Atölye Ardından…

[ A+ ] /[ A- ]

Faruk KAHRAMAN

Atufetli Dostlar, Şlomo Havrone

Herşey ”neden?” sorusunu sorabildiğimiz an başlıyor. Hepimize merak ve sorgulama ile bağışlanıyor, insan olabilmenin tılsımı. Zihnimizde cevap bulamadığımız sorular yakınlaştırıyor bizi. Yeni cevaplar yeni sorular yaratıyor. Sanırım ”bir arada” olma nedenimiz işte burda yatıyor…

Bir pazar günü, sistemin 6 gün boyunca hırpaladığı zihnimi, yorduğu vucudumu yanıma alıp, beni bir şeyler öğrenmeye zorlayan yere doğru yürüyorum. Şehrin beni çağırdığı onca eğlence ve zevk varken, bana insan olduğumu hissettiren bu çağrı, her zaman galip geliyor. Gözle görülür cehaletime karşın, sorularıma katlanan dostlar, dinlemekten keyif aldığım arkadaşlarla birlikteyim. Deneyim ve bilgisini bizimle paylaşan uzmanlarla konuştuk. Sanırım deneyim ve bilgi onları böylesine alçak gönüllü ve sıcak kanlı yapabiliyordu. Ancak hayatı anlayabilenler en zor konuları konuşurken bile gülümsetebilirler. Gelenlerin hepsi mi böyle olur ? Olur :))

16 Mart Pazarında gene aslında anlaşılması zor, hatta bir miktar uzmanlık isteyen bir konuyu konuştuk. Avrupa Birliği olgusu önümüze soyulmuş meyve tabağı gibi konurken, AB’nin aslında gideceğimiz bir cennet yada düşeceğimiz bir cehennem olmadığını kavramaya çalıştık. Tıpkı sevgili Nilay gibi ( Tarih yazımı çalışması ), Masis Kürkçügil abimizde, bilgiyi sade bir dille sunma ustalığını sergiledi. Konunun hacmi korkutucu olmasına rağmen Masis abinin ustalığı bir çok ezberi bozdurdu bize. Sorduğumuz sorulara içtenlikli yanıtlar, yaptığımız gaflara okkkalı cevaplar aldık. :)) ( Merak edenler için söyleyeyim. Gafı yapan benim, şakayla karışık ”cevabı okkalıyan” Masis abidir. :))

Şu an gündemdeki yerini çokça koruyamasa da Avrupa Birliği konusu biz azınlık gençleri için üzerine fikir üretmemiz gereken bir olgu. Bize sunulanı nasıl değerlendireceğimiz yada duruşumuzu belirlememiz açısından, konuşulması gereken çok konu var. Masis Kürkçügil’in zihnimize sunduğu bu yeni tanımlamaların ardından duruşumuz ve davranışımızı yeniden gözden geçirmemiz yada en azından bunu tartışmaya devam etmemiz gerekebilir. En başında Masis Kürkçügil’in söylediği gibi ”empati” yapmamız, bir arada olmamız gerekiyor. Nor Zartonk’un bu girişimi Süryani gençleriyle Ermeni gençlerini ( diğer kimlikleri göz ardı etmeden ) ülkemizin demokratik gelişimine etki eden konuları tartışmak için bir araya getiriyor. Bu, hayatımızı yönlendirmesi gereken bir zorunluluk olmasına rağmen, bu tür bir birlikteliğe yakın zamanda tanık olmamıştım. Bu birliktelik bir yada bir çok sorunun çözümüne katkı sağlayabilir. Bu katkıdan şüphe eden dostların sadece bireysel gelişimlerimiz için bile, bir arada olabileceğimizi bilmesini isterim. Hatta çıkışta balık yemek, rakı içmek, yeni dostlukları perçinlemek için bile. Bilmenizi istedim. :)))

Fuş’un B’hubo ( Sevgiyle Kalın )