‘Olmayan’ Sınır Sorunu Aşıldı

[ A+ ] /[ A- ]

sinir

Talin SUCİYAN – Rober KOPTAŞ
Agos Gazetesi

Geçtiğimiz hafta Ermenistan ile Türkiye’nin parafe ettiği protokollerin ardından, basında konuyla ilgili pek çok haber yayımlandı.

Bu haberlerin bir kısmında, Kars Anlaşması’na atıfla, Ermenistan’ın halen sınırı tanımadığı, bu sorunun güncelliğini koruduğu söylendi. Ermenistanlı yetkililerin sürekli olarak aksi yönde beyan vermesi, hatta 2005’te, dönemin dışişleri bakanı Vartan Oskanyan’ın Zaman gazetesine verdiği röportajın “Kars Anlaşması’nı tanıyoruz” başlığıyla yayımlanmış olması bile, bu tür manipülatif haberleri engellemeye yetmedi. Türkiye’nin emekli büyükelçilerinden Temel İskit, Yalım Eralp ve Volkan Vural ise, Agos’a yaptıkları değerlendirmelerde, imzalanan protokollerle Türkiye’nin Kars Anlaşması’na ilişkin kaygılarının giderildiğini ifade ettiler.

Temel İskit: “İlişkiler Karabağ’a bağlı değil”

Emekli büyükelçi ve Taraf gazetesi yazarı Temel İskit ise, Agos’a yaptığı değerlendirmede, sınır sorunuyla ilgili olarak şunları söyledi:

“Ermenistan’ın Bağımsızlık Bildirgesi’nde ‘Batı Ermenistan’dan bahsediliyordu. Söz konusu bildirgeye, 1995 Anayasası’nın girişinde ‘Bağımsızlık Bildirgesi’ndeki ulusal amaçlar esas alınacaktır’ şeklinde atıfta bulunulması, bu iddialara dayanak olarak gösterilmekte. ‘Sınırların değişmezliğini’ taahhüt altına alan AGİT Sözleşmesi’ne taraf olan Ermenistan’ın Kars Anlaşması’nı tanımamasının söz konusu olmaması gerekir. Bu arada, Ermeni yetkililer de çeşitli vesilelerle sınırı kabul ettiklerini belirtmişlerse de, özellikle Ermenistan’la ilişkilerin normalleşmesine karşı çıkan çevrelerce dile getirilen bu iddia süregelmekte. Parafe edilen protokollerin yürürlüğe girmesiyle bu sorun gündemden düşecektir. Zira ‘İlişkilerin Geliştirilmesine Dair Protokol’de Kars Anlaşması’ndan bahis yoksa da, AGİT’e atıfta bulunulması yeterlidir.

Bu protokollerle ‘soykırım’ın paranteze alınması önemli. Türkiye, Ermenistan’ın soykırım iddiasından vazgeçmesini bir koşul haline getirmiyor, Ermenistan da ‘tarihçiler komisyonu’ kurulmasını kabul ediyor. Öte yandan, Türkiye sınırların açılmasını Ermenistan’ın Azerbaycan ile olan sorunlarına da bağlamadı. Ancak, protokollerin TBMM’den geçmesinde, Ermenistan’ın bu alanda bazı olumlu adımlar atmasının, en azından işgal ettiği bölgeleri terk etmeye başlamasının rol oynayacağı muhakkak.”

“Azerbaycan’a vaatte bulunulmuş olabilir”

İskit, Karabağ sorununun protokoller üzerinde ne gibi bir etkisi olduğu sorusunu şöyle yanıtlıyor: “Minsk sürecinde ne gibi gelişmelerin olduğunu bilmiyoruz. Ancak, Başbakan Erdoğan’ın sınırın açılmasını Karabağ sorununun halline bağlayan açık beyanı karşısında, bu konuda bazı olumlu işaretler olduğu varsayılabilir. Azerbaycan’ın tepkisinin sınırlı kalması, Türkiye’nin Azerilere bazı teminatlar verdiğini akla getiriyor. Azerilerin Türk-Ermeni ilişkilerinin normalleşmesinin Azeri-Ermeni sorunlarına olumlu etki yapacağını görmeleri lazım.”

