Agos Gazetesi
Agos’ta birkaç haftadır Türkiye’de eğitim gereçlerindeki ırkçı ve ayrımcı ifadeleri konu ediyoruz. Ermeni okullarında eğitim gereçlerinin yetersizliğiyle ilgili sorunlara dikkat çekerken, bir yandan da Türkiye’de okullarda okutulan kitaplardaki bu tür söylemlerin öğrencilere ne kadar zarar verdiğine değindik.
‘Sarı Gelin- Ermeni Sorununun İç Yüzü’ adlı belgeselin gösterimi için ilçe milli eğitim müdürlüklerinden okullara gönderilen talimat ve buna gösterilen tepkiler, gündemi bir süre daha meşgul edeceğe benziyor. İşte tam bu sırada gelen bir haber, bu belgeselin okullarda neden gösterilmemesi gerektiğini kanıtlar nitelikteydi. Okul kitaplarından bugüne kadar ayıklanamayan ayrımcı ifadelerin yetiştirdiği gençlerden bazılarının, İstanbul Üniversitesi Orman Fakültesi Ormancılık Meslek Yüksek Okulu’nda okuyan Ermeni bir öğrenciye yönelik tutumu, S.B.’yi (21) okuldan zorunlu olarak uzaklaştırdı.
Gazetemize ulaşıp sıkıntılarını paylaşan S., birkaç hafta önce facebook internet sitesi üzerinden ‘Özür Diliyorum’ kampanyasına tepki olarak başlatılan bir karşı imza kampanyasına katılmadığı için sınıf arkadaşları ve beyaz bereli bir kişi tarafından rahatsız edildiğini dile getiriyor: “Arkadaşlarımdan biri, söz konusu siteden ‘Ermenilerden özür dilemiyoruz’ başlıklı bir gruba üye olmuştu, arkadaşıma tepkimi ilettim, arkadaşım benden özür diledi ve gruptan ayrıldı. Ama bundan haberdar olan başka bir arkadaşım, bu gruba üye olmam için ısrarla davetiyeler yollamaya başladı. Amacını sordum. Bana, ‘Sen bunu hak ettin, sen vatan hainisin!’ dedi ve sözlü saldırıda bulundu. Ne Ermeniliğim kaldı, ne de ailem…”
“Derse girmeye cesaret edemedim”
Yaşananların ardından sınıf arkadaşlarından çekinen S., okula gitmeye devam ettiğini, ancak derslere girmeye cesaret edemediğini söylüyor: “Kütüphaneye gittim, öylece oturdum ve çıktım. 6 Ocak’ta sınava gittiğimde, Belgrad Ormanı’nın içerisindeki kampüsümüz oldukça ıssızdı. Okulun hemen karşısından bir genç çıkıp beni takip etmeye başladı. Başında beyaz beresi vardı. Bizim okulda, beyaz bere, Ermeni karşıtı olan kişilerin protestolarını göstermek için kullandığı bir semboldür. Bu bereli kişiler arasında benim okuldan arkadaşlarım da vardı. Hrant Dink’in ölümünün yıldönümünde internetteki profillerine Ogün Samast fotoğrafları koyduklarında arkadaşlığımı kesmiştim. Sınıfta bu konudaki bazı tartışmalarda da kendisine cevap veriyordum. İşte o kişilerden biri sınav günü beni takip edip arkamdan ‘Hey, Ermeni!’ diye bağırdı. Okula yürümeye devam ettim ama bir daha seslenince korktum.”
Beyaz bereli kişiden kurtulmak için bir otobüse binen S., takibin sürdüğünü, beyaz bereli kişiyi otobüsten iniyormuş gibi yaparak atlattığını ve o günden sonra da okula gitmediğini belirtiyor. S.’nin okulda bu olayları yaşadığı gün ‘Yahudilere ve Ermenilere ölüm!’ sloganları atılarak bir yürüyüş de yapıldığı bildiriliyor. Yaşadığı bu sıkıntılar üzerine savcılığa başvuruda bulunan S. ve annesi, savcılıkta da birtakım sözlü imalara maruz kalmışlar. Savcılıkta “Gazze’de insanlar ölüyor, siz nelerle uğraşıyorsunuz!” tepkisiyle karşılanan S.’nin annesi, kızının can güvenliği konusunda kaygısını dile getirmek için bu kez Avukat Fethiye Çetin aracılığıyla İstanbul Valiliği’ne bir müracaatta bulunmuş. Aynı zamanda üniversiteye yazılı bir başvuruda bulunan aile, şimdi başvurunun sonucunu bekliyor.
