“Kürtler Kendi Demokratik Devrimini Gerçekleştiriyor”

[ A+ ] /[ A- ]

Funda TOSUN
Agos Gazetesi

BDP’nin başını çektiği 17 siyasi örgütün bir araya gelmesiyle oluşturulan Emek, Demokrasi ve Özgürlük Bloku İstanbul 2. Bölge Bağımsız Milletvekili adayı, yazar ve yönetmen Sırrı Süreyya Önder, 12 Haziran seçimlerinde milletvekili adayı olan en dikkat çekici simalardan biri. Siyasi faaliyetlerinden dolayı cezaevine ilk kez 16 yaşında giren ve yıllarca cezaevinde kalan Önder, bir sosyalist olarak Kürt siyasi hareketinin taleplerini savunmanın önemine inanıyor. Seçim çalışmaları sırasında Ermeni toplumundan bireylerin ve Nor Zartonk grubunun da desteğini alan Önder, Türkiye’deki tüm azınlıkların sorunlarının çözümünde aktif olarak çalışacağını ifade ediyor.

İktidarın ilan ettiği açılım projesinin Kürtlerde büyük bir heyecan yarattığını ancak bölge halkının hiçbir beklentisinin karşılanmadığını söyleyen Önder, benzer bir açılım siyasetinin gayrimüslimler için de izlendiğini, ancak bunun da göstermelik olduğunu ve iflas ettiğini düşünüyor: “Kürtlerle hemen hemen aynı süreçte Ermeniler ve gayrimüslimler için de açılım başlatıldı. Hazinenin el koyduğu malların geri verileceği söylendi, Vakıflar Yasası gibi bir dizi vaatler verildi. Ahtamar’da da haçı koymamak için ellerinden geleni yaptılar. Kiliseyi ibadete açıyoruz dediler ama turistik bir müze haline getirdiler. Yani o açılım da tıpkı Kürtlerde olduğu gibi iflas etti. Bu iflas hali Kars’taki Ansanlık Anıtı’na reva görülen muameleyle iyice açığa çıktı.”

Son dönemde artan çatışmaların ancak toplumsal bir mütabakat sağlayan yeni bir anayasa ile çözülebileceğini söyleyen Önder, bu anayasanın eşit ve demokratik olabilmesi için Emek Demokrasi ve Özgürlük Bloku adayları olarak yoğun bir çalışma yürüteceklerini belirtiyor.

Kadınların açtığı yol çok önemli

Önder, Kürt halkının kadınların öncülüğünde kendi demokratik devrimini oluşturduğunu söyleyerek, oluşturulan yapının devinimine inandığını belirtiyor. “Bu toprakların tarihi, imha, inkar, soykırım, akla gelecek her türlü melanetin tarihidir” diyen Önder, Kürtlerin bugüne kadar çok kayıp vermiş olsalar da hak mücadelesini çok önemli bir noktaya getirmeyi başardıklarını söylüyor: “Ermenilerle birlikte en fazla sıkıntı çekmiş millet olan Kürtler, tarih boyunca sürekli isyan ettiler ve direndiler. Bu direniş önce sosyalist bir damardan beslenerek başladı, daha sonra ulusal bir tabana oturdu. Geride bıraktığımız dönem Kürtlerin hep silahlı mücadelesiyle anılmasına rağmen ısrarla gözden kaçırılan çok önemli gelişmeler yaşandı. Kürt halkı kendi demokratik devrimini gerçekleştirdi. Kadınların önemli rol oynadığı bu devrimde, bölgenin Şafi inanç haritasının getirdiği baskılar kırıldı, ataerkil geleneğin baskısı zayıflatıldı. Kürt siyasal hareketinin son 30 yılda kaybettiği kadın sayısı 12 bin, şu ana tutuklu kadın sayısı ise 4 bin civarında. Ben bu kadınların açtığı mücadele yolunun sonrasında gelinen noktanın çok umut verici olduğuna inanıyorum.”

Devletin gelinen noktada artık Kürtlerin yaşadığı coğrafyayı yönetemez duruma geldiğini söyleyen Önder, hükümetin adım atması ve yeni düzenlemeler yapması gerektiğini kaydediyor. 12 Eylül’de referandumda oylanan Anayasa değişiklik paketinin tekçi bir anlayışla oluşturulduğunu belirten Önder, başta ‘Yetmez ama Evet’ çizgisine yakın olmakla birlikte, süreç içerisinde AKP’nin anti-demokratik tavrına tanık oldukça Kürt halkıyla birlikte hareket etmeye karar verdiğini söylüyor.

Önder yeni Meclis’in demokratik bir anayasa için kurucu meclis oluşturacağını ifade ederek, “Tüm azınlıkların eşit yurttaş olabilecekleri, temel hak ve hürriyet taleplerini alabilecekleri bir düzenleme için çalışacağız” diyor.