”Sarkisyan tepkilere göğüs germeyi göze almış”

Temel İskit, Ermenistan’ın bir tarih komisyonu kurulmasını kabul etmesinin ardında ekonomik ve siyasi nedenler olduğunu düşünüyor:

“Tarih komisyonunu kabul etmekteki saiklerini tam olarak bilemem, ama Türkiye ile ilişkilerin normalleşmesinin getireceği ekonomik ve siyasi avantajların rol oynadığı açık. Sarkisyan, soykırımın dünyaca tanınmasının verdiği güvenle, bu avantajların bedeli olarak tarih komisyonunu kabul etmekte fazla sakınca olmadığını düşünmüş olmalı. Ermeni hükümeti bu uğurda muhalefet ve diasporanın tepkisine göğüs germeyi de göze almış görünüyor.”

Yalım Eralp: “Tarihçiler 1915’in hukuki sürecine zemin hazırlayabilir”

• Ermenistan ile Türkiye arasındaki, Kars Anlaşması’na dayandığı söylenen sınır sorununun özü nedir?

Ermenistan bağımsızlık bildirgesinde ‘Batı Ermenistan’ diye bir tanımlama var. Bu, Türkiye tarafında bir rahatsızlık yaratıyordu. Protokollerle bu rahatsızlık ortadan kalktı. Ayrıca, Kars Anlaşması Azerbaycan-Ermenistan sınırını da belirliyor. Karabağ sorunu henüz çözüme kavuşturulmamışken Ermenistan Kars Anlaşması’nı kabul ederse, Karabağ’ın da Azerbaycan’ın toprak bütünlüğü dahilinde olduğunu kabul etmiş olur.

• Bu protokol Ermenistan-Türkiye ilişkilerinde nasıl bir değişim yaratacak?

Çok önemli, niteliksel bir değişim olacak. Birincisi, ciddi bir diyalog başlayacak. Biri tarih komisyonu olmak üzere, toplam yedi alt komite kurulacak. Sınır açılmış olacak, halklar birbiriyle temasa geçecek, sınır ticareti olacak. Çok olumlu değişimler bekliyorum.

• Ermenistan’la ilişkileri geliştirmede Karabağ sorunu ne kadar etkili?

Karabağ sorunu hâlâ çok etkili. Azerbaycan ve Ermenistan, Karabağ sorununu çözmekten ziyade, çözümü ötelemek konusunda mutabıklar. Karabağ’ın statüsünün ne olacağı konusunda ise ciddi fikir ayrılıkları var.

• Sizce Ermenistan tarih komisyonu kurmayı neden kabul etti?

Soykırım sözleşmesine baktığınız zaman, bir katliamın soykırım olup olmadığına ancak mahkeme karar verebilir. Tarihçiler de bu mahkemeye delil teşkil edecek belgeleri ortaya çıkarmakla yükümlüdür. On binlerce Ermeni’nin katledildiği konusunda kimsenin şüphesi yok, ama bunun bir soykırım olup olmadığına dair tartışmalar var. İki tarafın tarihçileri birbirlerinin belgelerine hâkim değil. Viyana Üniversitesi, Türk ve Ermeni tarihçileri çağırmış ve ilk görüşmede belge değişimi yapılmasını sağlamıştı, ancak ikinci turda Ermeniler geri çekilmişti. Muhtemelen yine buna benzer, tarafların birbirlerine bilgi ve belge sağlayacakları bir çalışma yapılacak. Bu sayede Ermenistan “Türkiye’yle soykırımı görüşüyoruz” diyebilecek. Türkiye de, “Bu tek taraflı iddiaları bu komisyon çerçevesinde çürüteceğim” diyecek. Tarihçilerin bir mutabakata varacakları kanısında değilim. Ama birbirlerinde olmayan belgeleri ortaya çıkaracaklar. Bu, belki, sorunun uluslararası hakeme ya da mahkemeye gitmesi için zemin teşkil eder.

Volkan Vural: “Sınır sorunu aşılmıştır”

Emekli büyükelçi Volkan Vural da, İskit ve Eralp gibi, protokollerle, sınır sorunun aşıldığını düşünüyor. Vural, Ermenistan’a uygulanan izolasyonun artık kaldırılması gerektiğini söylüyor.

