“Süreç Yönetilemedi”

[ A+ ] /[ A- ]

Agos Gazetesi

Geçtiğimiz hafta ‘Agos’un Merceğinden’ yazısıyla incelediğimiz Türkiye Ermeni Patrikliği Ruhani Kurulu ve patrik seçimi için oluşturulan Seçim Müteşebbis Heyeti arasındaki gerilimli süreci, ardı ardına sıralanan bildirilerle varılan noktayı ve toplumun gündemine oturan “patrik mi, eş patrik mi?” tartışmasını, toplumun tanınan isimlerine sorduk.

1. Müteşebbis Heyeti’nin duyurusu ve ardından Ruhani Kurul’un karşı duyurularıyla gelinen noktayı nasıl değerlendiriyorsunuz?

2. Eş patrik ya da patrik seçimi konusundaki ayrım, sorunun özüne dair bir ayrım mı? Yoksa gündem boş yere mi meşgul ediliyor?

3. Eş patrik-patrik seçimi yönünde sizin tercihiniz ne yönde? Neden?

4. Ruhani Kurul’un kendi başına valiliğe seçim başvurusunda bulunmasını nasıl değerlendiriyorsunuz?

5. Müteşebbis Heyet’in topluma herhangi bir açıklamada bulunmadan, başvurusunu ‘patrik’ seçimi yönünde yapmasını nasıl değerlendiriyorsunuz?

6. Türkiye Ermenileri Patriği II. Mesrob’un rahatsızlığının açıklanmasının ardından yaşanan sürecin nasıl yönetildiğini düşünüyorsunuz?

7. Patriklik makamı için halkın oylarıyla belirlenecek olan ruhani önder, sizce nasıl biri olmalı?

TATYOS BEBEK:

Eş patrik değil patrik seçimi yapılmalı

1. Hiç olmaması gereken karmaşık bir durum söz konusu. Yetkiler ve görevler karışmış gibi. Birileri sanki aceleyle bir şeyleri kotarmaya çalışırken başka birileri yetkilerine sahip çıkmaya çalışıyor. Erki elinde bulunduran, her şeyi ben yönetirim havasında. Güçler çatışması nereye gidecek, eş patrik mi yoksa patrik mi seçilecek bilemem, ama bildiğim, bu çatışmanın bazı değer yargılarımıza zarara vereceği, bazı kurumlarımızın güven ve prestij yitireceği, toplumumuzda ise yeni kutuplaşma ve ayrışmalara neden olacağıdır.

2. Anlamsız ve gereksiz bir gündem yaratılmaya çalışılıyor. Sonuç olarak Ermeni toplumunda bir otorite boşluğu var ve bu boşluğun daha fazla zaman geçirilmeden doldurulması gerekir. Geç kalınmış bir karar olmasına rağmen bunu bile uygulamakta problemler yaşıyoruz. Birileri bulanık suda balık mı avlamaya çalışıyorlar diye sorası geliyor insanın.

Eş patrik ya da patrik seçimi konusunda II. Mesrob’un referans gösterilerek yorum yapılmasını da doğru bulmuyorum. Seçim nasıl yapılırsa yapılsın II. Mesrob’un itibarının zarar görmeyeceği ve sağlığı için gereken her şeyin yapılacağı şartların sağlanması hepimizin borcu olmalıdır. Bu durum asla tartışma konusu haline getirilmemeli.

3. Ermeni Milleti Nizamnamesi’nde eş patrik seçimi diye bir kavram yok. Dolayısıyla eş patrik değil de patrik seçimi yapılmalıdır. Kişiye özel düzenlemelerle hukuk ayaklar altına alınmamalıdır.

4. Geleneklere ve teamüllere uymayan bir durum. Başvurunun biçimi de, içeriği de hak getire. Söylenenlere göre, yapılan başvuru resmi ve hukuki bir seçim başvurusundan daha çok bilgilendirme notu gibi. Anlamsız bir telaş! Hiç olmazsa Ruhani Kurul başvuruyu yapmadan toplumun çeşitli kesimlerinden görüşler alabilir, konuyla ilgili tartışma süreci başlatabilir ve geniş bir toplumsal mutabakat sağladıktan sonra kararını verebilirdi.