Keşke Ermeni ve başörtülü adayımız olsaydı

Blok’un Ermeni aday çıkarmak konusunda herhangi bir olumsuz tutumu olmadığını söyleyen Önder, bazı temaslarda bulunulmasına rağmen uygun aday bulunamadığını söylüyor ve ekliyor: “Ancak ben şahsen bir Ermeni ve bir başörtülü adayımız olmalıydı diye düşünüyorum.”

Kürtlerin 1915’teki soykırımındaki rolü konusunda BDP’nin ve Kürtlerin yeterli samimiyet ve cesarete sahip olduğunu söyleyen Önder, bu hesaplaşmanın barışçı bir geleceği kurmak için elzem olduğuna inanıyor.

Kürt illerinde hava kurşun gibi ağır

Şırnak’ın Uludere ilçesinde TSK’nın 13-14 Mayıs günü yaptığı operasyonlarda toplam 12 PKK’lı ve bir asker yaşamını yitirdi. Uludere’den sınırı geçen yüzlerce kişi Kuzey Irak tarafında bulunan 3 PKK’lının cenazesini alıp Şırnak’a getirdi. Kürtlerin yoğun olarak yaşadığı illerde üç günlük yas ilan edilirken Güneydoğu’daki birçok il ve ilçe merkezinde esnaf kepenk açmadı, hayat durdu.

Başbakan Erdoğan, olaylardan sonra Türkiye genelinde AK Parti seçim bürolarına yapılan saldırıları eleştirerek Silopi’de 12 PKK’lının öldürülmesiyle ilgili olarak “Askerim teröristle mücadele etmeyecek mi?” diye sordu.

Uludere’nin Irak sınırında çatışmanın olduğu Yemişli Köyü’nün sınır kesiminde cenazeyi almak için Bağımsız milletvekili adayları Gültan Kışa-nak, Hasip Kaplan ve Diyarbakır Büyükşehir Belediye Başkanı Osman Baydemir de bölgeye gitti. Hayatını kaybeden PKK’lılardan üçünün cenazesinin Kuzey Irak tarafında bulunduğunun belirlenmesi üzerine yüzlerce kişi sınırı geçerek cenazeleri almak istedi. Yaşanan gerginlik sırasında askerler havaya uyarı ateşi açtı. Ancak topluluğun bir kısmı bir saat süren yolculuğun ardından sınırı geçti. Kuzey Irak’a geçenler aldıkları üç PKK’lının cenazesini Şırnak’a getirdi

Uslu’dan çarpıcı iddialar

Kastamonu’da Başbakanlık konvoyuna yapılan saldırıyı ve Şırnak’taki askeri operasyonu önceden yazan Taraf gazetesi yazarı Emre Uslu, 17 Mayıs Salı günü “PKK Bolu ve Karabük civarında yol kesecek” başlıklı yazısında yaşanan operasyonlara dair çarpıcı bir yazı yazdı.

Kastamonu, Şırnak, Tunceli ve Van’da yaşananların aslında birkaç yıl önce yazılmış bir senaryoya dayandığını söyleyen Uslu, bu oyunun adının “AKP ve Gülen’i bitirme planı” olduğunu ve seçimler öncesinde yeniden gündeme geldiğini yazdı. Uslu, planın amacının Güneydoğu’da ve Batı’da gerilimi tırmandırarak BDP ve MHP’nin oyunu arttırmak olduğunu belirtti.

Seçim öncesi operasyonlar yoğunlaştı

Ocak ayında PKK’lılara müdahale edilmezken seçimler arifesinde operasyonların yoğunlaştığına dikkat çeken Uslu, Tunceli’den sorumlu komutanın İlker Başbuğ döneminde Ergenekon sanıklarına Genelkurmay adına “insani ziyaret” yapan paşa olarak tanınan 8. Kolordu Komutanı Galip Mendi olduğunu belirtti. Uslu, Mendi’nin Kıbrıs’ta görev yaptığı dönemde Susurluk benzeri işlere karıştığının gazetelere yansıdığını hatırlattı. Aynı durumun Şırnak içinde geçerli olduğunu belirten Uslu, oradaki operasyonları da Jandarma Tümen Komutanı Tümgeneral Mustafa Bakıcı’nın yönettiğini, Bakıcı’nın adının “AKP ve Gülen’i Bitirme Planı”nı hazırlayan ekip arasında geçtiğini kaydetti. Uslu, PKK önemli hedeflere saldırılar yapacağını, saldırı olasılığı yüksek hedefler arasında Bolu veya Karabük civarında otoyol/yol kesme ve ses getirecek eylemler olacağını belirterek gerekli önlemler alınması gerektiğini vurguladı.