Toplum ve Kuram Dergisi, Portreler Dizisi
Müsterih olunuz efendim, kendi arzu ve rızalarıyla başlattıkları göç zaten durmuştur, çünkü gidecek kimse kalmamıştır.1
Ulus-devletin kuruluş sürecinin en basit tanımı, belirli bir etnik-ulusal topluluğun şiddet ve bürokrasi aygıtlarını -yani devleti- ele geçirmesi ve yeni nizamda siyasi egemenliği ve/veya ekonomik kaynakları diğer etnik-ulusal topluluklarla paylaşmadan bir rejim tesis etmesidir. Bu süreçte, ezilen hakların sahip olduğu siyasi ve/veya ekonomik güç kaynakları hâkim ulus tarafından kurutulur ve ezilenler için yeni nizamda sorun çıkarmadan var olmanın koşulu asimilasyon ve baskı koşullarını kabul etmekten geçer. Bir siyasi figür olarak Celal Bayar’ın portresini çizmek demek Anadolu topraklarında yaşanan Türk ulus-devleti inşasını adım adım izlemekle eşdeğerdir.
Bayar, 16 Mayıs 1883 yılında Bursa’nın Gemlik ilçesi’nin Umurbey köyünde, 93 Harbi sonunda Balkanlardan göç eden muhacir bir ailenin çocuğu olarak dünyaya geldi.2 Rüştiye yıllarında Umurbey köyüne gelen
dayısı Mahmut Şevket Bey’in siyasi fikirlerinden etkilenen Bayar, sonraki yıllarda dayısının ilişkilendirdiği bazı kişiler vasıtasıyla İttihat Terakki Cemiyeti’ni (İTC) tanıyarak, yayınlarını takip etmeye başladı.
1900 yılında henüz erken sayılabilecek bir yaşta, Ziraat Bankası’nda memur olarak göreve başlayan Bayar, 1905 yılında kayın pederinin ağabeyi tarafından Bursa’da açılan Deutsche Orient Bank’ta çalışmaya başladı. Bu süreçte bankaya ulaşan yayınlar sayesinde Bismarck Almanyası’nın millî iktisat3 politikasından çok etkilendi.4 II. Meşrutiyet’in ilanından 1912’ye kadar Osmanlı devletinde liberal bir anlayış egemen oldu ve 1912’den sonra, özellikle İTC çevresi tarafından Milli İktisat öğretisi benimsendi. Bu yaklaşım dönem içerisinde İTC tarafından kayda değer bir şekilde işlenmiş ve hayata geçirilmeye çalışılmıştır.5 1907 yılına gelindiğinde İTC’nin Bursa şubesine üye olan Bayar, II. Meşrutiyet’in ilan edilmesinden sonra, Cemiyet’in Bursa Şubesi’nin Katib-i Mesul’u olarak görev yapmaya başladı.
Birinci Balkan Savaşı’ndan sonra iktidarı tamamen ele geçiren İTC, 1914 yılında Celal Bayar’ı geniş yetkilerle Aydın Katib-i Mesul’u olarak görevlendirdi. Bayar’ın görevi, Çanakkale Boğazı’nın savunulması açısından Harbiye Nezareti tarafından İzmir ve Ege kıyılarındaki Rumların bölgeden sürülmesini ve Ege adalarına gönderilmesini gürültü koparmadan sağlamaktı.6 Bu göreve atandıktan sonra yaptığı İzmir yolculuğundaki gözlemleri, işin salt bir güvenlik sorunu olmadığını gayet açık bir şekilde gözler önüne sermektedir. “Trenimiz Soma’da bir süre durdu. Kasabada pazar vardı. İstasyona yakın kalabalık içinde bembeyaz giyinmiş Rum-Ermeni-Musevi kadınlarla alışveriş yapanların büyük bölümü bunların yakınları idiler. Her aradığınızı bulabileceğiniz dükkânlar, ‘azınlık’ denilen bu insanlarındı.” Bu durumdan rahatsızlığını gizlemeyen Bayar’ın yapacağı iş, savaş koşullarının yarattığı olağanüstü hâlden yararlanarak Ege Bölgesi’nin ‘azınlık’lardan ‘temiz’lenmesi ve ekonominin Türkleştirilmesi,7 diğer bir deyişle Milli İktisat politikasının Ege Bölgesi’nde hayata geçirilmesiydi. Nitekim yaptığı baskılar sonucunda 130 bin Rum, ‘burnu kanamadan’ Yunanistan’a göç etmek zorunda kalmıştır.8 Göçe zorlanan Rum nüfusun geride bıraktığı mallara ya bölgedeki nüfus sahibi Müslümanlar tarafından el konulmuş ya da bu mallar Ege Bölgesi’ne yerleştirilen muhacirlere dağıtılmıştır.
