Kızıl Bayrak
BEKSAV, Sanat ve Hayat dergisi ve Nor Zartonk tarafından Ermeni soykırımının 100. yılında “Anlamak, Yüzleşmek, Hesaplaşmak” sempozyumu Aksaray’daki Su Gösteri Sanatları Merkezi’nde gerçekleştirildi.
Soykırımda katledilenler için yapılan saygı duruşuyla başlayan sempozyum programı, soykırım tarihine ilişkin hazırlanan ortak metnin okunmasıyla devam etti.
Metinde Avrupa Parlamentosu’nun “Soykırım” tanımlamasının ardından AKP, CHP ve MHP’nin bir anda ortaklaşarak soykırım anlayışının devam ettiği belirtildi.
Ermenilerin yanı sıra diğer bütün azınlıklara Osmanlı’dan itibaren baskı yapıldığı ve Müslüman-Türk (Sünni) anlayış ve kimliğinin dayatıldığının ifade edildiği konuşmada, soykırımı önceleyen süreçte Abdülhamit tarafından tüm azınlıklara yönelik baskı ve asimilasyonun başladığı anlatıldı.
1. Emperyalist Paylaşım Savaşı öncesinde Ermenilerin silahlarının toplandığı ve erkeklerin askere alındığının hatırlatıldığı metinde, ancak burada da Ermenilerin silah verilmeyecek görevlere verildiği anlatıldı.
1913’te Ermeni ve Süryani nüfusunun 2 milyon olduğu ve soykırımla birlikte bu nüfusun büyük çoğunluğunun katledildiği belirtilerek “Soykırımı tanı, özür dile” ifadeleriyle ortak açıklama sonlandırıldı.
“Azınlıklar yok sayılıyordu”
Ardından söz alan Selim Sezer, soykırımlarda ve siyasi cinayetlerde katledilenleri anarak sözlerine başladı. Sezer sunumunda 1908’deki 2. Meşrutiyet’ten soykırımın bir yıl öncesine kadar olan süreci anlattı. 2. Meşrutiyet’in o dönem Ermeni halkı açısından olumlu olarak görüldüğünü ancak bundan 7 yıl sonra 2. Meşrutiyet’i ilan eden aynı kişilerin soykırım gerçekleştirdiğini belirtti.
İttihat Terakki’nin programına değinen Sezer, azınlıkların yok sayıldığının bu programda görüldüğüne dikkat çekti. O dönem Türklüğün dayatıldığını belirten sezer diğer azınlıklar hesaplandığında Türk nüfusunun yüzde 50’yi dahi bulmadığını belirtti.
“Boynunuzu eğmiyorsanız acıları paylaşamazsınız”
Ardından söz alan Agos gazetesi yazarı Pakrat Estukyan, soykırımın sürekli olduğunu ifade etti. Soykırımı yaşayan Ermeni ailelerin çocukları zarar görmesin diye bundan çocuklarının yanında bahsetmediğini ve bu durumun Ermenilerde bir sinme yarattığını belirtti.
Türkiye’nin soykırımı kabul edeceğini düşünenler olduğunu ifade eden Estukyan, “Türkiye soykırımı kabul etmez” dedi.
Davutoğlu’nun Ermeni soykırımına ilişkin “Acılarını paylaşırız ama boynumuzu eğmeyeceğiz” sözlerine değinen Estukyan, “Boynunuzu eğmiyorsanız acıları da paylaşamazsınız” dedi.
Soykırımla bireysel değil toplumsal bir hesaplaşma gerektiğini söyleyerek yaşanan bu kötülüklerin son bulacağına inandığını ifade etti.
“Süryani soykırımı gölgede kaldı”
Süryanilerin yaşadığı soykırımı anlatmak için söz HDP İstanbul 3. Bölge Milletvekili Adayı Erkan Metin’e bırakıldı. Metin, Süryanilerin 1915 soykırımını “Seyfo” yani “Kılıç Yılı” olarak adlandırdığını söyleyerek konuşmasına başladı. Süryanilerin o dönem kılıçtan geçirilmesi nedeniyle bu ismin kullanıldığını belirten Metin, Süryanilerin karşılaştığı soykırımın Ermeni soykırımına nazaran gölgede kaldığını ve tarihi bir araştırmanın tam olarak yapılmadığını ifade etti.
1840’tan itibaren Süryanilere yönelik katliamların başladığını belirten Metin, bunun 1914’te devlet eliyle sistematikleştirildiğini söyledi.
1915 ile birlikte Van ve Siirt’te bütün Süryanilerin katledildiğini söyleyen Metin, toplamda 500 bin Süryani’nin katledildiği bilgisini verdi.
“Bizim için yaşanan her gün soykırım” diyen Metin, soykırım zihniyetine karşı yaptığı ortak mücadele çağrısıyla konuşmasını sonlandırdı.
Ardından Nor Zartonk adına söz alan Norayr Olgar 1915 Ermeni soykırımının tarihi sürecini anlattı.
İsmail Beşikçi’nin yolladığı tebliğ Sanat ve Hayat editörü Oktay Kip tarafından sunuldu.
BEKSAV Yan flüt hocası Murat Taş’ın çaldığı Ermeni ağıdı ile sempozyum sona erdi.