5. Eksik bir soru. Müteşebbis Heyeti icraatlarıyla ilgili açıklamada bulunmadı diye nitelendirmek bazı gerçekleri görmemizi engelleyebilir. Soruya yanıt vermeden Heyet’in görev ve yapısına bakmak lazım. Müteşebbis Heyet, toplumumuzun akil insanlarından ve hukukçulardan oluşan bir heyet. Seçimin, hukuki prosedürlere uygun olarak adil ve eşit koşullarda yapılmasını sağlamakla görevli, üstelik bağımsız. Katılırsınız veya katılmazsınız, ama kendi görev tanımının kapsamı içinde bir icraat yapmış. İcraatın geleneklere ve hukuki kurallara uygun olup olmadığına bakarsınız ki burada aykırı bir durum yoktur. Eksiklik, gelişmelerden Ruhani Kurul’un haberdar edilmesine rağmen toplumun bilgilendirilmemesidir.

6. Sürecin yönetilmediğini, yönetilemediğini düşünüyorum. Otorite boşluğu hemen hemen her alanda kendini hissettirmiştir. Bu süreçte birçok konuyu bir tarafa koysanız da Vakıflar Yasası’na bağlı başvurular ve Türkiye-Ermenistan ilişkilerindeki gelişmelere yaklaşımımız yetersiz kalmış ve ciddi fırsatlar kaçırılmıştır. Yeterli politikalar oluşturulamamış ve iradi tavır sergilenememiştir. Ermeni toplumu içerisinde ağırlıklı olarak otorite boşluğundan kaynaklanan güç odakları nicelik olarak artmaya başlamıştır. Krizin yönetilmesi bir yana, adeta kriz yaratılmıştır. Amiyane bir tabirle cemaat idare edilmemiş, vaziyet idare edilmiştir.

7. Burada çok önemli bulduğum iki maddeyi belirtmek isterim. Adil ve eşit koşullarda seçilecek patrik:

-Ruhani ve sivil alanları birlikte yönetebilmeli ve bu alanların ayrımını yapabilmeli.

-Toplumun her kesimine (zenginine-yoksuluna, eğitimlisine-eğitimsizine, güçlüsüne-güçsüzüne, kendine oy verene-vermeyene, vs.) eşit mesafede olmalı.

DİANA KAMPAROSYAN:

Her alanda temsil yeteneğine sahip bir ruhani

1. İkilik doğmasına sebebiyet vermemek için Müteşebbis Heyet atandığında Ruhani Kurul’la birlikte bu meseleyi halletmesi gerekirdi.

2. Bence bu tartışma, basında bu kadar çekişmeli bir biçimde yer almamalıydı.

3. İlk başta eş patrik seçilmesinin daha etik olduğunu düşünüyordum, fakat Patriğimiz II. Mesrob’un durumunu göz önüne alarak, yasalara da uygun ise, patrik de seçilebilir diye düşünüyorum.

4 – 5. Kanımca, Ruhani Kurul ve Müteşebbis Heyet’in arasındaki diyalog eksikliği, iki taraftan mükerrer seçim başvurusunda bulunulmasına yol açmıştır.

6. Patriğimiz II. Mesrob, çok yönlü ve vasıflı bir ruhani. Dolayısıyla onun boşluğunu doldurmakta zorluk yaşanması doğal.

7. Seçilecek patrik veya eş patriğin, her alanda temsil yeteneğine sahip, Patrikhane haricinde de cemaatin sorunlarını benimseyen, gençlerimizle ilgilenen ve yabancı dillere vakıf bir ruhani olmasını isterim.