Savaş ertesi ve Galip Hoca
Osmanlı İmparatorluğu’nun Birinci Dünya Savaşı’ndan yenik ayrılması sonucu İTC kendisini feshetmiş ve yer altına çekilme kararı almıştır. Bu dönemde Bayar, Ege Bölgesi’ndeki efeleri örgütleyerek Yunanlılara karşı mücadeleye girişmiştir.9 İttihatçı kimliğinden dolayı sürekli aranan bir kişi olması hasebiyle ve hakkında tutuklama kararı çıktığından, bu dönemi ‘Galip Hoca’ takma adıyla İzmir, Aydın, Ödemiş, Torbalı ve Akhisar taraflarında sürekli hareket hâlinde geçirmiştir. Bu bölgede yaptığı çalışmalar ulusal basında işlenmiş, eski Dâhiliye Nazırı Kemal Bey, Peyam Sabah gazetesinde Rumları hedef alan uygulamalardan sonra Bayar’ı hâlâ bölge halkını aldatarak eşkıyalık yapmaya devam etmekle itham etmiştir.10
Bayar’ın Ege Bölgesi’nde Galip Hoca takma ismiyle yürüttüğü propaganda faaliyetlerinden sonraki durağı, birçok eski İttihatçı gibi Ankara’da şekillenmeye başlayan Anadolu’daki mücadele olmuştur. 10 Ağustos 1920’de Ankara hükümetinin İktisat Vekili Moskova’ya gidince İktisat Vekilliği’ne atanan Bayar, bu dönemde Tevfik Rüştü Aras ve Refik Şevket İnce ile birlikte birinci dönem İstiklâl Mahkemelerinin kurulması için önerge vermiş, muhalefet edenlerin tasfiyesini sağlamıştır. 1921 yılında İktisat Vekilliği görevine asaleten atanan Bayar, Tekâlif-i Milliye komisyonunda yer almıştır. 6 Mart 1923 yılındaki II. İsmet Paşa hükümetinde Mübadele, İmar ve İskân Vekili olarak görev alan11 Bayar, Türk-Yunan Mübadelesi sürecinin yürütücülerindendir. Görüldüğü gibi, 1907 yılında İTC’ye girişinden 1924 nüfus mübadelesine kadar Ege Bölgesi’nin Türkleştirilmesi ve ekonominin millileştirilmesi görevlerinin bulunduğu hemen her alanda siyasete yön veren figürlerden birisidir.
1924-32 yılları Bayar’ın İş Bankası Umum Müdürü olarak çalıştığı yıllardır.12 Bu yıllar, iktisadi açıdan İTC’nin hedeflediği devlet desteğiyle yerli ve millî bir burjuvazi oluşturulması politikalarının devamı şeklinde olmuştur.13 Bayar yönetimindeki İş Bankası, bu dönemde yerli ve yabancı sermaye ile siyasi iktidar arasındaki bütünleşme sürecinde fevkalade aktif bir rol oynamış ve çeşitli iktisat politikası kararlarını sermaye çevrelerinin istekleri doğrultusunda yönlendirmede çok etkili bir baskı grubu oluşturmuştur.14 Bu dönemde meydana gelen 1929 dünya ekonomik bunalımının yansımaları Türkiye’de de kendini hissettirmiş ve iktisadi politika devletçiliğe doğru evrilmiştir.15
Bayar’ın İktisat Vekilliği ve Başvekillik yaptığı 1932-39 yılları iktisadi açıdan devletçiliğin rayına oturduğu dönemdir.16 İktisat Vekilliği görevini sürdürdüğü 1932-37 yıllarında Şark Bölgesi’ne gerçekleştirdiği gezi sonucu hazırladığı rapor, izleyen dönemde Kürt bölgesi ekonomisinin kaderini belirleyecektir. Türkiye’nin batı bölgelerinde sanayinin geliştirilmesinin tasarlandığı devletçi ekonomi sürecinde, Kürt bölgesi ekonomisinin tarım ve hayvancılık ile maden kaynaklarından faydalanılması temelinde şekillendirilmesini sağlamıştır. Ayrıca, raporun girişinde, bölgeye devletin hâlâ tam manasıyla yerleşemediği ve devletin bölgedeki varlığının ağırlıklı olarak ordu ve jandarma gücüne yaslanması gerektiğini belirtmiştir.17 Kürtlerin sistem içerisinde asimile edilmesi gerektiği fikrini ifade eden Bayar’ın diğer bir önerisi de, Kürt bölgesindeki nüfuslu ailelerin, aileleriyle beraber yerlerinin değiştirilerek iç bölgelere sürülmesi olacaktır.18
Demokrat Parti ve cumhurbaşkanlığı yılları
Bayar, Adnan Menderes, Refik Koraltan ve Fuat Köprülü ile birlikte 1946 yılında CHP’den ayrılarak Demokrat Parti’yi kurarken İkinci Dünya Savaşı sonrası yerel ve uluslararası dinamiklerin yeni bir partiyi iktidara taşıma olasılığının farkındaydı. 14 Mayıs 1950 seçimlerini açık farkla kazanan Demokrat Parti iktidara geldiğinde, Celal Bayar Türkiye’nin yeni cumhurbaşkanı oldu. DP iktidarının sürdüğü 1950-60 yılları boyunca Türkiye’nin kapitalist dünya ekonomisine göbekten bağlanmasında ve Soğuk Savaş atmosferinde Türkiye’nin emperyalizm ile saf tutmasının yolunu açan hamlelerin hemen hepsinde Celal Bayar önemli roller oynadı. DP’nin uyguladığı popülist ekonomi politikaları, baskıcı siyaset ve Kemalist kadroları siyaset mecrasının dışına itmesi sonucu 27 Mayıs Darbesi gerçekleşti. 1960 darbesinden önce, Bayar’ın istifa etmesi, Menderes’in cumhurbaşkanı olması ve erken seçimlere gidilmesi temelinde TSK’nın yaptığı öneriyi kabul etmeyen ve DP’yi daha baskıcı politikalar uygulamaya sevk eden Bayar’dı.
