Türkiye halkları için kritik bir dönemeç niteliği taşıyan 2015 genel seçimleri sonucunda, AKP tek başına iktidara ulaşacak oyu alamamış ve AKP hükümeti için yolun sonu görünmüştür. Türkiye halkları 7 Haziran seçimleri ile otoriterleşen rejime dur demiş ve temsil kabiliyeti önündeki en büyük engel olan seçim barajını yıkmıştır. Seçimin kazananı tüm ülkeden oy alan partimiz HDP iken seçimlerin kaybedeni hiç şüphe yok ki Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan ve AKP hükümetidir.
Gezi Parkı Direniş’i ile sokaktaki meşruiyetini kaybeden AKP hükümeti, 7 Haziran seçimlerinde ise meclisteki çoğunluğunu kaybetmiştir. Gezi Direnişi’nden bu yana tehdit ve baskıyı sıklaştıran Tayyip Erdoğan ve AKP hükümeti, komplo teorileri ile toplumu manüpüle edeceği yanılsamasına düşmüştür. Halklar ise seçimlerde tek adam rejimini ve başkanlığı reddederek daha çok özgürlük istemişlerdir.
Türkiye’de artık kanıksanan işçi ölümleri ve taşeronlaşmaya karşı emekçiler, patron partisi olan AKP’ye önce grevlerde sonra ise sandıkta had bildirmiştir. Hiçbir seçim çevresinde oyunu arttıramayan AKP’de düşüş başlamış ve 2015 seçimlerinden %20’lik bir oy kaybıyla ayrılmıştır.
Neoliberal politikaları ile AKP, devletin bir hak olarak vatandaşa sunması gereken hizmetleri paralılaştırarak, halkın cebindeki parasının, sofrasındaki ekmeğinin küçülmesine neden olmuştur. Gelir dağılımı adaletsizliği ve yoksulluk gün be gün artarken bilinçli bir politika ile emekçiler sosyal yardımlara yani AKP’ye muhtaç bırakılmaktadır.
AKP’nin %40 oyunu bu bağlamda değerlendirdiğimizde; kepçe ile alan kaşık ile veren siyasete karşı emekçilerin örgütlenerek sınıf mücadelesi içerisinde yer almaları elzemdir. Emekçiler AKP’yi tercih etmedikçe bu pragmatik bağlar çok daha hızlı kopmaya başlayacaktır. Koalisyon kurmak zorunda kalacak ya da muhalefet oluşturacak AKP, devletin tüm imkanlarını seferber edemeyecek düşüşü hızlanacaktır. Öte yandan HDP’nin mecliste güçlü bir şekilde bulunacak olması neoliberal politikaların engellenmesi ve mecliste emek eksenli yasaların çıkartılması adına önemlidir.
Ekonominin kötüleşmesi ile gün geçtikçe piyasacı politikaları hisseden emekçiler iktidarın yaptığı hırsızlık, yolsuzluk ve israfı sandığa yansıtmıştır. Bu manda AKP oylarının bir kısmı MHP’ye gitmiştir. Şüphesiz ki MHP’nin oy artıştını olumlu karşılamak mümkün değildir. Öte yandan %10 seçim barajı nedeniyle solun oylarını toplayan CHP, etkin bir muhalefet yönünde adımlar atmaya başlamasına rağmen oy kazanamamıştır. Her seçim öncesi yapılan; AKP’nin geriletilmesi ya da oyların bölünmemesi propagandası, bu sefer CHP’nin kendisini vurmuştur.
Diğer yandan 1980 Faşist Askeri Darbesi’nin ürünü olan antidemokratik seçim barajı aşılarak, ezilenlerin mecliste temsiliyetinin önündeki engeller kalkmıştır. Demokratikleşeme iddiası ile barajı kaldırma vaadi ile emekçilerden oy alarak iktidara gelen AKP hükümeti, %10 seçim barajını kaldırmadığı gibi barajdan faydalanarak oy oranını sürekli yüksek tutmuştur. AKP ve Tayyip Erdoğan, 2015 seçimlerinde %10 barajını tam da başkanlık sistemine geçiş için yegane fırsat olarak görürken hesapları tutmamış ve halklar partimiz HDP’de birleşmiştir.
Seçim çalışmaları sırasında iki yüze yakın saldırıya uğrayan partimiz mücadelesine yoldaşlarımız ile birlikte devam etmiştir. Bingöl’de kontrgerilla yöntemleriyle kuşunlanarak katledilen, Erzurum’da ise seçim aracı içinde yakılarak öldürülmek istenen ve yüzbinlerce kişinin bulunduğu Diyarbakır mitinginde patlayan bombalar nedeniyle ölen ya da yaralanan yoldaşlarımızın kararlı mücadelesi partimize seçim barajını aştırmıştır. Açıkça görülmüştür ki egemenler partimiz HDP’yi, şiddetin içine çekmek ve faşizan bütün yöntemlere başvurarak baraj altında bırakmak istemişlerdir.
Tüm bu saldırıların yanı sıra seçim dönemi mitinglerinde Tayyip Erdoğan ve Ahmet Davutoğlu’nun HDP saldırganlığı AKP’nin barış sürecini seçim yatırımı olarak algıladığını bir kez daha göstermiştir. Öte yandan haklar barış sürecini sahiplenmiştir.
Burjuvazinin klikleri arasında yaşanan çatışmalar nedeniyle daha önce partimize karşı uygulanan sansür bu dönem yaşanmamış ve tüm ülke HDP’nin seçim programını ve Türkiye tahayyülünü görmüştür. ‘Yeni Yaşam’ çağrısı gün geçtikçe karşılık bulurken 13 yıllık AKP hegemonyasının miyadı dolmuştur.
Seçim sonuçları bizlere mücadelenin daha yeni başladığını göstermiştir. Partimiz HDP tüm halklardan emekçilerin meclisteki temsilcisi olurken, biz de HDP’nin emek, ekoloji, toplumsal cinsiyet eşitliği, halklar ve inançların özgürlüğü temelindeki mücadelesini meclisteki yoldaşlarımız ile birlikte sokakta yükseltmeye devam edeceğiz.
NOR ZARTONK / ՆՈՐ ԶԱՐԹՕՆՔ