TAMAR KARASU:

Süreç oldu bittiye getiriliyor

1. Takip edebildiğim kadarıyla, Müteşebbis Heyet’in Valiliğe verdiği patrik seçimi konulu dilekçe üzerine duyuruyu ilk önce Ruhani Kurul yaptı. Buna cevap olarak hazırlanan duyuruda Müteşebbis Heyet’in takındığı “Biz kimseyi takmayız” tavrının gereksiz şekilde ortamı gerdiğini düşünüyor ve sonucunda böyle bir konu ile ulusal basına malzeme olduğumuz için üzülüyorum. Ayrıca bu meselenin ilgili kişiler arasında konuşarak değil de, neden bildiri yayımlamak usulü ile görüşüldüğünü de anlamakta güçlük çekiyorum.

2. Bir patrik varken yeni bir patrik seçmek olası değildir. Ruhani Kurul bu konuda oybirliği ile aldığı kararı T.C. üst düzey yetkilileri dahil bütün dünyaya sözlü ve yazılı olarak ilan etmiştir. Bu noktadan sonra çeşitli bahaneler öne sürerek gündemi farklı yerlere taşımanın ve asıl hedeften sapmanın bir mantığını göremiyorum. Eş patriklik sistemini savunanlar için mesele özüne dair bir sorundur.

3. Bir şirkete genel müdür atarken var olan müdürün görevinden ayrılmış veya alınmış olması gerekir. Müdür, koltuğunda oturmaya devam etsin istiyorsanız ikinci bir kişi görevlendirmek için farklı bir pozisyon yaratmanız gerekir.

İnancımızın dayandığı Kutsal Kitap’ta başkahinler son nefeslerine kadar görevlerinde kalırlar. Ancak ölüm onların başkahinlik görevlerini sonlandırabilir. Sadece mensubu olduğumuz Ermeni Kilisesi de değil, bugün hiçbir Hıristiyan toplumunda aksi bir uygulama söz konusu değildir. Hepsinin de dayanağı Kutsal Kitap ve Kutsal Kitap kaynaklı oluşan geleneklerdir. Bu gibi durumlarda bizim de başka bir dayanağımız olmamalıdır.

1600’lü yıllardan beri eş patriklik Kilise geleneğimizde vardır. Bu sadece bir ünvan paylaşımıdır.

4. Türkiye Ermenileri Ruhani Önderi rahatsız olduğu süre zarfında tek yetkili kurul Ruhani Kurul’dur. Bu konuda aldığı kararı Valiliğe bildirmesi doğaldır. Bildirimin doğru olarak yapıldığı müddetçe kimin tarafından yapıldığının bir önemi de yoktur.

5. Heyet üyelerinin hemen hemen hepsini yakından tanıyan ve takdir eden biri olarak inanın buna bir anlam vermekte zorlanıyorum. 1961 Nizamnamesi’nin bugün sadece %10 belki uygulanmaktadır. Anayasa değildir ve koşullara göre değiştirilebilir. Müteşebbis Heyet’in görevlerinden biri de, seçimi günümüz şartlarına en uygun şekilde yapmamız için bu değişikliklerin Nizamname’de yer almasını sağlamaktır. Seçme yaşında yapılan değişiklik önergesi gibi, eğer eş patrik kavramı Nizamname’de yoksa dâhil edilmesini sağlamaları gerekirdi, yeni bir dilekçe ile sessiz sedasız Valiliğe başvurmaları değil.

6. Çok iyi yönetildiğini söyleyemem. Sürecin çok uzatıldığını ve son anda oldu-bittiye getirilmeye çalışıldığını düşünüyorum. Ancak şu an içinde bulunduğumuz karışıklığı, rahatsızlığın ilanından seçim ilanına kadar olan sürecin yanlış yönetilmiş olmasına bağlamak doğru olmaz. İki yanlış hiçbir koşulda bir doğru etmez.

7. Patrik II. Mesrob’un bu çıtayı bir hayli yükselttiğine inanıyorum. Bu aslında içinde yaşadığımız yeni yüzyılın da gerekleri arasında. Seçeceğimiz ruhani önderin Kilise içindeki görevi dışında Türkiye Ermenilerini her alanda ve her düzeyde en iyi şekilde temsil edebilme yetisine, bilgisine ve tecrübesine sahip olması gerektiğine inanıyorum.