Her ne kadar 27 Mayıs 1960 yılında yapılan askerî darbe sonunda Adnan Menderes, Fatin Rüştü Zorlu ve Hasan Polatkan ile beraber ölüm cezasına çarptırılmış olsa da, cezanın infazı Milli Birlik Komitesi tarafından onanmayacak ve Bayar, Kayseri Cezaevi’ne nakledilecektir. 1964 yılında hastalığından dolayı tahliye edilen Bayar 1986 yılına kadar sıhhatli bir şekilde yaşayacaktır.19
Türk ulus-devletinin inşa edilmesi sürecine İttihatçılığın ne kadar içkin olduğunu göstermesine ek olarak; Anadolu’nun gayrimüslimlerden ‘arındırılması’, Türk burjuvazisinin yaratılması, Kürt bölgesi ekonomisinin az gelişmişliğe mahkûm edilmesi ve Demokrat Parti’nin kaderinin belirlenmesi gibi konularda Celal Bayar nezdinde bir ulus-devletin adım adım nasıl adalet ve eşitlikten yoksun bir şekilde vücuda geldiğini izlemek mümkündür.
NOTLAR:
1- Süleyman Yeşilyurt, Bayar Gerçeği (Ankara: Serajans Stratejik Araştırma ve Kültür Yayınları, 1997), s. 36.
2- Erkan Şenşekerci, Türk Devriminde Celal Bayar (1918-1960), Alfa Yayınları 720 (İstanbul: Alfa, 21), s. 22.
3- Zafer Toprak, Milli İktisat, Milli Burjuvazi, Türkiye Araştırmaları 14 (İstanbul: Tarih Vakfı Yurt Yayınları, 1995), s. 12.
4- Şenşekerci, Türk Devriminde Celal Bayar (1918-1960), s. 27.
5- Zafer Toprak, Milli İktisat, Milli Burjuvazi, Türkiye Araştırmaları 14 (İstanbul: Tarih Vakfı Yurt Yayınları, 1995), s. 14-15.
6- Yeşilyurt, Bayar Gerçeği, s. 34-35.
7- Şenşekerci, Türk Devriminde Celal Bayar (1918-1960), s. 47.
8- Celâl Bayar, Ben De Yazdım: Millî Mücadele’ye Gidiş (İstanbul: Baha Matbaası, 1965), 1568. Aktaran Erkan Şanşekerci, Milli Mücadeleye Giriş, s. 36.
9- Erkan Şenşekerci, Türk Devriminde Celal Bayar (1918-1960), Alfa Yayınları 720 (İstanbul: Alfa, 21), s. 55.
10- Süleyman Yeşilyurt, Bayar Gerçeği (Ankara: Serajans Stratejik Araştırma ve Kültür Yayınları, 1997), s. 51.
11- Şenşekerci, Türk Devriminde Celal Bayar (1918-1960), s. 334.
12- Ibid., s. 324.
13- Korkut Boratav, Türkiye Iktisat Tarihi 1908-2002, 7th ed., Yeni Dizi.: 1 (İstanbul: İmge, 2003), s. 40.
14- A.g.e., s. 41.
15- İlhan Tekeli, ‘1929 Dünya Buhranında Türkiye’nin Iktisadi Politika Arayışları’, Türkiye Belgesel İktisat Tarihi serisi, no. 2 (Ankara: Orta Doğu Teknik Üniversitesi, 1977), s. 129.
16- Korkut Boratav, Türkiye Iktisat Tarihi 1908-2002, s. 67.
17- Bkz. Celâl Bayar, Şark Raporu (İstanbul: Kaynak Yayınları, 2006), s. 63.
18- A.g.e., s. 65.
19- Erkan Şenşekerci, Türk Devriminde Celal Bayar (1918-1960), (İstanbul: Alfa Yayınları, 2000), s. 335.
Portreler Dizisi 1 – Şükrü Kaya: Soykırım, İnkâr ve Asimilasyon
Portreler Dizisi 2 – Mahmut Esat Bozkurt: Kemalizme Giriş
Portreler Dizisi 3 – Şükrü Saraçoğlu: Almancı ve Türkçü Başvekil
Portreler Dizisi 4 – Ali Saip Ursavaş: Şeyh Said’i Astıran Urfa ‘Kahramanı’
Portreler Dizisi 5 – Sıdıka Avar: Bir Türkleştirme Misyoneri