“Protokollerde Kars Anlaşması’na direkt atıf yok. Ama mevcut uluslararası anlaşmalara saygı duyulacağı bildirilerek, Kars Anlaşması’nın da yürürlükte olduğu ifade edilmiş oluyor. Bu durumda da, sorun çözülmüş demektir.”

“İzolasyon kalkmalı”

Vural, önümüzdeki sürecin gebe olduğu gelişmeler konusunda iyimser: “Beklentim, ilişkilerin normalleşmesi, özellikle ekonomik anlamda bir işbirliği sürecinin başlamasıdır. Kafkasya bölgesini ilgilendiren ulaşım, enerji gibi sektörler var. Bu projelere Ermenistan’ın katılmasına olanak sağlanması ve izolasyonun kaldırılması, dünyaya Türkiye üzerinden açılımının gerçekleşmesi lazımdır. Önyargıların aşılması, toplumların birbirlerini daha iyi tanımaları ile mümkün olabilir. Bu bakımdan, ben bu gelişmeyi önemli bir adım olarak görüyorum.”

“Karabağ sorununun çözümü Türk-Ermeni ilişkilerinin ufkunu açar”

Vural, Karabağ sorununun çözümü yolunda bazı önemli adımların ufukta olduğuna inanıyor: “Sanıyorum Karabağ sorununda, henüz ortaya çıkmayan ama Ermenistan ile Azerbaycan arasında Minsk Grubu çerçevesinde kaydedilen belirli bir ilerleme var. Bu protokolle normalleşen Türkiye-Ermenistan ilişkilerinin Karabağ’da barış sürecine olumlu etki edeceğini düşünüyorum. Karabağ sorunu çözülmese bile sınırın açılması mümkün olabilir, ama ilerleme kaydedilmezse, özellikle işgal altındaki topraklardan çekilme sağlanamazsa, Türk-Ermeni yakınlaşmasının fazla bir anlamı olamaz. Karabağ sorununun çözümü Türk-Ermeni ilişkilerinin ufkunu açar, işgalin devamı ise ilişkileri tıkayabilir. Karabağ konusunda bir yumuşamaya ihtiyaç var.”

“Gerçekleri bilmek herkesin hakkıdır”

Vural, tarih komisyonu ile ilgili görüşlerini ise şu sözlerle ifade etti: “Tarih komisyonunun bulgular ortaya çıkarması kamuoyunu aydınlatacaktır. Bundan kaçınmak savunulabilir değil, ‘Tarihi gerçekler ortaya çıkmasın’ demek kabul edilebilir değil. Komisyonun amacı, iki ülkenin ve üçüncü ülkelerin arşivleri araştırılarak, gerçeğin ortaya çıkarılması olacaktır. İki taraf da büyük acılar çekti. Eskiden çok yakın ilişkileri bulunan iki halkın birdenbire, birkaç yıl içinde kavgalı hale gelmesine ne sebep oldu, bunu anlamak faydalı olacaktır. Gerçekleri öğrenmek herkesin hakkıdır.”

Dönemin dışişleri bakanı Vartan Oskanyan, 25 Ocak 2005’te Zaman gazetesine verdiği söyleşide, “Başta ABD olmak üzere Batılı ülkelerin de desteğini almaya çalıştığınız soykırım iddianızda asıl amacınız Türkiye’den toprak ya da tazminat almak mı?” sorusuna verdiği yanıtta Ermenistan’ın Türkiye’den hiçbir toprak talebi olmadığını dile getirmişti:

“Haritaya bir bakın. Türkiye’nin coğrafyası, ekonomisi, nüfusu ortada. Ermenistan ise küçük ve fakir bir ülke. Dış politikamızda toprak talebi ya da tazminat diye bir gündem yok. Sadece soykırımın uluslararası kamuoyu ve Türkiye tarafından tanınmasını sağlamak var. 1915’te yapılan çok açık bir soykırımdır. Türkler bu konuda farklı düşünceler taşıyor. Bırakalım insanlar bu konuda açıkça tartışsın. Bizler demokratik toplumlarız.”