuriyet tarihinin en önemli referandumu ve cumhurbaşkanlığı seçiminde, Erdoğan rakiplerini hapse attırarak kendine siyasi üstünlük sağlayıp seçimleri öyle kazanmıştır. Bu karar bile başlı başına, 16 Nisan referandumu ile cumhurbaşkanlığı seçiminin meşruiyetini tartışmalı hale getirmiştir.
‘2023 hesapları var’
Şimdi sırada, aynı yöntemlerle 2023 seçimlerini kazanma hesabı var. Beni ve HDP’yi ‘terörist’ ilan edip kriminal hale getirerek, belki de göstermelik bir yargılama sonucunda “hükümlü” pozisyonuna düşürerek ya da partiyi kapatarak muhalefet bloğunu iyice sıkıştırmak hedefleniyor. ‘Bağımsız Türk yargısı’ tarafından verilecek olası bir karara saygı duymayıp HDP’ye selam veren herkesi daha ağır bir saldırı dalgasına tabi tutarak ‘terör destekçisi’ ilan etme kampanyasını üst boyuta taşıyacaklar. Bu nedenle ekte sana gönderilen bilgiler, hakikatin bilinmesi açısından olduğu kadar Türkiye’nin geleceğini ilgilendiren son derece önemli bir seçime giderken oluşacak siyasi dengeler açısından da hayati önemdedir.
Bizler her koşulda, barışın ve özgürlüklerin savunucusu olmaya, içeride veya dışarıda bunun mücadelesini yürütmeye kararlıyız. Bugüne kadar bir kez olsun mahkemelerden tahliyemi talep etmedim çünkü beni tutuklayanlar onlar değildi. Bu tutumumda herhangi bir değişiklik de olmayacaktır. Senden ricam halkın, ezilenlerin, yoksulların, ötekilerin, yarınlarımızın yararına bir tutumla hukukun, adaletin, haklının yanında olmaya cesaretle devam etmendir. Er veya geç, ülkemizi hep birlikte düze çıkaracağımıza yürekten inanıyorum.
Bu vesileyle sana, ailene ve tüm dostlara içten selam ve sevgilerimi iletiyor; mutlu, sağlıklı ve özgür yarınlar diliyorum.”