HARUT ÖZER:

Çözüm uzun soluklu bir maratonda

1. Genel kanaat Müteşebbis Heyet’in açıklama yapmakta geciktiği yönünde, ancak Müteşebbis Heyeti, geleneklerde ve Nizamname hukukunda ‘eş patrik’ seçiminin olmadığını, bu heyetin yalnızca 85. Patriği seçmek üzere oluşturulabileceğini açıkladı. Yayımlanan duyuruya ve basın toplantısında yapılan açıklamalara bakıldığında ‘patrik seçimi’ kararından ve Valiliğe verilecek dilekçeden Ruhani Kurul’un bilgisi olduğu anlaşılıyor. Bu aşamada ruhaniler eş patrik seçimi taleplerini hayata geçirmek için vakıf yöneticileri ve zaman zaman danıştıkları kişilerle toplanıp bir çözüm üretmeye çalışacaklardır. Müteşebbis Heyeti de hukuki varlığını korumaya ve sivilleri temsil etmeye devam edecektir. Bundan sonraki süreç sivillerin kendi güç dengeleri içerisinde hangi yöne evrileceklerine bağlı gelişecek.

2. Ben sorunun, hukukçuların yaptıkları açıklamalar ışığında öze dair olduğunu düşünüyorum. Müteşebbis Heyeti’nin görev tanımı ve fonksiyonları 1863 sonrası Nizamnamesi’ne benzer bir hukuk içeriyor. Bu kazanımın sürdürülmesinin yolu mevcut yapının korunmasından geçiyor. Mevcut hukuku korumak ve ileride doğabilecek hak kayıplarını önlemek isteyen Müteşebbis Heyeti’nin ilk toplantısında bulunan Ruhani Kurul Başkanı Başepiskopos Ateşyan’a, bunun patrik seçimi olacağı beyan edildiğine göre, neden bu kurulun “85. Patrik Seçimi Müteşebbis Heyeti” olmasına izin verilmiştir? Bu durumda eleştirilerin odağındaki “kendisine verilen görevin amacından uzaklaşmıştır” ifadesi gerçeği yansıtmamaktadır.

3. Seçim sürecini başlatmak için, Müteşebbis Heyeti’nin seçim başvurusu dilekçesini vermesi gerekir, ekinde heyet üyelerinin isimleriyle birlikte. Böylece hukuken taraf olacağından, Hükümet’in seçime dair kabul edilemez öneriler yapması durumunda dava açabilir. Ruhani Kurul bunu bilmeyerek ya da yanlış yönlendirilerek başvuruda bulunmuş olabilir.

4. Toplumumuzun seçimlerin hukuki yapısına ilişkin bilgileri yeterli olmadığından, heyetin, en başta seçimin amacı ve işleyişine dair bir açıklamayı toplumla paylaşması gerekirdi diye düşünüyorum.

5. Bence geç kalmış bir tartışma. ‘eş patrik’ durumu kurtarmaya yarayacak sadece bir unvan, sonuçta tüm yetki, seçilecek Patrik’te olacak. Müteşebbis Heyet kendini ‘eş patrik’ seçimi organize etmeye mezun görmediğine ve hayatta olduğu sürece II. Mesrob, Patrik unvanını taşıyacağına göre; çözüm uzun soluklu bir maratonda.

Tartışmanın bir tarafında, Patrik II. Mesrob’un seçimden sonraki statüsünün değişeceği endişesiyle ‘eş patrik’ seçimi yapılmasının tek çözüm olduğunda ısrarlı bir grup var. Müteşebbis Heyeti’nde sorumluluk alan üyeler mevcut hukuka göre hareket etmeye çalıştıklarına göre seçimden önce hukuki boşluğun doldurulması girişimlerine başlanması gerekir.

6. Ruhani Kurul, Patrik II. Mesrob’un sağlık durumuna dair bilgileri uzun süre kamuoyuna açıklamamıştır. Bu günlerin geleceğini tahmin etmesi gereken Ruhani Kurul üyeleri ve danışmanların, hukukçularla toplantılar yapıp eş patrik seçim şartlarını araştırmaları ve sonuçlarını toplumla paylaşmaları gerekirken, bireysel görüşmelerle çözüme gidilmesi anlayışı sürecin yönetimine ait bir soru işaretidir.