“Öğrencilere bir arada yaşamanın öneminin anlatılması gerekiyor”
Aileye dilekçelerin hazırlanması ve savcılık başvuruları aşamasında yardım eden Avukat Fethiye Çetin konuyla ilgili olarak Agos’a yaptığı açıklamada şunları söyledi: “Biz okula bir dilekçe gönderdik. Şimdi artık okul idaresinin konuya müdahale etmesi gerektiği kanaatindeyim. Öğrencilerinin rahat öğrenim görmelerinden okul yönetimi sorumludur. Eğer hakikaten okula gidemeyecek bir durum mevcutsa, ona göre bir tedbir alınmalı. Öğrencilere bir arada yaşamanın öneminin anlatılması gerekiyor. Bu olay, ayrımcı zihniyetin yan yana ders gören iki öğrenciyi ne hallere düşürdüğünü gösteriyor.”
Akkemik: Gerekli işlemler yapılıyor
İstanbul Üniversitesi Orman Fakültesi Ormancılık Meslek Yüksek Okulu Müdürü Doç. Dr. Ünal Akkemik, Agos’a yaptığı açıklamada, fakülte içerisinde olan olaylarla ilgili olarak kendilerine dilekçe ile başvuru yapıldığını ve gerekli işlemlerin yapılacağını belirtti. Akkemik, milliyetçi grupların üniversitedeki durumlarına ve üniversiteyle olan ilişkilerine yönelik sorularımızı:
“Üniversite dışında olan olaylarla ilgili herhangi bir şey yapamayız” şeklinde yanıtlarken, okulda yapılan eylemler ve yürüyüşlerle ilgili “Kalabalık bir kampusumuz var. Öğrenciler bu tür eylemler yapabiliyorlar. Ancak bahsedilen eylemle ilgili bilgim yok” şeklinde cevaplandırdı.
Ülkü Ocakları Genel Merkezi: “Bilgi mevcut ise gereken yapılır”
Ülkü Ocakları Ankara Genel Merkezi Basın Bürosu, Agos’un konuyla ilgili sorularını yanıtladı. ‘Yahudilere ve Ermenilere ölüm’ pankartlarıyla veya sloganıyla herhangi bir eylem yapmadıklarını belirten yetkililer, “Eylemlerden haberimiz yok, bizim Ülkü Ocakları olarak böyle bir tavrımız da yok. Elinizde bu şekilde eylemler yapıldığı yönünde bilgi mevcut ise, bize iletirseniz gereken araştırmayı yaparız” dediler.
Kaleci: “Provokatörler olabilir”
Ülkü Ocakları İstanbul İl Başkanı Yüksel Kaleci ise, gazetemize yaptığı açıklamada şunları söyledi: “Ülkü Ocakları’nın bu tarz bir programı veya sloganı olmaz. İstanbul Üniversitesi Orman Fakültesi’ne yakın Sarıyer Ülkü Ocakları bulunmaktadır, ancak böyle bir eylemden haberimiz olmadı. Eylem olsaydı haberimiz olurdu. Yapılan eylemlerde orada bulunan bazı provokatörler bu tip sloganlar atmış olabilirler. Ancak arkadaşlarımız böyle bir durumda zaten hemen olaya müdahale ederek o kişileri aralarından uzaklaştırırlar. Ülkü Ocakları çeşitli zamanlarda çeşitli eylemler yapmış olabilir, ancak bunlar ideolojik anlamdadır. Ülkü Ocakları bugüne kadar hiç kimseye ‘Sen Türk değilsin’ gibi faşizan duygularla hakarette bulunmamıştır.”