Ruhani Kurul’un uzun sessizliğinin ardından birden seçimi telaffuz etmesi ve bunun Paskalya’ya kadar yapılabileceğini söylemesi de farklı sorulara işaret etmekte.

7. Patriklik makamı, cismani kimliğinden ayırt edilemeyeceğinden, toplumumuz yalnızca bir ruhani lider seçmemektedir. Seçilecek ruhani. çağdaş, büyük toplumla siyasi ve sosyal ilişkilerinde tutarlı, vakıf temsilcilerinin aynı idealde buluşmasını sağlayacak, yapıcı biri olmalı. Ülkemizin ve toplumumuzun Diaspora ve Ermenistan ile sağlıklı ilişkiler kurmasını sağlayacak duruşu sergilemesi de toplumsal barışı güçlendirecektir.

HARUTYUN ŞEŞETYAN:

Müteşebbis Heyet’e güvenmek zorundayız

1. En hafif tabirle talihsiz bir durum; aslında çirkin olarak da nitelendirebiliriz.

2. İyi niyetle bakarsak, ayrım sorunun özüne ilişkindir. Bu yüzden seviyeli ve yapıcı olmak kaydıyla tartışılabilmeli. Bizde ise her iki görüşü savunanlar da kendi inandıklarını ya da istediklerini (düşündükleri değil) dayatma çabası içindeler.

3. Bu yönde kişisel bir tercihim yok, olamaz da, olmamalı da. Geçmiş seçimlerde ne delegeydim ne de seçim kurulu üyesi. Hukukçu da değilim. Bilgi sahibi olmadan fikir sahibi olmayı hoş karşılamıyorum.

4. Telaş, tecrübesizlik, koordinasyonsuzluk. Ya da yangından mal kaçırma, “Ben yaptım oldu.”

5. Müteşebbis Heyet yaptığı çalışmalar ve incelemeler neticesinde bu yönde bir karar almış olabilir. Ancak bu kararın ardından kopacak bu fırtınayı sezip bu heyeti oluşturan vakıf başkanlarına bir toplantı ile bu durum önceden açıklanabilirdi.

Müteşebbis Heyet gereken seçimi yapsın diye kuruldu, istenen değil. Orada geçen seçimlerde delege olmuş, seçim heyetinde görev almış insanlar var, iki tane de saygın avukat var. Bu işin okulu olmadığına göre, bu insanlara güvenmek zorundayız.

6. Patrik II. Mesrob’un hastalığı belli olmaya başladığında, (ilerleyeceği tıbben aşikârken), doktorlar ve etrafındakiler kapalı kapılar ardında önemli adamcılık oynayacaklarına, geniş bir katılımla bu durum irdelense ve Patriğe bu durum izah edilse ve Patrik bir genel vekil veya eş patrik atamış olsa, toplum bugün bir kaosun içinde olmayacaktı. Hem ortada işleri yürüten bir eş patrik olacak hem de asıl patriğin makamı da korunacaktı. Böylece herkesin kaygısı da giderilmiş olacaktı. Bu durumda Patriğimiz kimi kendine vekil tayin ederse (yurt içinden veya yurt dışından belli episkoposlardan biri) onun etrafında ortalığı toza dumana katmadan birleşirdik.

7. Bir patrikte olmazsa olmazlar, kalite, kültür ve karizmadır. Patrik liderlik vasfına sahip olmalı, kendisini seçeceklerin güdümünde değil, halkının hizmetinde olmalıdır. Çok iyi Ermenice bilmeli, Türkçeyi iyi kullanabilmeli ve bir iki yabancı dili konuşabilmeli. Maddi ve manevi hırslarından arınmış olmalı. Ayrıca köklü bir cemaati temsil edebilme yeteneğine sahip ve genel kültür bakımından da donanımlı olmalıdır.